Dünyanın tapusu: Everest

Nepallilerin Sagarmatha, Tibetlilerin ise Çomolungma dediği dünyanın zirvesinin ismi nasıl Everest oldu?

Üstün Dökmen

Dünyada yazılı olmayan ve telaffuz edilmeyen bazı kurallar vardır. Örneğin, “Güçlü olan her zaman haklıdır”, “Zengin ve zayıf ülkelerin insanları kötüdür, onların zenginliklerini ellerinden almak adildir” gibi. Ahlaki olmayan bu türden düşünceler maalesef pratikte geçerli. Suç ve Ceza’da Raskolnikov, açıkça ifade etmese de güçsüz ve zengin olan yaşlı kadını kötülüğün temsilcisi olarak görmüştür. Bu düşünce biçimi ise tarih boyunca zorbaların dayanağı olmuştur. 

EFENDİNİN BENMERKEZCİLİĞİ

Tarihte güçlü olan efendiler, bazı ülkelerdeki adıyla sahipler benmerkezci olmuşlardır, hem kuralları koymuşlar hem de insanlara ve ülkelere adlarını vermişlerdir. Bir zamanlar Avrupa’da ilk gece hakkı derebeylerine aitti, ezilmiş insanlar da bunu kabul etmişti. Siyahi kölenin adı Kunta Kinte idi, efendisi bu adı zorla Toby olarak değiştirdi. Çinlilerin Beijing’ini işgalci Batı Pekin yapmıştı. Büyük bir Türk grubu kendisine en başından beri Saha adını vermişken Ruslar onlara Yakut demiştir. Özetle efendi kendi istediği adı vermiştir. 

Güçlünün benmerkezciliğinin en ilginç göstergesi bence dünya haritasıdır. Tüm dünyayı ilk kez dolaşan ve dünya haritasını yapan Avrupalılar bu haritada kendi kıtalarını yukarıya ve ortaya koymuşlardır. Eğer bunu Aborjinler yapsaydı, Avustralya yukarda ve ortada olurdu, Avrupa ise aşağıda tersine dururdu. Avrupalıların yaptıkları dünya haritası için, “Olacak o kadar” diyebilirsiniz ancak İngilizlerin yatay coğrafyayı adlandırmaları da doğal ve basit bir şey mi? Son yüzyılda ortaya çıkan Yakın Doğu, Ortadoğu, Uzakdoğu şeklindeki adlandırma, benmerkezci ve keyfi sayılmaz mı? Pek çok ülke kendilerine uygun görülen bu sıfatları kabul etmiştir. Biz Ortadoğulu olduğumuzu söylüyoruz, Asya’nın doğusunda oturanlar ise Uzakdoğulu olduklarını, yani uzakta oturduklarını düşünüyorlar. Kime göre uzak? Herhalde İngilizlere göre uzak. Eğer Çinliler bir zamanlar güçlü donanmalarını geri çekmeselerdi ve Avrupa’yı sömürgeleştirselerdi, herhalde şimdi, “Yakın Batı, Orta Batı, Uzak Batı” derlerdi.       

Dünyadaki saatlerin akrepleri ve yelkovanları soldan sağa doğru döner. Sadece bu durum bile Kuzey Yarım Küre’nin benmerkezciliğinin ürünüdür. Çünkü Kuzey Yarım Küre’de yere dikeceğiniz bir çubuğun gölgesi gün içinde soldan sağa doğru kayar. Bu yüzden ilk saatleri yapan Kuzey Yarım Küreliler akrebi ve yelkovanı soldan sağa doğru hareket ettirmişlerdir. Oysa Güney Yarım Küre’de çubuğun gölgesi gün içinde sağdan sola doğru hareket eder. Eğer saati ilk kez Güneyliler yapmış olsalardı bugün saatlerimiz akrebi ve yelkovanı sola doğru dönerdi.  

EVEREST KİMDİR?

Gelelim Himalayalar’ın en yüksek tepesinin adına. Bu tepeye yüz yıllar boyunca Nepalliler kendi dillerinde Sagarmatha, Tibetliler ise Çomolungma adını vermişlerdi. Ancak bu adları beğenmeyen Batılılar tepeye bir İngiliz’in adını vererek Everest demişlerdir. Everest kimdir? Bazı kaynaklara göre bu tepeyi ilk keşfeden kişinin adı Everest’tir. Oysa bu bilgi bir çarpıtmadır, söz konusu tepeye ilk kez Nepalli bir şerpa (rehber) olan Norgay ile Yeni Zelandalı Hillary çıkmıştır. Bu olaydan çok önce Nepalliler, Tibetliler ve İngilizler bu tepeyi zaten fark etmişlerdi. Tepenin kâşifi Everest değildi. Peki Everest’in olayla ilgisi nedir?   

George Everest, Hindistan sömürgeyken İngiltere’nin oradaki tapu ve kadastro müdürüydü. İngiliz Kraliyet Akademisi dünyanın en yüksek tepesine onun adını vermişti. Bu tepeye Hindistan sömürge valilerinden birisinin değil de tapu ve kadastro müdürünün adının verilmesinin özel bir anlamı var mı acaba?

İngilizler belki bilinçli olarak, belki de bilinçli olmadan, bilinçaltı etkiyle dünyanın en yüksek tepesine kadastro müdürlerinin adını vermişlerdi. Dünyanın tapusunun kendilerine ait olduğuna inanan güneş batmaz imparatorluğun mensupları dünyanın zirvesine bir ihtimal kendi kadastro müdürlerinin adını bir parmak izi gibi yerleştirmişlerdir. Olabilir. Birileri sizi köleleştirmek isteyebilir. Ancak Gandi’nin dediği gibi onurunuzu siz vermedikçe kimse elinizden alamaz.