Bulmak istediğin gibi bırak

Dünyanın dengesini bozan insanoğlu doğal afetler karşısında çaresiz. Çözüm ise doğaya sonsuz saygıdan geçiyor.

Ümit Orman

Sıcaklar başladı ama yağmurlar bir türlü dinmek bilmedi. Hatta geçtiğimiz haftalarda, doğmadığım memleketim Hopa’da heyelan yüzünden iki Gürcü şöförü kaybettik. Dünyanın ekosistemiyle oynayan insanoğlu daha başına geleceklerden habersiz. Ağaçları keser, yeri göğü bina yaparsanız dünyanın iklim düzeni de değişir; yazlar kışa, kışlar da yaza dönüşür.

Benim Bodrum’a gelme tarihim 19 Mayıs’tır ama bu sene havalar bir türlü ısınmadı ve Bodrum bile seller altında kaldı. Rüzgârda kırılan ağaçları, yağmurdan dolan havuzları ve yollara dökülen yaprakları toplayan site çalışanları bayram hediyesini hak ettiler ama insanoğlu bu değişiklikleri hak etti mi? Evet, hak etti. O kadar gelişigüzel yaşadı ki hele en zengin ülke konumundaki ABD neredeyse dünyanın yarısını tüketti. Ne zaman ABD’ye gitsem gözlerim fal taşı gibi açılır ve “Vah vah, bu bolluktan kaç tane Afrikalı doyar” diye iç geçiririm. Niye mi? Bir şey yendi yendi, yenmedi hoop çöpe... Bir kutu meyve suyundan bir bardak içilir kalan çöpe. İçim şişti bu israftan. Halbuki benim evde üç çeşit çöp kutum var: İlki geri dönüşüm yani karton kutular, gazeteler, süt kutuları, naylon torbalar, İkincisi yemek artıkları ve yeşillikler için. Bahçemde dev bir kovam var; ne var ne yok içine döküyorum ve “kompost” yapıyorum. Bunu da Hollanda’da kaldığım yıllarda çiftçilerden öğrenmiştim. Üçüncüsü de normal çöp atıkları için.

Hollanda’da kaldığım yıllarda çok büyük çöp cezası gelmişti evimize. Eşim de “Ya Ümit, sen ne attın çöpe” diye kızgın bir sesle sorunca kafam karışmıştı. Meğer eşimin garajda biriktirdiği boya kutularını, Türk usulü, aklımca bir güzel temizlik yapmıştım. Avrupa bu işleri 50 sene evvel çözmüş, oysa bizler hâlâ her şeyi tek çöp torbasında topluyoruz. Hadi bizde de cezalar başlasın.

En önemli mevzu ise ağaçlarımız, ormanlarımız, yeşil alanlarımız. Bunlara el sürmeyeceğiz. Hele hele zeytinlikler bizim milli servetimiz. Yeşili o kadar çok seven bir insanım ki ağaçların arasında “Tarzan” gibi yaşayabilirim ve insan haklarına çok saygılıyım. Fakat idam cezasının çıkmasını; ormanları yakanlara, kadınları öldürenlere ve hayvanlara zulmedenlere verilmesi için kişisel olarak isterdim.

Bu dünya hepimizin, bu atmosfer, bu denizler hepimizin... Ben ölünce benim yerime çocuklarımın gireceği denizleri; ben ölünce yeni neslin altında  yaşayacağı atmosferi bulmak istediğiniz gibi bırakın. Lütfen dünyaya çok saygı gösterelim. Çünkü biz ona değil, o bize bakacak. O bize değil, biz ona muhtacız.