Şehir Tiyatrolarının yeni oyunu: Veba...

Şehir Tiyatroları Albert Camus'nün yazdığı, Neil Bartlett'in uyarladığı, Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Ergen'in çevirip yönettiği Veba'yı seyirciyle buluşturuyor. Oyun, kadrosunda İrem Arslan, Özgür Dereli, Burak Davutoğlu gibi isimleri barındırıyor.

Yavuz Koç

İ.B.B. Şehir Tiyatrolarının sahnelediği Nobel Ödüllü yazar Albert Camus’nün yazıp Neil Bartlett’in uyarladığı 'Veba' adlı oyunun yönetmen koltuğunda Mehmet Ergen oturuyor. Oyuncu kadrosunda İrem Arslan, Özgür Dereli, Burak Davutoğlu, Ergun Üğlü, Cafer Alpsolay’ın bulunduğu oyunda sahne köstüm tasarım Gamze Kuş’a, ışık tasarım Murat Selçuk’a, efekt tasarım Metin Küçükyılmaz’a ait.

“Camus’nün faşizm alegorisi olarak kaleme aldığı eserde, veba salgını sırasında yaşanan kaotik durum anlatılıyor. Karantina döneminde hastalığa karşı verilen amansız mücadele, belirsizlik ve korkunun egemen olduğu bir dünya canlandırılıyor.”

Birçok oyununu izlediğim ve rejisini oldukça beğendiğim Mehmet Ergen, bu oyunda ne yazık ki aynı başarıyı gösterememiş. Bu denli sağlam metnin rejisi de aynı paralelde etkileyici olmalıydı. Beklentim fazlasıyla yüksek gittiğim oyundan hayal kırıklığı ile ayrıldığımı söyleyebilirim. Oyunun izlenirliğini arttırma aşamasında da reji beklenenden oldukça uzaktı.

İrem Arslan, Özgür Dereli, Burak Davutoğlu, Ergun Üğlü, Cafer Alpsolay’dan oluşan oyuncu kadrosu üzerlerine düşen görevi başarıyla yerine getirdiler.

Oyun reji anlamında revize edilirse ortaya oldukça başarılı bir yapım çıkacağını düşünüyorum.

ZEHİR…

İ.B.B. Şehir Tiyatrolarının bu sezon izleyici karşısına çıkardığı bir başka oyun olan “Zehir” Lot Vekemans tarafından yazıldı. Oyunun yönetmeni aynı zamanda çeviriyi yapan Şaban Ol. Oyuncu kadrosunda Aslıhan Kandemir ve Erarslan Sağlam’ın bulunduğu oyunda sahne kostüm tasarım Nihal Kaplangı’ya, müzik Sinan Arslan’a, ışık tasarım Murat Selçuk’a, efekt tasarım ise Hanefi Topraktepe’ye ait.

“Geçmişte yaşadıkları trajik kaybın ardından ayrılan çift, yıllar sonra bir araya gelir. Bu buluşma, acılı bir geçmiş hesaplaşmasına dönüşür. Karşı tarafın da neler hissettiğine dair eksik bırakılan taşlar yerine oturur. Kadın ve erkek dünyasının bakış açısına odaklanan eser Hollanda prömiyerinin ardından birçok dile çevrilmiştir.”

Anlam veremediğim sahne düzenlerine bir yenisini ekleyen oyunun neden yuvarlak bir sahnede oynandığını anlayamadım. İzleyicinin yarısına yakını oyunun çok büyük bir kısmını sadece oyuncuların sırtını izleyerek geçirdi. Bu tarz sahnelerde oyuncuların 360 derece dönerek oynamaları gerekir. Maalesef reji bu durumu dikkate almamış gibi görünüyor. Yaklaşık 75 dakika ve 2 kişi oynanan bu oyunda izleyicinin oyundan kopmaması ve izlenirliğin üst düzeyde olması için rejinin oldukça hareketli seçimler yapması gerekirdi. Oyun bu yönüyle de merak uyandırıcılıktan uzaktı.

Aslıhan Kandemir duygusal iniş çıkışları ve bunu izleyici hissettirme konusunda başarılıydı. Oyunun nadir iyi parçalarından biriydi. Başarılı performansından dolayı kendisini tebrik ederim.

Erarslan Sağlam kimi sahnelerde aşırıya kaçan tepkilerinden dolayı karikatürize olsa da genel anlamda başarılı bir performans ortaya koydu.

'ŞEHİR TİYATROLARI SÖNÜK BİR DÖNEM GEÇİRECEK'

İ.B.B. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Ergen’e ufak bir eleştiride bulunmalıyım. Göreve geldiğinde daha önceki çalışmalarını bilen tiyatroseverler büyük beklenti içerisine girdiler. Ama geçtiğimiz yıldan başlayarak bu yıl sahnelenen oyunlardan dolayı görülüyor ki Şehir Tiyatroları önceki dönemlerinden sönük bir dönem geçirecek. Antigone gibi Şehir Tiyatrolarının ruhunu ve felsefesini yansıtan etkileyici bir yapımın yanında bu gibi izlenirlikten uzak yapımların olması izleyicinin sahneden memnuniyetsiz ayrılmasına sebep oluyor. Sezon Minimal konseptinin yanlış olduğunu, izleyicinin sahnede Şehir Tiyatrosuna yakışır yapımlar beklediğini oyundan çıkan sanatseverlerin yüzlerinden okumak mümkün. Umarım Sezon Minimal fikri üzerinde daha fazla durulmaz ve Şehir Tiyatroları kendinden beklenen yapımlarla izleyici ile buluşur.