Bir Cadılar Bayramı listesi
Cadılar Bayramı için korku listeleri birer birer yayımlanmaya başladı. Tüm zamanların en iyi korkuları, kült filmler, çağdaş klasikler... Gelin, biz ölçeği biraz daraltalım ve 2010 sonrasının yeni klasikleriyle, pek çok listede kendisine yer bulamayan filmlerin yer aldığı bir korku gecesi hazırlayalım!
Başak BıçakThe Witch (2015)
Robert Eggers’in, henüz ilk filminden ismini duyurmayı başardığı, bu 17. yüzyılda New England’da geçen atmosferik korku filmi, bir cadı tarafından kaçırılan çocuklarının ardından deliliğin eşiğine gelen bir ailenin yaşadıklarını anlatıyor.
Goodnight Mommy (2014)
Korku filmleri pek çok kötü çocuk hikâyesiyle dolu ancak pek azı, içlerinde var olabilecek pür kötülük üzerine bu denli rahatsız edici bir anlatı koymayı başarıyor.
Hereditary (2018)
Ari Aster’in ilk uzun metraj filmi, yalnızca korku öğelerini kullanma biçimi ya da hikâyesiyle değil unutulmaz korku sahneleri listelerine hızlıca giriş yapan nefes kesici planıyla da izlenmeyi hak ediyor.
Train to Busan (2016)
Bir tren ve trenin içindeki zombi istilasında sıkışıp kalan bir baba ve kızı... Korku türünün drama yönünü güçlü bir biçimde hissettiğimiz bu müthiş hikâye şimdiden çağdaş korku klasikleri arasına girdi bile...
When Evil Lurks (2023)
Aterrados (2017) ile dikkat çeken Demian Rugna’nın yönettiği Shudder imzalı film, Arjantin’in kırsalından çıkıp gelen bir delilik öyküsü... Çok rahatsız edici ve bana göre geçtiğimiz yılın en iyilerinden...
Tumbbad (2018)
Hint mitolojisinden esinle yaratılan hikâyesi, tüyler ürpertici müzikleri, sinematografisi ve sanat yönetimi... Tumbbad, Hindistan korku sinemasının derinliklerine dalabilmek için nefis bir fırsat olabilir.
Talk to Me (2022)
Bir grup arkadaşın bir araya gelip oyun oynaması üzerinden geliştirilen hikâyelerin en dikkat çekicilerinden biri Talk to Me, güçlü anlatısıyla türünün en iyileri arasına çoktan giriş yaptı.
Speak No Evil (2022)
Danimarka menşeili filmin ismi yakın zamanda çıkan yeniden çevrimi nedeniyle konuşuluyor ancak sizin tercihiniz, özgününden yana olmalı. Çünkü basitçe hayır diyememek ve karşı koyamamak üzerine uzun yıllar hafızalarınızda yer edecek çarpıcı bir öykü bu...
X (2022)
Teksas’ın derinliklerine film çekmek için giden bir grup gencin kendilerini bir anda cehennemin içinde buldukları hikâye 70’lerin slasher’larını sevenler için büyük şans. Ti West bu hikâyeyi daha sonra üçlemeye çevirdi.
The Dark and the Wicked (2020)
Bryan Bertino’nun, bu ortamı titizlikle tasarlanmış, doğallığıyla huzursuz edici filminin çok bilinir olduğu söylenemez ancak kesinlikle izlenmeyi hak eden bir şeytani öykü olduğunu not düşebilirim.
The Wailing (2016)
Güney Kore’nin sakin bir dağ kasabasında yayılan gizemli bir hastalık ve onu araştıran polisin etrafında dönen film, yarattığı tekinsiz atmosferiyle hızlıca modern bir klasiğe dönüştü.
Mother (2017)
Darren Arronofsky’nin seyircileri ikiye bölen Mother’ı, davetsiz bir çiftin gelişiyle ev sahiplerinin yaşadığı gerilimi iliklerinize kadar hissedebileceğiniz, göz kamaştırıcı bir mitolojik anlatı.
A Quiet Place (2018)
Dünyayı sessizliğe sürükleyen uzaylıların istilası karşısında hayatta kalmak için kendi duvarlarını inşa eden ve o duvarların birer birer yıkılışına seyirci kalan bir aile... Daha sonra serileşen A Quiet Place’in bu öncül filmi bana göre serinin en iyisi.
The Invitation (2015)
Çocuklarını kaybettikten yıllar sonra bir arkadaş toplantısında bir araya gelen çiftin yarattığı gerilimin yanına, evde kapana kısıldıklarını gösteren işaretler de ekleniyor ve ortaya alabildiğine tekinsiz bir atmosfer çıkıyor.
The House That Jack Built (2018)
Lars Von Trier’in son filmi, seri katil Jack’in insan öldürmeyi bir tür “sanat” haline getirmesi üzerine... Haliyle grafik şiddeti ve mitik finaliyle kesinlikle görülmeye değer bir filme dönüşüyor.