'Evdeki saat' Cumhuriyet'e konuştu: 'Yüzeye yakın değilim'
Ruh halimizi alıp uluslararası bir düzeyde müziğe dönüştüren, mistik bir ses yayan Evdeki Saat’e neden müzik yaptığını sorduk.
Deniz ÜlkütekinTürk alternatif müzik sahnesinde sözleri, müzikal altyapısı ve sesiyle farklı katmanlar oluşturarak, özgün yaratımları dinleyiciyle buluşturan ve bakış açısıyla fark yaratan bir isim, Eren Alıcı namı diğer Evdeki Saat.
Bu kez kendisinden pek beklenmeyecek biçimde Candan Erçetin’in “Yalan” şarkısının yeniden yorumuyla dinleyicilerini selamlayan başarılı müzisyenle buluştuk ve Evdeki Saat müziğinin derinlerine indik.
- “Yalan”, sizin gibi pek fazla cover yapmayan bir müzisyen için ilginç bir seçim sanırım. Şarkıyı ilk ne zaman duyduğunuzu hatırlıyor musunuz? Sizin için nasıl bir anlamı var?
Evet, benim için de beklenmedikti. Tam hatırlamamakla beraber 2003 olduğunu tahmin ettiğim bir yıl, babamla araba yolculuğundaydık. Radyoda bir anda bu şarkı çaldı. Daha da küçüklüğümden kalan bir aşinalığım olduğunu fark ettim ama ilk defa bu kadar net kulak kesilmiştim Yalan şarkısına. 8-9 yaşındaydım. Gerçekten duygulanmıştım dinlediğimde.
- Daha önce 2023'ün sizin için daha huzurlu bir yıl olmasını istediğinizi söylemiştiniz. Yıl nasıl geçiyor?
2023 hayatımın en zor yıllarından biriydi. 2023 yazı ise hayatımın en tatsız tuzsuz yazıydı. İlk defa bir yaz mevsiminde denize girmedim. 27 yaşımı bitirdim. Huzurun senelerle değil kafamın içiyle alakalı olduğunu fark ettiğim bir yıl oldu. Kendime daha iyi davranmam gerektiğini fark ettim aynı zamanda.
- Evdeki Saat’in müzik antolojisi yaşınıza göre oldukça kabarık. Nitelikli üretim üretim sürekliliğinizin çok yüksek olduğunu düşünüyorum kendimce. Nasıl müzik üretiyorsunuz? Tetikleyicileriniz neler?
Öncelikle teşekkür ederim. Nitelikli üretimler yaptığımı düşünüyorum ve bunu başka birinden duymak iyi geliyor. İnsanları ve kendimi sevdiğim için yapıyorum bunu. Hem kendim için hem de insanlar için günlük tutmak gibi diyebiliriz. “Bakın hayatın parolaları bunlar, gelin beraber keşfedelim” diyorum. O kadar metafor da kullanmıyorum aslında ama yüzeye çok yakın değilim. Aynı zamanda bir dönemimin özetini çıkarıyorum şarkı yazarken. Aldığım dersleri kelimelere ve müziğe döküyorum.
- Müziğinizle tanıştığımdan beri aklımın bir yanında hep Türk müzik antolojisini çok iyi bildiğiniz yönünde bir fikir var. Şarkılarınız herhangi bir nostaljik döneme benzemiyor ama küçük anlarda yakaladığım sesler sevdiğiniz sesleri müziğinizde deforme ederek kullandığınız izlenimi uyandırdı.
Okyanus gibi bir bilgim var diyemem. Bizim kuşağımızdaki herkes kadar biliyorum ve sadece biraz daha fazla kulak kesilmiş olabilirim. Kesinlikle bir deformasyon uyguluyorum. Deforme etmezsek aynısını yapmış oluruz çünkü. Elimizdeki birikimi bir adım daha ileri attırmanın yollarını arıyorum çünkü elimizdekinin buna değecek olduğunu düşünüyorum.
"BİR TEMSİLİYET HİSSEDİYORUM"
- Tabiri caiz mi bilmiyorum ama siz yine de övgü olarak alın, "kamyon arkası yapılacak kadar etkili" şarkı sözleriniz var. Sözcüklerle nasıl bir ilişkiniz var?
Hayatta en keyif aldığım, aynı zamanda en çok yorulduğum şeylerden birisi. Yazdığım şeylerde yaşadığım şeylerin gerçekliğine uzak olan hiçbir şey yok. Hepsi tamamen organik. Oyun alanım aynı zamanda. Bazen onlar geliyor bazen ben arkalarından koşuyorum. Bir puzzle gibi düşünün.
- Şarkılarınızda sık sık mistik veya bir öğretiye yönelik, yaklaşımla örülmüş bir matematik dikkat çekiyor. Bu da müzik ve edebiyattaki esin kaynaklarınızı merak ettiriyor…
Bu da bir önceki yanıtıyla bağlantılı. Aslında bu söz ettiğiniz matematik, örüntü zaten benim inancıma göre var olan bir şey. Bazen kendisi geliyor, bazen yakalayıp yansıtmaya çalışıyorum. Benim matematiğimden ziyade sistemin örüntüsünün kendisini benim aracılığımla gösterme şekli olabilir. O yüzden söz yazarken şahıslardan ilham almadığımı net şekilde söyleyebilirim. Sadece bu örüntüyü anlayan ve anlatan insanları çok seviyorum.
‘UMARIM DOĞUM SANCISIDIR’
- Bence uluslararası anlamda oldukça geçerli bir müziğiniz var ve sizi farklı coğrafyalarda görünür kılmaktan alıkoyan nedenlerin daha çok kültürel ve coğrafi nedenler olduğunu düşünüyorum. (Yoksa Needledrop yılın teklileri listesinde yer almanız kaçınılmaz olurdu.) Peki kişisel müzik yapma nedenleriniz dışında Türk güncel müziğini uluslararası alanda dinlenebilir bir formatta icra etme derdiniz var mı?
Şu sıralar ülke olarak ilginç dönemlerden geçiyoruz sosyolojik ve ekonomik anlamda. Bir doğum sancısı olduğunu umuyorum. Ne yazık ki bu ortamda işlerimin neden söylediğiniz şekillerde karşımıza çıkmadığını anlayabiliyorum. Soruya yanıtım ise kesinlikle evet. Ülkemi gerçekten seviyorum. Potansiyelinin oldukça yükseklerde olduğunu düşünüyorum. Bu diğerlerinden üstün olmakla alakalı bir şey değil.
Dünya mirasına daha çok şey katabileceğimizi, buradaki insanların buna değeceğini düşünüyorum ve bir temsiliyet hissediyorum. Bunu politik bir anlamda söylemiyorum ama şu an ülkemiz ve coğrafyamızla ilgili umduğumuz ne varsa tam tersi yönde ilerliyor. Tekrardan söylüyorum, bunun bir doğum sancısı olduğuna inanmak istiyorum. Ben buranın müziğini en iyi şekilde harmanlayıp yeni ve eskiyi birleştirme çabamı sürdüreceğim.