Cep kamerasında son eğilim: Meta-Özçekim

Hızla gelişen iletişim teknolojileri ve sosyal medya, sanat tarihinde dönemlerine damga vurmuş akımları güncelleyerek önümüze getiriyor. Bunun en son örneklerinden biri de Rönesans’ta izlerini bulduğumuz Meta-Özçekimler.

Serra Rodoplu

Yeni iletişim teknolojileriyle bilgisayar ve internet, hayatımızın her alanına yayılmayı sürdürürken; bu hızlı gelişmenin, aynı zamanda iletişim şekillerimizi de etkilediğini görüyoruz. Sosyal ağlar, sanal dünya, dijital hayat gibi pek çok kavram gündelik hayatımızın parçası olurken; bu yenilikler çok daha kapsayıcı bir biçimde kültürel alanı da etkilemeye başladı. Duygu ve düşünce paylaşımına yeni boyutlar kazandıran, dışavurumu kolaylaştıran sosyal medyada, fotoğraf da en fazla etkilenen yaratıcılık formlarından biri haline geldi. Son yıllarda, fotoğraf paylaşımının niteliği, niceliği değişti ve yeni kavramlarla anılmaya başladı. Bu kavramlardan biri “selfie” yani özçekim...  

GÖRÜNÜR OLMA ÇABASI 

Kendi kendinin fotoğrafını çekme anlamına gelen özçekim akımının, çevrimiçi dünyadaki ilk izleri 2002 yılında görülmüş olsa da son yıllarda yaygınlaşarak, hayatımızın bir parçası olmayı başardı. Neredeyse el alışkanlığına dönüşen bu durum; sosyal medya sitelerinde kendisini fazlasıyla hissettiriyor. İnsanları, görsel bir anlatım dili olan özçekim fotoğrafı çekmeye iten nedenlerin başında; mağara resimlerinden günümüze kadar gelen, görünür olma çabası geliyor. Bu yüzden, çevrimiçi bir izleyiciyle paylaşılmak üzere çekilen bir fotoğraf, aslında çağdaş benliğin bir yansıması diyebiliriz. 

Özçekim türünün son trendi ise meta-selfie (meta-özçekim) olarak karşımıza çıkıyor. Bu paylaşımların özelliği ise ön kamera ile telefon ekranını bir aynaya doğrultarak, kişinin telefon ekranının görüntüsünün fotoğrafını çekmesi. Oluşan görüntü sanki özçekim içinde özçekim gibi görünüyor.  

Bu yeni çekim tekniği, bazı insanlara tuhaf, narsist bir tavır gibi gelebilir ya da sosyal medya içeriklerinin değersizleştiğini düşündürtebilir, ama tarihe baktığımızda, insanlar kendilerinin ve kendi yansımalarının resimlerini yüzyıllardır yapmaya devam ediyor. Özçekim yaklaşımının tarihteki ilk örnekleri Antik Yunan ve Mısır’a kadar uzanan otoportrelerde varlık gösterirken; bireyselliğin yükselişe geçtiği Rönesans döneminden itibaren otoportre çalışmaları da hız kazanmış; Michelangelo, Rembrandt, Caterina Van Hemessen, Van Gogh gibi pek çok sanatçının kendini model olarak kullandığı eserler görmemizi sağlamıştır. Hatta, insanların değersiz bir eşyadan farklı görülmediği Ortaçağ’da bile 1402 yılında yapılmış olan ‘Marcia Kendi Otoportresini Yaparken’ isimli Fransız minyatüründe ve 1470 yılında kendini atölyesinde resim yaparken resmetmiş olan başka bir sanatçının çalışmasını görüyoruz. İki çalışmada da sanatçıların kendi yansımalarının yansımasını resmetmesi, geçmişten günümüze ‘meta-özçekim’ anlayışına pek yabancı olmadığımızı düşündürüyor.   

YENİLİK ARAYIŞININ ÖRNEĞİ

Bugün özçekim, insanlar arasında popülerken; meta-özçekim, insanların artık kullandığı medyumdan sıkılıp yenilikler yapmaya çalışmasının ve yeni şeyler deneme cesaretinin başka bir örneği. Bu durum, sosyal medyada içeriklerin sonunun geldiğini değil, tam tersine, kullanıcıların, sosyal medya mecraları hakkında daha çok bilgi sahibi olduğunu ve yaratıcılıklarını ön plana çıkararak, özçekimin tam olarak ne anlama geldiğini sorguladıklarını göstermektedir.