Dik duran milyonlarca kadından biri
Elçin Poyrazlar, yeni polisiyesi “Çıplak Kalp” ile Suat Zamir’i bir kez daha okuyucularıyla buluşturuyor.
Meryem ParlakElçin Poyrazlar, 2021’de yılın en iyi polisiye roman ödülünü alan “Ecel Çiçekleri” ve “Kayıp Yüz” isimli romanlarının ardından “Çıplak Kalp” ile yeni bir Komiser Suat Zamir macerasını okurla buluşturuyor. Düzenin kokuşmuşluğuna ve cinsiyet kalıplarına direnen Komiser Suat’ın analizini Poyrazlar’la birlikte yaptık.
- Suat Zamir nasıl bir roman kahramanı?
Komiser Suat Zamir Türk polis teşkilatında ayakta kalmaya çalışan, doğrucu davut, inatçı, isyânkâr ve vicdanının sesini dinlemekten vazgeçmeyen bir kadın polis. Adaletsizlik, cezasızlık ve belli bir zümrenin suçtan doğan imtiyazları konusunda çok sert ve kendini feda etmeye hazır biri. Bu özelliklerinden dolayı da başı beladan kurtulmuyor. Öte yandan kadınlık-polislik denklemini çözemeyen, kimliği, yaklaşımları ve aşkları konusunda kafası karışık biri. Suat Zamir, ülkede erkek egemen her alanda dik durmaya devam eden milyonlarca kadından biri. Ve tek bir hedefi var, adaleti sağlamak. Bu da onu oldukça romantik bir karakter yapıyor.
- Ayrıca düzenin çarkları içinde barınamayan ve kendi doğrularının bedelini ödeyen bir polis. Bir yönüyle siyasi anlamda rahatsız edici olan pek çok durumu da sırtına yüklenmiş.
Ben güncelin polisiyesini yazıyorum ve Türkiye’deki suçlardan besleniyorum. Ne yazık ki önüme sınırsız bir malzeme düşüyor. Gazetecilikten gelen reflekslerim ve siyasete bakışım romanlarımı şekillendiriyor. Bir ülkede derin yoksulluk varsa büyük hırsızlık var demektir. Bir ülkede belli bir kesim ceza, tehdit ve cebir altında yaşıyorsa adalet mekanizmasında büyük bir boşluk var demektir. O boşluğu da suç çeteleri doldurur. Bugün Türkiye müthiş bir suç dalgasının içinden geçiyor. Dolandırıcılık, şiddet, uyuşturucu, cinayet ve derin çocuk istismarı… Suç üstüne yazan bir romancı olarak bunlara gözümü kapatmam mümkün değil. Sorunuzun kısa yanıtı, Suat Zamir tam da Türk toplumunun içinden bir karakter.
- Suat ve çocuk şubede tanıştığı Samet arasında ilginç bir ortaklık var. İkisi de genelde kadınlara pek verilmeyen erkeklerin kullandığı isimlere sahip.
Bir yazar dostum romanlarımda toplumsal cinsiyet rollerini büktüğümden ve bunun onda yarattığı yazınsal hazdan söz etmişti. Suat erkek gibi yetiştirilen, polis olmak için o sertliği yönetmesi beklenen bir kadın. Hem babası hem de dedesi polis. Teşkilatta genellikle “arıza” bir karakter olarak görülüyor. Bu da aslında “makul kadın” şablonuna uymadığı için. Romandaki Samet isimli çocuk ise kadınların “eksik erkek” olarak kabul edildiği bir tarikatta büyütülen kimsesiz bir çocuk. Yani her ikisi de kadınlıklarından bir nevi rahatsızlar. Suat bununla elindeki silah ve rütbesiyle mücadele ediyor ama Samet’in böyle bir şansı yok. Suat’ın Samet’e olan merhameti de bununla ilgili.
- Öyküde, değerler açısından Suat'ın tam zıddı olan bir de Selim var. Bu karakter de hem erkliği hem de sistemin kokuşmuşluğunu eşzamanlı olarak simgeliyor. Buna karşın neden Suat'a bu kadar takıntılı?
Cinayet bürodaki Başkomiser Selim, Suat Zamir’in en başından beri azılı rakibi. Alaylı, sinirli, erkekliğini bir çeşit kostüm gibi sürekli üstünde taşıyan, aklıyla değil duygularıyla hareket eden bir polis. Ancak Suat Zamir yeteneklerine ve dürüstlüğüne karşın kenara itiliyor ve Selim yükseliyor. Suat Zamir, Selim için asla hüküm kuramayacağı ve tam anlamıyla sahip olmayacağı bir kadın idealini temsil ediyor. Onu ruhen ve bedenen kontrol ederek Suat’ı alt etmek istiyor. Selim ailesinin ona bulduğu münasip bir kızla nişanlanmasına rağmen Suat’a olan saplantısından tam da bu iktidar kurma arzusu nedeniyle kurtulamıyor.
POLİSİYE SİYASİ BİR TÜR OLDU
- Günümüzde polisiye, siyasi bir türe evrilmeye başladı. Bunda ülkemizde mafya, siyaset ve tarikat gibi yapıların iç içe geçmesi de rol oynuyor sanırım…
Bu dünya polisiyesinde de böyle. Aile içi şiddet, çocuklara yönelen istismar ve şiddet, devletlerin işlediği suçlar, mafya, şirket ve hükümetler arasındaki bağlar gibi pek çok konusu var polisiyenin. Çıplak Kalp de devlet, tarikatlar ve çocuklar üstünden bu dönemi anlatan bir kara roman. Alt metinde ima edilen ise şu: En korunaklı, en imtiyazlı ve en güçlüler bile bir gün cinayetin öznesi haline gelebilir. Ve bu darbe en umulmadık yerden inebilir.
HIZLI OKUNUYORSA TAMAMDIR
- Polisiye oldukça zor bir tür. Bir yazar, bu türde nelere dikkat etmeli veya siz hangi öğelere en çok dikkat ediyorsunuz?
Bir polisiye yazarı olarak bana yapılan en büyük iltifat okurların romanı bitirme hızı. Eğer biri bana, “Bir gecede bitirdim, iki gün elimden bırakamadım” diyorsa istediğim şeye ulaştığımı hissediyorum. Tek cümle okumaya vakti olmayan, dijital devrimin ortasında yaşayan insanların romanıma zaman ayırması benim için çok değerli. Bir yazar olarak tempoyu, gerilimi ve öykünün sağlam yapısını önemsiyorum. Çözüm okur için tatmin edici, süreç nefes kesici olmalı. Okur her sayfayı merak ederek çeviriyorsa ve benim kurduğum oyundan zevk alıyorsa işimi iyi yapmışım demektir.