Cem Adrian: Müzik olarak yaşıyorum!

Cem Adrian bitmek bilmeyen enerjisi ile konserden konsere koşuyor. Binlerce kayıt oluşturmanın, daha çok konser vermenin, daha fazla şarkı ve edebiyat yapmanın hayalini kuruyor. Bunca yıldır zamanın ruhunu yakalamasının sırrı da iç sesine kulak vermesi. En çok da şarkıların onu bu dünyadan koruduğuna inanıyor.

Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet

Cem Adrian ile ilk kez 2005 yılında bir araya gelip, tüm gençliğimiz ve acemiliğimizle hem hayatı hem de müziği konuşmuştuk. O günden bu güne müzikal serüveni hep ileri taşıyan Adrian, yeni albümü “Gökyüzümün Yıldızları”nda gençliğinde dinlediği ve ona yol gösteren tüm sanatçılara aslında teşekkür ediyor, hepsini yorumuyla selamlıyor. Elbette bu şarkılar bir albüme sığmayacak olsa da devamının geleceğini de müjdeliyor.  Hem kimlerden şarkılar yok ki albümde: Düş Sokağı Sakinleri’den “Ayrılık”, Orhan Atasoy’dan “Gemiler”, Bülent Ortaçgil’den “Çığlık Çığlığa”, Kesmeşeker’den “En Çok Seni”, Cemali’den “Duymak İstiyorum” ve Umay Umay’dan “Hareket Vakti” ilk aklımıza gelenler. İşte anlattıkları...

- İlk kez 2005 yılında bir söyleşi için bir araya gelmişiz. O röportajdan bir alıntı yaparak başlayalım istiyorum; şöyle demişsiniz. “Müziğimle yaşamak istiyorum”. Bu isteğinizin hep arkadaşında durdunuz. Geriye bakınca neler görüyorsunuz?

Evet yaklaşık 17 yıl önce ne söylediysem arkasında durabilirim. Müziğimle yaşamak istiyordum, sanırım müziğimle de yaşıyorum, hatta müzik olarak yaşıyorum!

- Ruhunuzun değişkenliğine, yaşanılanlara ve kültürel değişime göre hep öncü, farklı ve ters köşe çalışmalar yaptınız. Zamanının ruhunu nasıl yakalıyorsunuz?

O dönemde iç sesimi dinleyerek, iç sesimin beni yönlendirdiği tarza ve stile doğru ilerledim. Her zaman sadece bir müzisyen olduğumu, ama bir müzik tarzının müzisyeni olmadığını düşündüm. Yani müzik evrenim çok geniş. İç sesim ne emrediyorsa, o tarz bir müzik ya da üretim gerçekleştiriyorum.

-Müziğinizdeki çeşitliliğe rağmen, ben de bir Trakyalı olarak hep bir Trakya cazı duyuyorum. Yanılıyor muyum var mı böyle dokunuşunuz?

Trakya rengarenktir... Trakya'da büyüyen bir çocuk olarak, gençliğimde Anadolu'dan da çok beslendim. Şimdi ise hedefim tam olarak bir dünya müziği yapmak.

- “Aşk olmadan müzik olmuyor, diğer yandan müzik de çok büyük bir aşk” diyordunuz. Yeni dünyada aşka ne kadar yer var?

Bu iki aşk sürekli aslında savaşan ve sizi ele geçirmeye çalışan iki ayrı kişi gibi. Açıkçası müziğe olan aşk ya da müzik aşkı diğer aşklardan üstün gelmezse size istediğiniz hiçbir şeyi vermiyor. Eğer müzik aşkını bir aşka tercih ederseniz müziği kaybedebilirsiniz. Müzik her şeyi ister.

- Dünya ve ülkenin gündemi yoğun. Öte yandan savaş, bitmeyen salgın ve daha pek çok musibet insanları sarmış durumda. Daha yaşanabilir bir dünya hala mümkün mü?

Bu kadar aç gözlü, düşüncesiz ve bencil insanın elinde bu kadar büyük güçler olduğu sürece bu iş biraz zor görünüyor. Dünya tarihinde hiçbir zaman gerçekleşmemiş ütopik bir düşüncenin peşindeyiz. Gerçek ve saf bir dünya, barışı ve sevgi dolu bir dünya için umut etmek ve dilemek dışında yapılabilecek çok da bir şey görünmüyor açıkçası.

- Cem Adrian’ın müzikal evreninde acımayan ve acıtmayan bir yalnızlık var. Özdemir Asaf’ın dediği gibi belki de “yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.” Ne dersiniz?

Bu cümleye katılmam tam olarak mümkün değil. Yıllardan beri yalnızlığını milyonlarca insanla paylaşan biri olarak, yalnızlığın hala etrafımda, içimde, dört yanımda koskocaman duvarlar, büyük büyük kayalar halinde hissedilebildiğini, bunu net olarak hissedebildiğimi,  görebildiğimi, duyabildiğimi söyleyebilirim.

-Cenk Taner’i, Kesmeşeker’i özellikle çok severim. Cenk Taner’in şiirselliği, müzikal rengi ve dostluğu çok başkadır. Kesmeşeker sevenler kendileri için “uçsuz bucaksız azınlık” derler. Ben de onlardan biriyim. Yeni albümde de bir Cenk Taner şarkısı yorumladınız. Nedir sizdeki karşılığı?

Bu albümdeki en özel şarkılardan biridir benim için. Cenk Taner de Türkiye'de hala yaşayan, var olan, direnen muhteşem bir sanat adamıdır. O'nu çok seviyor ve çok saygı duyuyorum. Kesmeşeker ve Cenk Taner'in müziği, müziğimin yapı taşlarından biridir net olarak. Yıllarca radyoculuk döneminde de sık sık yer verdim ve çaldım. Aynı zamanda “en çok seni” şarkısının özel hayatımda da çok değerli bir yeri vardır.

- Bunca yıl hep bildiğinizi okudunuz, geri adım atmadınız ve bazen olmayan yolları bile kendiniz açtınız. Bu anlamda pusulanız, sizi diri tutan şey ne oldu?

Aslında beni böyle yapan şey ya da diri tutan şey başka bir yolumun olmaması. Yani beni ben yapan şey zaten bu, böyle olmak, böyle doğmuşum ben. Başka türlü var olma şansım yok!

- Ufukta neler var, neyin hayalini kuruyorsunuz?

Bu biraz garip gelebilir ama daha yüzlerce, belki binlerce kayıt yapmak, belki yüzlerce binlerce konser vermek, daha çok müzik, daha çok şarkı, daha çok edebiyat, daha çok sanat... Başka bir hayalim yok. Kendimi çok duru bir nehre bırakıp, o nehre güvenmek istiyorum. Sadece şarkılar çalsın, huzurlu ve güzel şarkılar... Akıp gidelim bu dünyadan,  öyle geçelim...

YILLAR ÖNCEKİ KARIŞIK CD

- “Gökyüzümün Yıldızları”ndaki şarkılar, sanki biraz da sizi siz yapanlar. Albüm bu anlamda bir teşekkür gibi. Nasıl oluşturdunuz bu listeyi?

Açıkçası çok zor olmadı bu listeyi oluşturmak. Fakat bu albümün devam albümlerini de kaydetmek istiyorum. Çünkü sadece on şarkı değil belki 20, 30, 40 şarkı ve şarkıcının müziğime çok etkisi oldu. Şimdilik sadece ilk 10'u seçtim... Yıllar önce kendime "karışık" bir cd yapmıştım bu şarkılardan dinlemek için. Bu albüm o karışık cd'nin yeni bir versiyonu.