Ecevit ölümden dönmüştü
Barış harekâtı, Ecevit’e yapılan suikast girişimi ve vicdanımız...
Prof. Dr. Şaduman HalıcıOnca siyasi ve ekonomik soruna karşın geçen hafta anlamlı bir kutlama ile yüreğimizi Kıbrıs’a barış getiren harekâtın 50. yılını Türkiye’de ve KKTC’de tek yürek kutladık. Kuşkusuz bu sürecin başat mimarı başbakanlığını Bülent Ecevit’in, başbakan yardımcılığını Necmettin Erbakan’ın üstlendiği CHP-MSP koalisyonudur.
Hatırlayacağınız gibi ada, II. Abdülhamit döneminde yaşanan savaş yenilgisi nedeniyle yardım karşılığı İngiltere’ye kiralanmış, Dünya Savaşı’nın hemen başında İngiltere tarafından ilhak edilmiş, Lozan Antlaşması ile de bu ülkeye bırakılmıştır. Adanın kan gölüne döndürülmesi ise Enosis düşleri kuran, diplomatik yollarla bu düşü gerçekleştiremeyeceğini anlayan terör örgütü EOKA’nın kurulmasıyla başlar. 1 Nisan 1955’ten sonra kanlı eylemleriyle sahne alan EOKA’ya karşı Kıbrıslı Türkler de güçlerini 1958’te birleştirir ve Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurar. Onların mücadelesi sonucunda 1960 anayasası Kıbrıs Türklerine nefes olur. Ne var ki 1963’te Rumların tek taraflı nefesi kesmesiyle Türklere karşı silahlı saldırılar yeniden alevlenir. O yıl “Kanlı Noel” saldırılarında 364 şehit verir Türkler ve 103 köyü boşaltmak zorunda kalır. Doktor Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarıyla, uçağı düşürülen ancak yara almadan Rumlara esir düşen Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in işkenceyle şehit edilmeleri Rum vahşetinin simgeleri olur. Adada iki toplumun barış ve huzur içinde yaşama olasılığı kalmaz. Türkiye 20 Temmuz 1974’te garantör devlet olarak müdahale hakkını kullanır ve Anadolu Ajansı, Bülent Ecevit’in mesajını dünyaya duyurur:
“Milletimize, insanlığa ve bütün Kıbrıslılara şeref kazandıracak olan çıkartma harekâtı tam bir başarı içerisinde gelişmektedir. Türkler Kıbrıs’a barış için gidiyor. Yalnız Türkler için değil Rumlar için de barış.”
İki gün sonra Kıbrıs’ta BM çağrısı üzerine ateşkes sağlanır. 25 Temmuz’da Cenevre görüşmeleri başlar. Ne var ki ne Rumlar ne de Yunanistan barış yanlısıdır. Türklere karşı katliam yeniden başlayınca 14 Ağustos 1974 günü “Ayşe tatile çıkar”. 16 Ağustos’ta ateşkes yenilenir. 13 Şubat 1975’te ise Türk Federe Devleti ilan edilir.
BARIŞ GELİR AMA
Ecevit-Erbakan başkanlığındaki hükümetin çabaları Kıbrıs’a barış getirmiştir ama bu koalisyon hükümeti uzun soluklu olmaz, dağılır. Sadi Irmak’ın partiler üstü hükümeti de güvenoyu alamayınca Milliyetçi Cephe’ye (MC) yol açılır. İlk MC hükümeti 31 Mart 1975’te kurulur. Bu süreçte Kıbrıs’ta barışı hazmedemeyenler emperyalist destekçilerinden aldığı güvenle EOKA ve fikirdaşları olur. Hedef, Bülent Ecevit’tir.
CHP Genel Başkanı Ecevit 1976 Temmuz’unda 10 gün sürecek ABD gezine çıkar. İlk durağı New York’tur. 25 Temmuz günü kalacağı Westbury Otel’e gelir, Türk ve Kıbrıs Dernekleri temsilcilerini kabul eder. Ardından Cumhuriyet gazetesi muhabirinin sorularını yanıtlar. Hükümetin Ege’de izlediği politikayı eleştirir. Demirel başkanlığındaki MC hükümetinin deyimiyle Atina’ya karşı izlenen “iyi niyetli” politikanın Atina’yı yüreklendirmekten başka sonuç vermeyeceğine dikkati çeker. Karşılaştırma yapar. Kendi hükümetlerinin 1974’te Ege’ye çıkardığı Çandarlı gemisiyle kararlı bir tutum gösterip Türkiye’nin haklılığını ortaya koyduğunu şimdi ise hükümetin Ege’ye açılacağı duyurulan Hopa gemisini Marmara’da tuttuğunu üstelik Yunanistan’a güvence üstüne güvence verip Türkiye’nin kıta sahanlığı haklarından bile feragat ettiğini söyler. ABD Başkanı Ford ile Dışişleri Bakanı Kissenger’in yapacakları görüşmeye büyük önem verdiği hatta Washington’daki yöneticilerin geleceğin başbakanı olarak gördükleri Ecevit, Demirel hükümetinin politikaları üzerinden Atina’ya muhalefette olsa bile geri adım atmayacağı mesajını verir (Cumhuriyet, 27 Temmuz 1976).
EOKA’DAN SUİKAST GİRİŞİMİ
Mesaj alınır. Ertesi günkü gazeteler “Ecevit’e suikast girişimi”, “Ecevit öldürülmek istendi” başlığıyla çıkar. Suikastçı ABD’deki Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlar Derneği Sekreteri olan Kıbrıs doğumlu Stavros Psihopedrisdes’tir. 28 yaşındadır, 1972 yılında ABD’ye gelmiştir, Yunan pasaportu taşımaktadır, EOKA-B üyesidir.
27 Temmuz 1974… Yer, New York’un ünlü otellerden Waldorf Astoria. Saatler sekizi göstermektedir. Ecevit yaklaşık 700 kişinin bulunduğu özel bir salonda kürsüye çıkar. Türkiye’nin dış politikası, Kıbrıs ve Ege sorunlarına ilişkin görüşlerini açıklar. Konuşması bittiğinde saatler dokuz buçuğu, Türkiye saati ile sabaha karşı dört buçuğu göstermektedir. Kalabalık nedeniyle salona giremeyen yaklaşık 200 Türk’ü de selamlamak için lobiye yönelir. Yanında CHP Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Esat Işık ve İzmir Milletvekili Alev Coşkun ile lobiden birkaç basamak daha yüksek olan galeride durur. Tam yurttaşlarını selamlayacakken ortalık karışır. Yunan asıllı bir kadının İngilizce: “Öldür onu öldürrr!” diye bağırması, Ecevit’in Psihopedrisdes’in otomatik tabancasıyla yüz yüze kalması, Bernard Johnson isimli FBI ajanı ile Ecevit’in koruma müdürü Mümtaz Karaduman’ın eli tabancalı adamın üzerine atlamaları aynı anda olur. Tabanca suikastçının sağlam olan tek elindedir, bir kolu takmadır.
Korumalar ve ajanlar Psihopedrisdes tabancasını tam ateşleyeceği sırada üzerine atlamıştır. Yere yıkarlar ve elindeki 25 kalibrelik silahı alırlar. Bir mermi namludadır, şarjörü de doludur. Ecevit kıl payı kurtulmuştur. Rahşan Hanım serinkanlılığını korumuştur. Yanı başına oturtturulan Ecevit’in olayın sıcaklığıyla yaptığı açıklama bile Ecevit’çedir:
“Beni öldürmek isteyen insan için bile iyilik dilerim. Ben, beni öldürmek isteyen kişinin ulusunun kendi ulusumla dost olmasını istiyorum ve bunu sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım.”
Kin ve intikamın insan vicdanının taşıyamayacağı bir yük olduğuna dikkati çeken Ecevit, affedicidir. “Benim vicdanımda böyle bir his olsun istemiyorum” der (Cumhuriyet, 28 Temmuz 1974).
FBI, hemen soruşturmayı başlatır. Psihopedrisdes, Türkiye eski başbakanı ve ana muhalefet partisi liderine dolu bir tabanca çekmekten sanık olarak tutuklanır. Avukatı Walter Jennigs’in açıkladığına göre amacı Kıbrıs sorununa dünya kamuoyunun ilgisini çekmekmiş. Savcı Zerry Siegel ise olayın ciddiyetine işaret eder. Öldürme girişimi olduğunu başarıya ulaşmasına ramak kaldığını sanığın zorla zapt edilebildiğini silahının da elinden güçlükle alındığını söyler. O günlerde ABD yasalarına göre konuk devlet adamına yapılan bir suikast girişiminin cezası 10 yıla kadar hapis veya 10 bin dolar para cezasıdır. Ancak savcı en az 500 bin dolar kefalet talep eder. İlginç olan nedir biliyor musunuz? Suikast girişiminin Türkiye’deki hükümet yanlısı basındaki yankısıdır. Suikast “düzmece”, “tertip haber” olarak nitelenir, Ecevit’i “dünya için bir barış meleği olarak dayatma”, “iktidar alternatifi yapma niyeti” olarak gösterilir.
Yıl 2002, Ecevit yine ABD ziyaretindedir. Onun da sürpriz bir ziyaretçisi olur. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın New York’taki güvenlik bölüm başkanı Bernard Johnson… Yani 26 yıl önce düzmece olduğu öne sürülen suikast girişiminden Ecevit’i kurtaran FBI ajanı. Ne diyelim, vicdanlarımızın taşıyamayacağı yükümüz olmasın!