DP döneminde: Bir yerel seçim bir belediye başkanı

Bugün sizleri 1950’li yıllara ve Malatya’ya götüreceğim. 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimler bildiğiniz gibi DP’yi iktidara taşır. 27 yıllık iktidarını yitiren CHP, sonucu olgunlukla karşılar. Yeni dönem Celal Bayar’ın cumhurbaşkanlığı ve Menderes’in başbakanlığıyla başlar.

Prof. Dr. Şaduman Halıcı

Menderes hükümetinin programında öne çıkan vurgu liberalizm, demokrasi ve refahtır. Devr-i sabık yaratılmayacağı, yani geçmiş döneme intikam duygusuyla yaklaşılmayacağı da vurgulanır. Ne var ki Menderes’in ilk hükümeti daha bir ayını doldurmadan bürokraside ve orduda tasfiye başlar. Muhalefete yönelik uygulamalar hükümet içinde bile rahatsızlık yaratır. Atatürk büstlerine yapılan saldırılar rahatsızlığı daha da artırır. Hükümet, “işsiz güçsüz kişilerin eylemi” diyerek tepkileri dindirmeye çalışır, tarikatlara yönelik davalar açılır ancak saldırılar sürer. Az sonra II. Menderes hükümeti Atatürk’ün hatırasına yapılan saldırıları yasayla koruma kararını bu nedenle alacaktır.

3 Eylül 1950’deki yerel seçim sonuçları ise DP için genel seçimlerin sağlaması olur. Millet, DP’den memnundur. DP, CHP’lilerin elinde tuttuğu 600 belediye başkanlığından 560’ını kazanır. DP üst yönetimi için bu sonuç muhalefeti yok sayma girişiminin başlangıcı olur. Nitekim Menderes, “Türk milleti, Halk Partisi’ni 14 Mayıs’ta iktidardan tasfiye etmişti; 3 Eylül’de de muhalefetten tasfiye etti…” der. Ekim ayındaki il genel meclisi seçimlerinde de DP’liler 67 ilin 55’ini kazanır. Menderes sonuçları milli iradenin DP’ye teveccühü olarak özetler. CHP’nin hesaplarını inceleyerek muhalefete yönelik baskı artırılır (Yeni İstanbul, 14 Ekim 1950). Hükümetin hedefinde İnönü’nün kendisi de vardır. Mayıs 1950’de paralarda ve devlet dairelerinde yalnızca Atatürk fotoğraflarının kullanılmasını öngören bakanlar kurulu kararı (Cumhuriyet, 31 Mayıs 1950) pullara, mahalle ve cadde isimlerine kadar uzanır (Son Posta, 14 Ekim 1950). İşte Malatya’da belediye başkanına yönelik görevden alma süreci bu kararlarla başlar. 

Malatya, İsmet İnönü’nün seçim çevresidir. 14 Mart 1950’de milletvekilliği adaylığını bu kentten koyacağını açıklamıştır. 1950 genel seçimleri öncesinde kentin tansiyonu yüksektir. İki cinayet işlenir. Önce CHP’li İsmail Kaya öldürülür, Sonra DP’li Mehmet Karakaş. Seçim günü olaysız geçer. CHP’nin 11 adayı da milletvekili seçilir. Aynı yıl yapılan muhtar ve ihtiyar heyetleriyle belediye seçimlerini de CHP kazınır. Malatya CHP’nin kalesidir. Belediye meclis üyeleri de İnönü’nün işareti ile Muzaffer Akalın’ı 20 Eylül 1950’de belediye başkanı seçer. Dört gün sonra kente yeni vali atanır. Vali Turgut Babaoğlu, Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu’nun kayınbiraderidir. Böylece kentte vali-belediye başkanı atışması başlar.

İNÖNÜ’NÜN FOTOĞRAFI İNDİRİLDİ

Vali, DP’nin bakanlar kurulu kararına dayanak Muzaffer Akalın’dan belediyede asılı olan İnönü resmini kaldırmasını ister. Emniyet müdürünü, üç komiser ve iki polisle birlikte belediyeye gönderir. Akalın, İnönü’nün resminin “Cumhurbaşkanlığına yükselmiş bir Malatyalı olduğu için” duvarda bırakıldığını söyler, kaldırmaz. Vali Babaoğlu ise indirme emrini yerine getirmediği gerekçesiyle Akalın’ı 10 Ekim 1950’de İçişleri Bakanlığına şikâyet eder. CHP’liler ise valiyi suçlar, “Valilikte CHP’li bir vatandaşın yakasındaki rozeti kendi eliyle söküp atacak kadar DP gayretkeşliği içindedir” der. İçişleri Bakanı Rüknettin Nasuhioğlu ise belediye başkanı hakkında soruşturma başlatıldığını bildirir, görevden alınacağının sinyalini verir. 14 Ekim’de valinin emriyle Malatya Jandarma Alay Komutanı Albay Şükrü Akyol önderliğindeki jandarma ve polis gücü Malatya Belediyesi’ni kordon altına alır, İnönü’nün resmi indirilir.

Malatya halkı belediye başkanını sahiplenir. CHP de hemşerilerinden güç alır. CHP’nin sesi olan, yazıişleri müdürlüğünü Nurettin Akyurt’un yaptığı Gayret gazetesinde Nüvit Yetkin, vali için “Ali Galip” benzetmesi yapar. Vali de Yetkin hakkında tazminat davası açar. 16 Ekim’de ise Muzaffer Akalın’a görevden alındığı bildirilir. Yerine Belediye Başkan Yardımcısı Nüvit Yetkin değil, kentteki Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Rauf Tuğtekin atanır. Akalın hem görevden alınmasını hem de yapılan atamayı usulsüzlük gerekçesiyle Danıştay’a taşır. Danıştay, Akalın’ı haklı bulur. Malatya Belediye Meclisi de Danıştay kararına uyarak İçişleri Bakanlığı’nın yeni seçim yapma emrini uygulamaz. Başkanın iadesini ister. Ne var ki hükümet onlarla aynı kanıda değildir. 20 Şubat 1951 günü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın başkanlığında toplanan bakanlar kurulu, Malatya Belediye Meclisi için fesih kararı alır. Son kararı Malatya halkı verecektir. (Muzaffer Akalın, Bir Olayın Hikâyesi, İstanbul, 1961)

MALATYA’YA CEZA

22 Temmuz 1921 günü seçim yenilenir. Sandıklar açıldığında ortaya çıkan sonuç kent ve kentliler için sürpriz değildir. CHP 12 bin 826 oy alır. DP ise 4 bin 372 (Cumhuriyet, 23 Temmuz 1951). DP sonuçlara itiraz eder, İl Başkanı Kemal Gözmumcu da seçim kütüklerinde tahrifat yapıldığı gerekçesiyle İl Seçim Kurulu’na dilekçe verir. DP’nin tavrı kamuoyunda rahatsızlık yaratır. O dönem partiyi destekleyen Cumhuriyet gazetesi bile itirazı gereksiz bulur, “Bir belediye meclisi kurmak için iki seçim geçirmiş olan Malatya’nın üçüncü bir seçime mecbur bırakılıp bırakılmayacağı günün meselesi oldu” diyerek rahatsızlığını ifade eder (24 Temmuz 1951). İl Seçim Kurulu kütüklerde sorun bulmaz, seçimi CHP’nin kazandığını onaylar. Belediye meclisi de Gayret’in yazıişleri müdürü Nurettin Akyurt’u belediye başkanı seçer. 

DP’nin Malatya’ya olan öfkesi dinmeyecektir. Valiyi görevden alsa da 1954 seçimlerinin ardından kenti ikiye bölerek Adıyaman ilini çıkaracaktır. Malatya Belediyesi’nin belediye başkanlarımız listesinde de bugün bile Muzaffer Akalın yoktur. Mutlu bir yıl dileklerimle.