Eski yılın kararları
Yılbaşında kararları almak kolay, ya uygulamak!
Elçin PoyrazlarGeçenlerde sosyal medyada minik bir anket yaptım. Sorum; “Yeni yıl için uyguladığınız kararlar oldu mu?” şeklindeydi.
Kimi takipçiler “Hiç karar almadım, yapamıyorum”, kimisi “Bu ekonomik krizde ne kararı uygulayacağız”, kimisi “Eskiden vardı artık yok” gibisinden yanıtlar verdi. Bir kısım takipçi daha çok kitap okuma, ülke siyasetinin iyileşmesi, Avrupa'ya yolculuk etmek ya da ülkeden kaçmak gibi yeni yıl için umutlarını paylaştı.
Gelen onlarca yanıtın toplamında çekingen bir umut, ihtiyatlı bir iyimserlik sezdim. Sanki bir şeylerin değişmeyeceğine sabitlenmiş kanıyla, güzel şeylerin olacağına yönelik zayıf ihtimale buruk bir inanış birbiriyle çatışıyordu.
İnsanların yılbaşı dilekleri ve yeni yıl kararlarında bu çatışmanın yansımaları seziliyor. Bir de “Hayallerimden vazgeçtim çünkü ben olayların edilgen bir izleyicisiyim, elimden ne gelebilir ki” koyvermişliği.
İnsanın kendisini her yılın sonunda değerlendirmesi, yaptıklarının ve yapamadıklarının hesabını tutması, yeni dönem için hedeflerini gözden geçirmesi beklentisi ne kadar gerçekçi? Bir gecede sihirli bir değneğin temasıyla ışıltılı bir yaşama ve dileklerimize kavuşamayacağımız gibi bir gecede başka bir insana da dönüşemiyoruz.
O insanı eski yılların kararları, tereddütleri, acıları, korkuları, başarısızlıkları ve ihtirasları tanımlıyor çünkü. Yapabildiklerimiz kadar yapamadıklarımız da kimliğimizi şekillendiriyor. Başka yerde yaşama kararı alıp bir türlü gidememek, bağları koparamamak, cesaret edememek, biletleri yakmak da bir parçamız.
Kendimiz için koyduğumuz her hedef ilahi bir emir değil. Neden o hedefi koyduğumuzu, hangi arzuyla ona ulaşmak istediğimizi, o kararda ne tür etkenlerin rol oynadığını bilmek istemek ya da buna kulak tıkamak da bize ait. Fakat o kararı alan kişiyle, uygulayan kişi aynı olmuyor. Kafamızda hayal ettiğimiz, olduğumuzu sandığımız kişi eyleme geçtiğinde nasıl davranacak işte orası bir muamma.
İnsanı arzuları kadar deneyimleri de belirliyor. Biraz da kontrol ettiğimizi sandığımız yaşamımızda büyük değişimler, beklenmedik acılar, felaketler ve kabahatlar şekil veriyor kararlarımıza. Ve tüm engellere karşın yaşamın durdurulamaz akışında istediğimiz şeyleri yakalama, onları yüksek dalından koparma ve dişleme tutkusu benliğimizi şekillendiriyor.
Her yıl başka biriyiz aslında. Her gün, her hafta ve her mevsim bedenimizde ve ruhumuzda bizi başka birine dönüştürüyor. Yılın başında kararı alan kişiyle onu uygulayacak kişi aynı olmayacak. Ölüm, hastalık, talih kaosunda o değişim sayesinde ayakta kalıyoruz belki de. Sürekli uyum sağlayarak ve her yeni deneyimde alışarak.
Ben her yeni mevsimde o değişimin getireceği heyecanı yaşamayı seviyorum. Onu belli hedeflere, belli kararlara sokmadan yeni benin nasıl davranacağı az çok kestirerek ama çok da beklentiye girmeyerek karşılıyorum. Kararsızlık da kendi içinde bir karar olabilir, emin değilim.
“Bu yıl illa şunu yapmak istiyorum” diyenlere sorum şu: Neden kendinizi bir sayıya sıkıştırıyorsunuz? Bu yıl değil, her gün, her mevsim gerçekleştirin hedefinizi. O hedef inadınızdan kaçamayacağını, her aksiliğe karşın sizin onun peşinde olduğunuzu bilsin.
Bu arada yaşamayı unutmayın, çünkü kararınız yaşamınızın sadece ufak bir parçası. Siz ayrıntılarda kaybolurken yanınızdan akıp giden yaşam nehrinin suları yeşilin en güzel ışıklarını yansıtıyor olabilir.