Acıların prensi Harry

Kraliyetten ayrıldıktan sonra eşi Meghan Markle’la birlikte adeta ailesine savaş açan prensin yeni hamlesi çok ses getiren otobiyografisi oldu.

Elçin Poyrazlar

Şu sıralar İngiltere monarşisinden kaçmak mümkün değil. Daha doğrusu Prens Harry’nin acılarını anlattığı, piyasaya çıktığı ilk gün 1.4 milyon satan kitabından, uzun kuyruklardan, basındaki haberlerden, yorumlardan, anketlerden…

Prens Harry ve oyuncu eşi Meghan Markle, kraliyet ailesindeki görevlerinden 2020’de istifa ettiklerinden bu yana her ikisini de daha çok görüyor ve dinliyoruz. Kraliyet ailesinin Meghan’ı nasıl kabul etmediği, Prens William’ın eşi Kate ile geçinememesi, Prens’in arada kalması ama sonunda sevdiği kadını seçmesi gibi pembe dizi tonunda başlayan drama şimdi Prens Harry’nin otobiyografisiyle bir çeşit babalar ve oğullar çatışmasına dönüşmüş durumda.

Prens Harry ilk cinsel deneyimini, soğukta cinsel organının nasıl donduğunu, Afganistan’da 25 Taliban militanını nasıl öldürdüğünü, kullandığı uyuşturucuları, annesini ne kadar özlediğini, babasının annesinin ölümünden sonra onu teselli etmediğini, ağabeyi Prens William ile eşi Meghan yüzünden dövüştüklerini, kendini yalnız, istenmeyen ve yedek bir prens olarak hissettiğini uzun uzun anlattığı kitabın ayrıntılarını eminim siz de okumuşsunuzdur.

Spare (Yedek) isimli kitap, İngiltere’de sansasyonlarıyla medyanın gözünün sürekli üstünde olduğu kraliyet ailesinin iç dinamiklerine Harry’nin gözünden ışık tutuyor izlenimi veriyor. Prens Harry kitabın başarısından cesaret almış olmalı ki metnin çok daha uzun olduğunu aslında pek çok şeyi babasının ve ağabeyinin kızacağını düşünerek kitaba almadığını açıklamış.

HÂLÂ ÇOCUK

Prens Harry bir taraftan sevilmediğini hissettiği bir aileyi eleştirmeye girişirken diğer yandan onların hâlâ onayını bekleyen olgunlaşmamış çocuk rolünde. Üstelik monarşinin işleyişi ve arkaik bir kurum oluşunu eleştirmiyor, daha çok medyanın aileye yaklaşımına sinirleniyor. Kraliyet ailesiyle ilgili her şey dünya medyasının odağında. Onlarca yıldır bu imtiyazlı ve opak aileye ilişkin haberler bozuk bir peri masalı gibi okurlara sunuluyor, magazin medyası bundan besleniyor. Prens Harry’nin kendi varoluşunun temelinin medyanın ona yönelttiği spot ışıkları olduğunu bilmemesine imkân var mı?

Üstelik kraliyet ailesinden memnuniyetsizliğini, çocukluğundaki zor durumları anlatırken şunu da unutmamızı umuyor; Prens Harry ile eşi Meghan, Sussex dükü ve düşesi unvanlarını hâlâ koruyor, sadece aileden gelir elde etmiyorlar. Ancak çift bunu telafi etmek için iyi bir iş modeli buldu. Harry ve Meghan isimli belgesel için Netflix ile 100 milyon dolarlık bir anlaşma yaptıkları söyleniyor. Prens Harry’nin otobiyografik kitabı için yaptığı anlaşma 20 milyon dolar ve yeni bir kitap yazma hevesinden söz ediyor, dünyaca izlenen programlara konuk oluyor ve söyleşilerin ücretsiz olduğunu düşünmek saflık olur.

Yani Prens Harry, kraliyet ailesinin onda açtığı yaraları nakide dönüştürme peşinde. Bunun için ise “ailesi tarafından istenmeyen yedek bir genç prensin acılarının” anlatıldığı melodram türünü seçmiş görünüyor. İster zengin, ister yoksul, imtiyazlı ya da değil, her aile öyküsünde acılar mutlaka var. Prens doğsanız da. Yalnız Prens Harry’ninkiler belli bir kitlenin beğenisi ve beklentisi için düzenlenmiş ticari bir girişimden öteye gidemiyor. O yüzden ona acımak ve kitabını koşarak almak içimden gelmiyor.