Çıralı’dan Yanartaş’a
Olimpiyat meşalesinin de kökenini oluşturan mitolojik öykünün geçtiği Yanartaş’a da ev sahipliği yapan Çıralı her anlamda minimal ve güzelliklerle dolu bir gezi fırsatı sunuyor.
Aylin Ayaz YılmazAntalya’ya 85 km uzaklıkta, Olimpos ve Beydağları Milli Parkı'nın kucakladığı bir cennet köşesi. Antalya-Kumluca yolu üzerinde Çıralı kavşağından ağaçlık, yemyeşil bir yoldan sahile iniyorsunuz. Yol boyunca birbirinden güzel pansiyonlar sizi davet ediyor. Burada her bütçeye uygun bir yer bulmak mümkün.
Çıralı’da kalacağınız hemen her yerin mutfağında bir teyze oluyor ve yemekler en doğalından, en lezzetlisinden önünüze geliyor. Otelinizde yemek istemezseniz, sahildeki restoranlar da güzel.
KAPLUMBAĞALARA SAYGI GÖSTERİN
Sahil taşlık, deniz pırıl pırıl. Bu arada Çıralı Plajı, nesli tükenme tehdidi altında bulunan caretta caretta deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından. Sahilde kaplumbağaların yumurtalarını bıraktığı yuvaları gözlemleme fırsatı bulabiliyorsunuz. Bu nedenle akşamları denize girmek, sahilde oturmak, ses ve ışık yapmak yasak. Bu da çevreye ve deniz ekosistemine duyulan saygının bir göstergesi.
Çıralı, beş yıldızlı turistik alanlardan uzak, doğal güzellikleriyle öne çıkan bir köy. Zeytin ağaçları ve turunç bahçeleriyle tam bir doğal kaçamak yeri. Sahil boyunca ya da köyün içinde yürüyüşler yapabilir, doğayı keşfedebilirsiniz. “Ben yürümeyi severim” derseniz yol sizi Yanartaş’a götürecektir.
ALEVLERİN ÖYKÜSÜ
Yanartaş, 2 bin 500 yıldır yanan, Yunan mitolojisine de konu olmuş bir yer. Kayalar arasındaki çatlaklardan sızan doğalgaz kuru, kokusuz ve oksijenle temas edince alev alıp yanıyor. Gazın bileşimi metan, etan, azot ve karbondioksitten oluşuyor. Yapılan hesaplamaya göre 1935 m3/h gaz çıkışı var. Derinlerdeki gazın miktarı bilinmediğinden ne kadar daha yanacağı tahmin edilemiyor.
Yunan mitolojisine göre Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülen Bellerophontes, Argos kralına sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos kralı onu Likya kralına gönderir. Likya kralı da onu Olimpos dağında yaşayan aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. Bellerophontes Zeus’un verdiği kanatlı at Pegasus’a binerek Chimera ile dövüşmeye gider. Chimera saldırdığında Pegasus havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Geriye sadece ağzından çıkan alevler kalır. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılagelen ve Homeros’un bize bu şekilde aktardığı efsaneye göre hâlâ yanan alevler Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.
OLİMPİYAT MEŞALESİ
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olimpos’ta bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olimpos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan “Olimpiyat Meşalesi” Chimera’nın sönmeyen ateşinin simgesel bir ifadesidir. Yaz bitmeden Çıralı’da birkaç gün kalmanızı öneririm.