Cem Yiğit Üzümoğlu: Sanatın her zaman politik yansıması var
Altın Portakal’da LCV filmiyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Cem Yiğit Üzümoğlu, Rise of Empires: Ottoman’ın ikinci sezonunda bir kez daha Fatih Sultan Mehmet rolünde.
Zeynep SaçarGenç yaşında televizyondan tiyatroya birçok ortamda başarıyla yer alan bir isim Cem Yiğit Üzümoğlu. İlk sezonda Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u alma mücadelesini heyecanla izlediğimiz Rise of Empires: Ottoman (İmparatorlukların Yükselişi: Osmanlı) dizisinde Fatih’e yaşam veren oyuncu, bu yıl Altın Portakal Film Festivali’nde LCV (Lütfen Cevap Veriniz) filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.
Sırça oyunuyla da tiyatro sahnesinde karşımıza çıkan Üzümoğlu ile Fatih Sultan Mehmet rolü, bağımsız sinema deneyimleri ve tiyatro oyunculuğu üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.
- Rise of Empires: Ottoman dizisinde Fatih Sultan Mehmet’i canlandırıyorsunuz. Bir röportajınızda bu role hazırlanırken dönem hakkında yoğun bir bilgi edinme sürecine girdiğinizi söylemiştiniz. Bu kadar hızın ve teknolojik gelişmenin olduğu bir çağda dizide o dönemi yaşatabilmek için başka hangi yöntemleri kullandınız?
Kendimi dürüstçe tanımaya oldukça önem veriyorum. Bu tanımanın oynadığım rollerin benimle yakınlıkları ve uzaklıklarını daha iyi farkına varmamı sağladığını düşünüyorum. Bir diğer önemli husus da rolün büyüsüne kapılmadan yaklaşmak. Bu da karakterin insani özelliklerine odaklanmamı sağlıyor. Böylece onun zaafları, hayalleri, kırıklıkları ve benimkiler görünür oluyor. Bu hız ve teknolojik gelişmeleri korku ve hayranlıkla takip eden biri olarak geçmiş çağlara karşı romantik bir özlem duyuyorum. Bu da belki zamanın akışı ve o akışın içinde olmak konusunda kendimi daha mutlu ve özel hissetmemi sağlıyor.
- Dizideki İngilizceniz çok beğenildi. Peki siz bir oyuncunun kendini en iyi ana dilinde ifade edeceğini düşünenlerden misiniz?
Bu konuda kafam biraz karışık çünkü günlük yaşamdaki ifade ile kurgusal bir yapının içinde kendini ifade etme arasında büyük farklılık var. Günlük yaşam pratiklerinde bir insanın kendini ifade edebilmesinde en açıklayıcı yöntem ana dil. Ancak kurgusal olanda yapılan şey önceden çalışılıp geliştirilen bir mühendislik. Burada kelimeler söylenilen anlamlarından başka anlamlar ihtiva ediyorlar. Önemini yitirmiyor tabii ve kelimelerin çağrışımsal nitelikleri de var ancak kelimeler, duygusal değerleriyle canlanıyorlar.
- Bu yıl yer aldığınız LCV (Lütfen Cevap Veriniz) ve Karanlık Gece filmlerinin farklı yönden politik tarafları var. Bir oyuncu olarak yer aldığınız yapımların politik bir mesajı olmasını önemsiyor musunuz?
Sanatın politik mesaj içermek zorunda olduğunu düşünmüyorum fakat içerdiği her şeyin politik bir yansıması olduğunun bilinmesi ve buna göre icra edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben sanatın bugünün Türkiyesi’nde politik ve sosyal gerçekleri görmezden geldiğini düşünüyorum.
- Altın Portakal Film Festivali’nde LCV filmiyle Ulusal Uzun Metraj En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü “Kurak Günler” filminin başrol oyuncusu Selahattin Paşalı ile paylaştınız. İki film de kuir temalar barındırmasıyla kesişiyor. LGBTİ+ bireylere baskının iyice arttığı bu dönemde kuir temalar içeren filmlerde oynamak size nasıl hissettirdi?
Bana gayet iyi hissettirdi. “İyi ki de oynadım” diyorum. Büyük sorumluluklar sırtlanarak yaptığımız bir şey değil tabii ki sanat ama seyirlik ile seyreden kişinin kurduğu bir ilişki var. Eğer bir kişi tiyatrodan veya sinemadan yalnız olmadığını hissederek ayrılabilmişse ne mutlu bana. Bu baskının karşısında duran her işte gururla yer aldım ve almaya devam ederim.
- Rollerinize hazırlanırken kişisel deneyiminiz ve hisleriniz ne derece etkili oluyor? Kamera önü yapımlarınızda sonradan izlediğinizde neyi nereden kattığınızı görmek nasıl hissettiriyor?
Ben bir oyuncu olarak bütün kişisel deneyimlerimle sahnedeyim. “Ben olmadığım bir an” diye bir şey yok. Açıkçası işleri seyrederken o anda oynarken düşündüğüm şeyleri hatırlamıyorum. Hissi kalıcı oluyor ama ne olduğunu sorsanız açıklaması zor.
FOTOĞRAF TUTKUSU
- Sosyal medya hesaplarınızdan anladığım kadarıyla fotoğraf çekmeye ilginiz var. Bu da sizin için kendinizi ifade etme yollarından biri mi?
Evet, kesinlikle kendimi ifade etme yollarımdan biri. Oyunculuktan sonra hiçbir şeye bu kadar tutkuyla sarılmamıştım. Fotoğraf etrafta olan bitene daha çok dikkat kesmemi sağlıyor. Görmek istediğim dünyayı, şiirselliği ve politikliği içinde -becerebildiğim ölçüde- yansıtmama yardımcı oluyor. Şu anda fotoğrafçı olarak çalışmak için can atıyorum.
İPEK BİLGİN’LE OYNAMAK...
- Sırça oyunuyla İpek Bilgin ile sahnedesiniz, tecrübeli oyuncularla aynı sahneyi paylaşmak size ne hissettiriyor?
Bir oyuncu olarak bundan daha güzel bir şey yok. Cem olarak İpek Bilgin’le oynamaktan daha güzel bir şey yok. Hem hocam hem partnerim, hem sırdaşım hem de ablam, annem, canım.