‘Davul çalmak antidepresan gibi’
Davul çalarak bir çok kadına ulaşan ve yaşamlarına olumlu etki yapan Leyan Senay şimdi ilk şarkısıyla müzikseverlerle buluşuyor.
Deniz ÜlkütekinInstagram hesabından yayımladığı davul videolarıyla binlerce müziksevere ulaşan Leyan Senay, düşleriyle toplumsal sorumlulukları bir araya getirmiş bir isim. Kadınların da en az erkekler kadar iyi davul çalabileceğini gösteren ve hem bireysel hem de topluluk olarak farklı projelerde yer alan Senay, kariyerinde önemli bir adım atarak, vokallerini de kendi yaptığı ilk teklisi “Bluetiful”a imza attı. Senay’le bugüne kadar olan kariyer yolculuğunu ve gelecek hedeflerini konuştuk...
- Okuyucularımıza biraz kendinizden söz eder misiniz?
Belçika’da doğdum büyüdüm sonra Türkiye’ye yerleştim. Aslında piyanoya tutkuluydum, lisede piyano okudum. Daha sonra bu serüven beni İngiliz edebiyatı okumaya yöneltti. Bölümü okurken de davul ile tanıştım ve bütün hayatım “puf” diye değişti.
- Davulla tanışmanızda değişen müzik zevkinizin etkisi var mıydı?
Aslında vardı. 18 yaşlarındaydım, rock metal dinlemeye başlamıştım. Biraz asi ruhun getirdiği dolu dolu hislerle beraber kendimi davul çalarken buldum.
- Müzik dünyasında davul çalan kadınlarla ilgili bir önyargı vardır. Siz neden davulu seçtiniz?
Sadece içimdeki sesi dinledim. Antidepresan gibi geliyordu davul çalmak. Hatta piyanodan daha bütünleşmiş hissediyordum ve bundan kopamadım. Bir baktım davulcu olmuşum.
- Sonra kariyeriniz nasıl ilerledi?
Her şey 2016’da başladı. Onlarca yıldır süren bir serüvenim yok ama bu kısa zamana güzel şeyler sığdırdım. İlk hayalim bir grubum olsun, barlarda sahne alayım şeklindeydi. Bunlar oldu, sonra albümlerde çalmaya başladım, hayranı olduğum birçok müzisyenle aynı sahneyi paylaştım. Örneğin Nil Karaibrahimgil, İskender Paydaş, Murat Boz... Ardından yurtdışında çalışmalarım oldu. Türk müziğini ve ritmini dört farklı ülkede tanıtma şansı yakaladım.
- Katıldığınız organizasyonlardan da söz edebilir misiniz?
2019’da “UK Drum Show”a izleyici olarak gitmiştim. Davula merakı olan, bir şeyler öğrenmek, idollerini izlemek isteyen bir genç kız olarak... Geçen yıl ise “Hit Like a Girl”ün Türkiye temsilcisi olarak oraya davet edildim. Geçen yıl da “Herz.fest” isimli Benelüks davul festivalinde Türk ritimlerini Benny Greb, Michael Schack gibi idolüm olan davulcularla aynı afişte yer alarak sergiledim. 9/8’lik Türk ritimlerinin modern tarzla birleşimi üzerine Doğu-Batı sentezinde çalışmalar yaptım.
- “Hit Like a Girl” önyargıları kırmakla ilgili bir proje sanırım...
Kesinlikle öyle. Aslında 14 yıldır var olan bir kadın davulcular yarışması ve bir kadın dayanışma topluluğu. Ben bu ağın dört yıldır Türkiye temsilciliği ve organizatörlüğünü yapıyorum. İlk başladığımda 50 kişi bile yoktu. Dört yılın sonunda ise 400 kişi olmuşuz, kocaman bir ordu oluşturmuşuz. Bunu asla tek başıma yaptım diyemem. Kadınların hepsinin gönlünü vermesi ve bir aile gibi hissetmesiyle oldu, onlara çok şey borçluyum. Dediğim gibi bir yarışma ama aslında tüm yarışmacıların, evde kayıtlarını alırken bile birbirine destek olduğu tamamen ilham ve cesaret üzerine kurulu bir kadın topluluğuyuz. Amacımız daha çok kadın hayallerinin peşinden koşması için ilham olmak.
- Kısa süre önce ilk tekliniz “Bluetiful” yayımlandı. Blue (mavi/üzgün) ve beautiful (güzel) sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor değil mi?
Ben uydurdum. (Gülüyor) Kariyerimin başından beri tek hareket noktam içimdeki sesi dinlemek oldu. “Bluetiful” da kendimi çok kötü hissettiğim gecede yazdığım bir şarkıydı ve bana çok farklı bir yol gösterdi. Bazen bir şeylerden vazgeçme eşiğine geliriz ve tutunacak bir dal ararız. Orada da hep şu vardır ya: “Haydi Leyan başarabilirsin. Sen çok güçlüsün, çok güzelsin.” Kendi iç sesimin desteği aslında şarkımdı. O gece dedim ki “Bu bana evrenden gelen bir hediye”. Ben de bu yoldan ilerlemek istediğime karar verdim. Sonra hemen çalışmaya başladım çünkü çok inandım şarkıma.
- Daha önce vokal tecrübeniz var mıydı?
Davul çalarken şarkı söylemeye bayılırım. Grupta çalarken de sol yanımdan bir mikrofon gelsin geri vokal yapayım isterdim. Bir yandan da şan eğitimi aldım, kendimi bu alanda geliştiriyorum. Şarkının klibi de Mustafa Özen yönetmenliğinde çekildi. Çok heyecan vericiydi, Hayko Cepkin, Manga gibi isimlerden tanıdığımız bir yönetmen. Tarzı da bana çok uygundu. Rock-metal tarzı, o gotik unsurlar, tabutlar vs. Biraz daha mistik bir ortam yaratıldı.
DAVULU YAKIŞTIRAMIYORLAR
- Sizce müzikte kadınlar davul çalamaz algısı neden kaynaklanıyor?
Net olarak davul çalamaz gibi bir algı yok ama bilinçaltımıza işleyen bazı normlar var. Kadın müzisyen denince akla ilk gelen vokal olduğudur. “Enstrüman çalıyorum” dediğimde bana yakıştırılanlar piyano veya keman oluyor. “Davulcuyum” dediğimde ise şaşırıyorlar, “Aa, çıtı pıtısın” filan... Sonra sahnede izlediklerinde “Bir kadına göre çok iyi çalıyorsun” tepkisiyle karşılaşıyorum. Bence bu çok güzel görünen kötü bir tepki. Farkında olmadan beni yüceltirken diğer kadınları küçük düşürüyorlar. O yüzden ben de diyorum ki kadın doktor, kadın mühendis kadın müzisyen denmesin artık, doğrudan mesleğimizle anılalım.