Bir filozofun sosyal sorunları: Maimon ve sıra dışı yaşamı

Bir filozof ne kadar yetkin olsa da fikirlerini açıklayacak ortam bulamazsa hak ettiği değeri görmesi gecikebilir. Solomon Maimon’un yaşamı bu duruma iyi bir örnektir.

Ayşe Acar

“66 yaşımda hala planımı tamamlama gibi kapsamlı bir görevle yükümlü olarak ayrıca incelemem gereken bir sürü mektup olduğundan hatta sağlığım da elverişli olmadığı için bana gönderdiğiniz mektubu geri gönderme niyetindeydim.

Ama bir göz atmam onun mükemmelliğini anlamama yetti. Sadece rakiplerimden hiçbirinin beni ve temel meseleyi Bay Maimon kadar anlamamış olduğunu değil sadece birkaç kişinin bu derin araştırmalar için böylesine keskin bir zekâya sahip olabileceğini de anladım.”

Bu cümleler dünyaca ünlü filozof Kant’a ait. Solomon Maimon’a yanıt olarak yazdığı mektupta böyle diyor. Kant’ın dikkatini çeken, beni anlayan nadir insanlardansınız dediği Maimon’un sıra dışı hayatı onu öğrenen herkesi şaşırtır.

Henüz 11 yaşındayken haham olan ve evlenen, 14 yaşındaysa çocuk sahibi olan Maimon’un Talmud dışında bir okuma yapması babası tarafından yasaklanmış olsa da gizli gizli gök bilimleri çalıştığı, felsefe ve bilime büyük ilgi duyduğu belirtilmektedir. (*)

Tıp öğrenmek için 25 yaşında ailesini bırakıp Almanya’ya, Königsberg’e giden bu genç adam çirkin kıyafetleri, garip aksanıyla insanların alay konusu olmuş ama Mendelssohn’un bir eserini alay edenlerin karşısında yorumlayarak okuyunca bu gencin sıradan biri olmadığı anlaşılmıştır.

Königsberg’de aldığı yönlendirmelerle felsefi dünyaya yakın olmak için Berlin’e geçen Maimon zorlu bir yolculuğun sonunda kente ulaşmış ancak cebinde artık harcayacak parası kalmamıştır. Dilencilik yapması ise pek mümkün değildir çünkü Berlin’de Yahudi dilencilerin yaşamasına izin verilmemektedir.

Maimon, Berlin’deki Yahudi cemaatinden kentte kalmak için yardım istemesine kaşrın talebi reddedilmiş fakat yakınlardaki bir kasabada bir başka Yahudi cemaatinin desteği ile kendisine kalacak yer bulabilmiştir. Yetkin düzeyde dini bilgisi önce herkesin ilgisini çekmiş ardından kasaba halkı Maimon’un gençleri dinden çıkardığına kanaat getirip onu suçlamıştır.

SOSYAL UYUMSUZLUK

Tekrar Berlin’e dönen orada zor bela iletişime girdiği entelektüel çevreyle bir türlü sosyal ilişki kuramayan filozof bu kez soluğu Hollanda’da almış ama değişen bir şey olmamıştır. Maimon insan ilişkilerinde bir türlü başarılı olamamaktadır. Bu sosyal uyumsuzluk onda zamanla derin bir çöküntüye neden olur ve filozof intihar etmeyi düşünür.

Neyse ki Maimon bu fikrini yaşama geçirmemiş, bir müddet sonra çözümü din değiştirmekte bulmuştur. Hristiyanlığa geçiş yapmak istemesindeki temel güdü daha rahat bir yaşama kavuşmaktır. Maimon gerçek bir dürüstlükle Hristiyanlığa geçme talebinin nedenini kiliseyle paylaştığındaysa aldığı yanıt oldukça şaşırtıcıdır: Hristiyan olmak için fazla filozoftur. Kilise bu gerekçeyle Maimon’un talebini reddeder.

Filozofun ayağa kalkması ve felsefi karakterini inşa etmesi Kant’ın ‘Saf Aklın Eleştirisi’ isimli eseriyle karşılaşmasıyla olur. Bu başyapıtı inceledikten sonra Kant’a yazdığı mektuba büyük filozof tarafından yanıt verilmesi onu dirilten şeydir. Maimon kendi eserini kaleme almaya cesaret edecek ve “Transandantal Felsefe Üzerine Deneme” isimli eserini yazacaktır. Alman İdealistlerinin Kant karşısındaki konumlarını yeniden değerlendirmelerine neden olan bu eleştirel eser bugün hâlâ önemini korumaktadır. (**)

İsmini büyük bir çabayla düşünce tarihine yazdıran bu büyük filozof 48 yaşında vefat etmiştir.

(*, **) Aslan Topakkaya, Erman Rutli, Kant’tan Hegel’e Alman İdealizmi, Fol Yayınları.