Ceyda Düvenci Cumhuriyet'e konuştu: ‘Duygularımı yüksek yaşarım’

“Ezber bozanın tepki çekmesi olağan” diyor Ceyda Düvenci. Sık sık farklı şeyler söylediği için bu duruma alışık. Elbette önemli olan kendiliğiyle barışık ve özgüvenli olmak. Düvenci bu konuda epey yol almış ve hâlâ yürümeyi sürdürüyor.

Deniz Ülkütekin

Sıra dışı düşünen, sıra dışı konuşan tepki görmekten korkmayan bir isim Ceyda Düvenci. Sırf açıklamalarıyla değil rol aldığı yapımlarda oyunculuğuyla, sunduğu programlarda sohbetiyle fark yaratıyor. Kısa süre önce gösterime giren BluTV dizisi “Prens”in ikinci sezonunda yine Kraliçe Sion olarak karşımızda. Buyurun kendisiyle yaptığımız keyifli sohbete...

- “Prens", sanki çekimler sırasında çok eğlenilmiş gibi bir his getiriyor beraberinde. Bilmem yanılıyor muyum?

Evet gerçekten koşarak gittiğim ve her anında, her çekimde gülmekten sahneleri çekemediğimiz bir set Prens seti. Daha birinci sezonu çekerken zaten kısa zamanda aile gibi olmuştuk. İkinci sezonda da ailemiz genişledi. Birbirinden kıymetli, yetenekli oyuncu arkadaşlarımız katıldı aramıza. O yüzden mutluluğumuz daha da arttı. Hepimizin çok eğlendiği, bitmesini istemediğimiz bir set oldu.

- Tarihi bir parodide kraliçe rolü oynayacağınız aklınıza gelir miydi? Sizce Sion nasıl bir kraliçe? Size benzeyen veya "Evlerden uzak" dediğiniz yönleri var mı?

Hiç düşünmediğim ve hayal dahi etmediğim bir rol ve iş Prens. Her gün “İyi ki” diyorum. Sion’a bayılıyorum. Kızına düşkün. Düşündükleri ağzında ve eğlenceli. “Evlerden uzak” demem. Çünkü gizlisi saklısı yok aksine evlere yakın olsun. (Gülüyor)

- Sosyal medyadan edindiğim izlenim sizi ya çok seviyorlar ya da çok eleştiriyorlar. Bu durum size neler hissettiriyor?

Bu durumun sadece bana özel olduğunu düşünmüyorum. Ben sevildiğimi düşünüyorum. Sadece ezber bozan söylemler yaptığınızda, kim söylerse anlık tepkiler çekiyor bence. Bana özel bir durum değil yani bu. Bunun dışında insanların genel olarak eleştirmeyi, birbirinin yüzüne söylenemeyecek şeyleri yazmayı çok kolay buldukları bir zamandan geçtiğimizi düşünüyorum. Keşke birbirimizi kırmamak için daha çok özen göstersek ve hassasiyetle davransak.

‘YOLA DEVAM EDERİM’

- Koşullardan pek şikâyet etmiyorsunuz ve hedef odaklısınız. Bu zaman içinde gelişen bir özelliğiniz mi?

Koşullardan şikâyet etmenin olana bir hayrı yok. Olan olduktan sonra söylenmenin, akıntıya kürek sallamanın alemi de yok. Dostlarımla dertleşmeyi severim elbette ama yola devam ederim. Hayat o kadar hızlı ki…

KENDİNİ KONUK ETSE...

- İnternette okuduğum bir yorum beni güldürdü, sizinle de paylaşayım: "Keşke bir gün kendini konuk etse de hepimiz rahatlasak". Gerçekten böyle baskın bir yönünüz var mı?

Kendimi konuk etmek harika fikirmiş. Bunu yapmalıyım gerçekten. Baskın mıyım bilemem ama çok yönlü düşünen ve her şeyi aynı anda yapabilen bir karakterim ben. Bu baskın gelebilir çoğu insana. Programımda da konuğumla birlikte sohbet etmeyi seviyorum, konuğumun “sadece konuşturulmak için geldim” duygusunu yaşamasını istemiyorum açıkçası, karşılıklı bir sohbet halinde olmayı seviyorum. Ona sorduğum sorularda benim de deneyimlediğim şeyler varsa “Ben de böyle bir şey yaşadım, sen ne düşünüyorsun?” demeyi seviyorum. Genel anlamda bu karşılıklı sohbet halinin seyirci tarafından da sevildiğini görüyorum.

PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK ÜZERİNE

- Instagram'da kısa süre önce "psikolojik dayanıklılık" üzerine bir paylaşımınız vardı. Psikoloji ile yakından ilgileniyorsunuz sanırım. Peki psikolojik dayanıklılık kavramı neden öne çıkıyor?

Psikolojik dayanıklılık aslında öfke yönetimi üzerine okurken karşıma çıktı. Duygularını yüksek yaşayan biriyim. Hakkını vererek yaşarım yani hepsini, ayırt etmem birbirinden. Psikolojik dayanıklılık, bence yaşam yolculuğunda en ihtiyacımız olan şey. “Hakuna matata”ya bağlanıyor bence sonu. Ama o kadar kolay bir kazanım değil. Üzerine çalışıyorum hâlâ.

OKUMA ÖNERİLERİ

- Son zamanlarda okuduğunuz kitaplar içinde okuyucularımıza tavsiye edebilecekleriniz var mı?

”Algernona Çiçekler” ve “İnce Memed” son zamanlarda çok severek okuduğum kitaplardan. Ve elbette Stan Tatkin’in “Sevgi ile Bağlanma” kitabını da tavsiye ederim. Bir de şiir kitabı önersem Rupi Kaur “Güneş ve Onun Çiçekleri”...