Akşamdan kalmanın ardındaki bilim
Bu hafta alkolün beynimiz ve bedenimiz üzerindeki bilimsel etkilerini sizin için araştırdım. Haydi başlayalım!
Alican ElkorekBir cuma akşamı. İşten çıkmışsınız, üstüne bir de trafik... Ne zor bir gün! Bir kadeh bir şeyler içmek fena olmaz mıydı? “Bir kadehten ne olur?” diye düşündünüz ama işte o kadehler genelde ikiyi, üçü ve hatta fazlasını bulabilir.
Sonrası mı? Sabah baş ağrısı, mide bulantısı ve “Dün gece tam olarak ne oldu?” diye kendinizi sorgulamalar... Peki, aslında içimizde neler oluyor? Neden o gece eğlenceli geçerken ertesi günün sabahı beynimiz başkalarının kontrolüne geçmiş gibi hissediyoruz?
Beyninize “Dur” diyen moleküller: Alkol, özellikle beyin üzerindeki etkileriyle ünlü ancak bu etkiler ne kadar eğlenceli olursa olsun, molekül düzeyinde pek de parlak işler yapmıyor. Öncelikle beynimizin iletişim hatlarında ciddi bir kesinti yaratıyor. Beyinde ileti taşıyan nörotransmiterlerin “Dur” ve “Devam” komutlarını karıştırmasına neden oluyor. Bu da düşünme hızımızı yavaşlatıyor, koordinasyonumuzu baltalıyor ve karar mekanizmamızı çökertiyor. Kısacası alkol beyne “Şu anda tatildeyiz, her şey serbest!” mesajını veriyor ama ertesi gün tatilin faturası ağır olabiliyor.
Beyin hücrelerinin “darbe” aldığı an: Alkolün beyin hücrelerimize etkisi geçici bir sarhoşlukla sınırlı değil. Uzun vadede alkol tüketimi, özellikle frontal korteks (karar verme ve mantıklı düşünmeden sorumlu alan) ve hipokampus (hafızayı yöneten merkez) üzerinde büyük hasara yol açabiliyor. Ertesi gün hafızada boşluklar yaşıyor olmanız “hipokampus”un “Ben bu veriyi işlemem, zorlamayın!” eşiğine geçmesinden kaynaklanıyor. O anı yaşıyorsunuz ama kaydedemiyorsunuz.
Mutlu saatlerde hep mutlu mu olacağız: “Happy Hours” kavramını seviyoruz. Ancak alkol tüketimi uzun vadede mutluluğumuza oldukça zarar veriyor. Beyindeki ödül sistemi alkolle başta fazla uyarılıyor ve geçici bir mutluluk hissi veriyor ancak sık alkol tüketimi beyinde dengenin bozulmasına, serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının salınımında sorunlara neden oluyor. Zamanla beyniniz daha az dopamin üretmeye başlıyor çünkü alkol bu işi onun yerine yapmış oluyor. Sonuç? Kalıcı depresyon riskinde artış ve yaşama karşı genel bir “eh işte” hissi...
Karaciğer ve bedenin isyanı: Sırf beynimiz değil bedenimizin diğer önemli parçaları da bu partiden nasibini alıyor, özellikle de karaciğer. Bedenin alkolle savaşı bir maraton gibidir. Alkolün parçalanması için karaciğer tüm gücüyle çalışır, ancak bu süreçte ciddi bir yıpranma yaşar. Karaciğerin bu savaşı kazanması her zaman kesin değil. Yağlanma, hepatit, siroz gibi tatsız durumlarla karşı karşıya kalabilir. Bunun yanı sıra mideye verdiği zarar, bağışıklık sistemine olan olumsuz etkiler ve hormon dengesizlikleri bedenimizin isyan bayrağını çekmesine neden olabilir.
Alkollüyken uyku arkadaşın değil: “Bir kadeh içip uyuyacağım, mis gibi deliksiz uyurum” diye düşünüyorsanız tekrar düşünün. Alkol uyku düzenimizi ciddi biçimde bozar. Evet, ilk etkisiyle bir sersemlik ve uyuma isteği gelir, ancak alkol REM uykusunu sabote eder. Yani beden tam anlamıyla dinlenemez, sabah uyandığınızda baş ağrısıyla uyanırsınız ve “Ben hiç uyumamış gibiyim” diyerek yorgun hissetmeniz çok doğaldır.
AZI KARAR ÇOĞU ZARAR!
Sonuç olarak alkol kısa vadede eğlenceli bir kaçış gibi görünse de uzun vadede beynimize ve bedenimize “Keşke içmeseydim” diyebiliceğiniz bir zarar zinciri bırakır. Eğer alkol tüketiyorsanız o sırada beyninizi ve bedeninizi dinleyin, onların da size söyleyecek birkaç sözü olabilir. Belki haftada birkaç kadehten fazlasına gerek duymayabilirsiniz. Peki ya siz bir sonraki kadehi düşünmeden önce beyninizin “Bir dur düşün!” dediğini duyabiliyor musunuz? Bana sosyal medya hesaplarımdan yazabilirsiniz...