Beynimizin yönetmeni biz olalım

Çabaladığımız bir işte, ulaşmak istediğimiz bir amaç için beynimize bunun bizim için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmamız gerekebilir.

Alican Elkorek

Beynimiz, merkezi sinir sistemimiz, omuriliğimiz ve gözlerimiz, bizim bu dünyadaki varoluşumuza, deneyimlere, eylemlerimize ve bütün duygularımıza ev sahipliği yapıyor.

Biz insanlık olarak çeşitli bilinçli yöntemler ve odaklanma eylemleriyle sinir sistemimizin yapısını ve beynimizi dönüştürebiliyoruz. Bu bilimsel araçları ve mekanizmaları kişisel hedeflerinize göre nasıl şekillendirebileceğinizi ayrıntılı olarak anlatayım.

HATA YAPMAK VE KALICI ÖĞRENME

Nöroplastisitik değişim yaratmanın kaynaklarından biri de hata yapmak, hataları görmek ve beynimize bir hata olduğu mesajını vererek onu düzeltmesi için fırsat tanımak. Büyük değişimleri, büyük hatalar başlatabiliyor. Piyano çaldığımızı hayal edelim, üstün bir yeteneğe sahip değilsek, öğrendiğimiz melodileri ilk seferinde mükemmel çalamayız, parmaklarımız ve kulağımız alışır, denedikçe ve hatalar yaparak çabaladıkça, bu hataları merkezi sinir sistemi şöyle yorumluyor: “Bunu öğrenip düzeltmemiz lazım.”

Dolayısıyla beynimizi epinefrin, asitokolin ve dopamin havuzunda yüzerken bulduğunuz anda nöroplastik dönüşüm başlıyor. Hatalar yaptığımız için canımız hiç sıkılmasın, hatta onlara olumlu yaklaşalım, zaman tanıyalım, alan açalım. Göreceksiniz ki hataları kabullenmek öğrenmemizi kolaylaştıracak. 

BÜYÜK DEĞİŞİMİN ANAHTARI

Sizce beynimiz mi eylemlerimizi kontrol ediyor, eylemlerimiz mi beynimizi? Yanıt, her ikisi de! Hareket etmek, atlayıp zıplamak, takla atmak, beynimizi farklı açılardan yerçekimine maruz bırakmak, yani “hareket çeşitliliği” sağlamak beyin gelişimi yanında hatalarımızın düzeltilmesi, hızlı ve kalıcı öğrenmek için çok önemli. Hatta büyük değişimlerin anahtarı diyebiliriz. Beynimizdeki dönüşümü sağlamak için fiziksel eylemlerimizi kullanarak nöroplastisitenin kapılarını açabiliyoruz.

BEYNİMİZİ İKNA ETMEK

Sağlam bir nöroplastistik dönüşüm yaratmak ve kalıcı, hızlı öğrenmek için beynimizi o konunun ne kadar önemli olduğu hakkında ikna etmeliyiz. Bunu hem sevgiyi hem de korkuyu kullanarak yapmak mümkün. Beyin ikisi arasındaki farkı pek anlamıyor. Korkudan kastım; istediğimiz hedefe ulaşamazsak olabilecek olumsuz sonuçları kendimize hatırlatmak.

Bu nörolojik düzeyde motivasyon sağlıyor. Sevgiden kastım ise hedefi, başarıyı, görevi, işi, amacı gerçekleştirirsek alacağımız ödül, başarı hissi, kutlanma veya sevdiklerimizden aldığımız kabul gibi iyi niyetli çıkarımlar. Nöroplastisite, sevgi ve korku arasında farkları anlamaz, yalnızca tetiklenir ve işini yapar. Dolayısıyla bu bilimsel düşünce araçlarını kullanarak beynimizi yönlendirmek elimizde. Doğru hedefe konsantre olmak, öğrenmek veya çalışmak istediğimiz konuyla ilgili neden-sonuç ilişkisini zihnen çözmek ve bunu kendimize sürekli olarak hatırlatmak aynı zamanda beynimizin konuya ilişkin doğal güdüsünü sağlıyor!

#SosyalMedyalar