‘Aykırıyı oynamayı seviyorum’
Her zaman ekranda iz bırakan Umut Karadağ, “Düğüm”de de başarılı oyunculuğuyla dikkat çekiyor.
Deniz ÜlkütekinPrime Video’nun Türkiye’deki ilk yerli yapımı olan “Düğüm” yayına girmesiyle hemen dikkatleri çekti. Özellikle konusuyla reality şov, sosyal medya ve kuşak çatışmalarını ve sosyoekonomik sorunları sert bir üslupla ele alan dizinin kilit karakterini başarıyla canlandıran Umut Karadağ ile hem yapımı hem başarılı oyuncunun yaşamından satır başlarını konuştuk.
- "Düğüm"le buluşmanız nasıl oldu?
Teklif menajerime geldi. Prime Video’nun Türkiye’deki ilk dizisi olması ve senaryonun çok incelikli ve zekice kurgulanan parçalardan oluşması teklifi kabul etmeme neden oldu.
- Karakterinize, bu role girmeniz zor oldu mu?
Elbette her rolün zorluğu var. Genel anlamda kötüye ve iyiye derinlemesine baktığınızda ikisinin iç içe olduğunu görürsünüz. Oyunculuk biçiminde her karakterin kendi haklılığına odaklanır, derinliğini çıkarmak isterim. Doğal olarak acı verici ve yıpratıcı… Hayat da öyle değil mi?
- Kariyeriniz boyunca pek çok "villian" karakteri başarıyla canlandırdınız. Peki siz böyle karakterleri oynamayı seviyor musunuz?
Evet, aykırı karakterleri oynamayı seviyorum. Daha renkli ve çarpıcı. Seyircide daha kalıcı etki bırakıyor diye düşünüyorum. Sevdiğim aktörlerden biri Jack Nicholson… Genellikle karmaşık ve uç karakterleri canlandırır. Karakterin derinliğine indikçe iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin iç içe geçiyor… Oyuncunun kendi ile yolculuğu hiç bitmeden devam ediyor. Sürprizlerle…
- "Bağlılık Hasan"da müthiş bir oyunculuğunuz vardı. Filmle ve Semih Kaplanoğlu ile yollarınız nasıl kesişti? Filmin pandemiye denk gelmesiyle hak ettiği ilgiyi görememesi bir burukluk yarattı mı?
Teşekkür ederim. Hasan rolü için bir dizi sahnesinde başka birini izletiyorlar Semih Kaplanoğlu’na, beni görüyor ve “işte Hasan” diyor… Güzel ama zorlu bir süreçti. Cannes Film Festivali’nde “Un Certain Regard”da yer aldık… Her şeye değdi… Pandeminin de etkisi ile yeterince ses getirmedi. Yurtdışında aldığımız yorumlar çok güzeldi. Burada pek karşılığını bulamadı diyebiliriz.
ANNE KARNINDA SAHNEDE
- Anne karnında sahneye çıkmışsınız ve tiyatrocu bir aileden geliyorsunuz. Bunun avantajları olduğu gibi kendinizi ispatlama açısından bazı olumsuz yanları da var mıydı?
Tiyatronun içine doğdum diyebilirim. Tüm çevremiz tiyatro insanıydı… Yazar, yönetmen, oyuncu, araştırmacı… Hepsi kendini kanıtlamış, bu ülkede tiyatro anlamımda söz sahibi insanlar, hocalar. Büyük bir avantaj tabii ki, bununla birlikte bu toplulukta bir oyuncunun kendini kanıtlaması için gerçekten çok çalışması ve başarması gerekiyor. Zaten mesleğin doğası da hiç bitmeden kendini geliştirmeyi gerektiriyor.
SPOR VE NEFES EGZERSİZİ
- Spor ve nefes egzersizleri yapıyorsunuz sanırım. Fit görüntünüzü buna mı borçlusunuz?
Spor, hayatın vazgeçilmezi benim için. Yürüyüş yapmayı seviyorum. Küçük yaştan beri spor yaptığım için nefes egzersizleri yapıyorum. Tai-chi seviyorum, müsait olduğum sürece yapmaya gayret ediyorum. Bir de bedenimi dinliyorum. Bana ne istediğini söylüyor. Mesela fazla yemem. Doyunca bırakırım. Bence insanlığın kurtuluşu doymayı bilmekte…