Doğa yoksa kültür de yok!

İklim eylemcileri neden kendilerini tablolara yapıştırıyor? Yanıtı için bir başka soru: İnsanlar doğadan esin alan sanat yapıtlarını korumak için gösterdiği özeni doğaya gösteriyor mu?

Ayça Ceylan

Yüksek sıcaklıkların geçtiğimiz hafta Avrupa’daki etkileri konusunda epey bilgi sahibi olduk. Birleşik Krallık’ta eriyen asfaltlardan zarar gören havalimanı pistlerine, İspanya’daki yangınlardan Paris’te hissedilen 40 derece sıcaklığa kadar birçok olay iklim krizinin etkilerinin kaçınılacak bir seviyede olmadığını kanıtlattı.

Hal böyleyken küresel ölçekte bir soru da yerli yerinde oluyor: İklim acil durum planlarını yürürlüğe almak için daha ne veya nelerin olmasını bekliyoruz? Elbette bu sorunun ilgilendiği sorunu dile getirip fiziksel ve/veya çevrimiçi eyleme geçenler de var. Bu kişilerden bazıları belirli gruplar oluşturup öyle hareket etmeyi seçiyor. İklim eylemciliği diye söz edilen mücadele kısaca böyle tanımlanabilir.

PETROLÜ DURDURUN!

Haziran ayından beri merakla takip ettiğim bir eylem dizisi gerçekleşiyor. İklim eylemcileri küresel ısınmanın etkilerine dikkat çekmek adına müzelerde ve galerilerde eylemler gerçekleştiriyorlar. Fosil yakıtlara karşı mücadele veren, İngiltere merkezli çevre hareketi Just Stop Oil’in (Petrolü durdurun) protestoların merkezinde İngiltere Kraliyet Akademisi’ndeki Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği”, Ulusal Galeri’de yer alan John Constable’ın “Hay Wain”ı, Manchester Sanat Galerisi’ndeki JMV Turner’ın “Thomson’ın Aeolian Arp”ı, Courtauld Galerisi’nde bulunan Vincent van Gogh’un “Çiçek Açan Şeftali Ağaçları” tabloları bulunuyor.

Grup hedef aldığı tabloları öylesine seçmiyor. Örneğin; Vincent Van Gogh “”Çiçek Açan Şeftali Ağaçları” tablosunda Fransa'nın güneyinde Arles yakınlarındaki kırsalı tasvir ediyor. Kendini tablonun çerçevesine yapıştıran 21 yaşındaki iklim eylemcisi Louis McKechnie, “Bu güzel tabloya yapıştırılmış durumdayız, çünkü geleceğimiz için korkuyoruz!” ifadesinde bulunduktan sonra küresel ısınmanın tablodaki manzarayı gerçek dünyada zaten tehdit ettiğine vurgu yapıyor. Ünlü tablolarla gerçekleşen eylemleri destekleyenler olduğu kadar karşısında duranlar da var. İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanı Nadine Dorries iklim aktivistlerini “kendi bencil egolarına hizmet eden ilgi arsızları” olarak tanımlıyor.

22 Temmuz’da Uffizi Galeri’de Ultima Generazione (Son Neslin Üyeleri) eylemcilerinin kendilerini yapıştırdığı Sandro Botticelli’nin Primavera (İlkbahar) isimli yapıtı da rastgele seçilmiş değildi. Dünyanın en ünlü tablolarından biri olan “Primavera”yı galerisinin web sitesi, “sevgi, barış ve refahın bir kutlaması” olarak tanımlar.

Eylemciler açıklamalarında acil durum çağrısı yapmak için sanatı kullanmaya karar verdiklerini ve camla kaplı olan eserin yapıştırma eylemleri sırasında hiçbir zarar görmediğini çünkü eylemlerinin öncesinde sanat restorasyonu uzmanlarına danıştıklarını dile getiriyor. Grubun internet sitesinden ulaşılabilen bildiride yer alan şu cümleler ise hepimizin kendine hatırlatması gereken önermeleri barındırıyor, “Sanatsal mirasımızı savunduğumuz gibi, dünyanın geri kalanıyla paylaştığımız gezegenimizin bakımına ve korunmasına kendimizi adamalıyız.

DOĞADAN SANATA

Birleşik Krallık örneğinden hareketle Uffizi’de başlayan iklim eylemlerinin İtalya’da yer alan başka sanat kurumlarında da gerçekleşmesi olası bir durum. Çoğu sanat yapıtı anlattığı büyülü ortamın büyük bir bölümünü doğadan alır, hal böyle olunca da doğa paramparça edilmeye çalışılırken elbette sanat eserleri iklim aktivistlerinin yaklaşımlarını dile getirmek için güçlü bir araç haline geliyor. Kültürel mirasımızı korumak istiyorsak, doğal mirasımızı da korumalıyız.