Sanat otellerinde tatil
Bizde sanatın otelle buluşması, çok eski değil. Beş yıldızlı İstanbul otellerinde galeriler olurdu, ama eserler oteldeki hayata karışmazdı. Taa ki Casa dell’arte açılana kadar.
Fatih TürkmenoğluYunus Büyükkuşoğlu ve o zamanki eşi Fatoş Hanım, iş dünyasında büyürken, sanat eserleri toplamaya başlamışlar. Torba’da aldıkları araziye önce büyük bir ev yapmayı planlarlarken, neden burayı herkesle paylaşmayalım diye düşünüp, otel olarak açmışlardı.
Nerdeyse yirmi sene olacak, ben açılışa davet edilen, bu olağanüstü aileyi tanıyan şanslılardandım. Fatoş Hanım, dünyada tanınması gereken en özel, canlı, asil hanımefendilerden biriydi. Odalardaki Nuri İyem, Bedri Rahmi tablolarını tüm misafirler görecek diye öyle içten sevinirdi ki… Sıcacık sever, gözleriyle okşar, şefkatiyle sarmalardı. Hiç yapmamıştı, ama diş hekimiydi. Arabadan çok iyi anlar, güzel olan herşeyi çok severdi. En önemlisi de güzel ruhları bir görüşte tanır, incinmiş herkese tedavisini yapardı. Çok erken ayrıldı buralardan Fatoş Hanım. Şimdi kızları Ahu ve onun eşi Mert’le görüşüyorum. Tabii genlerdeki sanat mirası, büyüyerek ve sınır tanımadan genişleyerek devam ediyor. Gurur ve mutlulukla izliyorum.
M Gallery
Sonra çok sayıda sanat oteli, veya içinde sanat olan otel açıldı. Son dönemde, Accor Grup bünyesindeki M Gallery, favorim oldu.
Yalıkavak’ta, iki koyu birden görüyor otel. Mimarisi, eşsiz doğanın içinde gayet uyumlu. Tüm açık ve kapalı alanlar, sanat eserleriyle dolu. Bubi, Yiğit Yazıcı, Ertuğrul Ateş, Ferruh Başağa, Ahmet Güneştekin eserleri heryerde. Bir tek, gözlerim büyük bir Ahmet Yeşil tablosu aradı. Onun halatlarıyla yaptığı kocaman bir deniz. Manzaranın yanında bir duvara acayip yakışırdı.
Antalya Nirvana Cosmopolitan
Geçen hafta Antalya’daydım. Seminer, konferans, davet organizasyon şirketi Jolly Mice, Antalya Nirvana Cosmopolitan Otel’de iki günlük bir şirket toplantısı düzenliyorlar. Davetliler on ülkeden. Şirket yöneticileri Tolga Özakhun ve Erhan Şenol, sunucu olarak benimle çalışmak istemişler. Şahane bir üç gündü. Organizasyon kusursuz aktı, otel harikaydı.
Nirvana Cosmopolitan, Kilit Grup’un otellerinden. Lara’da, beş yıldızlı, herşey dahil sistemle çalışıyor. Ama şık bir herşey dahil. Plajda kabanalar, lobide hip müzik, geceleri acayip genç ve havalı canlı müzikler var. Ayrıca otelin her köşesinde de sanat. Bildiğimiz ünlü resimlerin devasa reprodiksiyonları duvarlarda, ama asıl heykeller. Nasıl güzel karışmış, nasıl havayı değiştirmiş…
Yine Chicago
Antalya’dan direkt Chicago’ya geldim. Burada da iş var. Öyle havalı bir iş değil; temizlik yapıyorum… Bu arada da yeni yerler keşfettim.
21 C Museum Hotel, içinde galerisi olan olağanüstü bir otel. Galeri 24 saat açık, haftada bir gün de rehberli turlar düzenliyorlar. Nerdeyse orta ölçekli bir modern sanat müzesi kıvamında galeri.
Oteli sanat koleksiyoneri bir çift kurmuş. Önce Kentucky’de açılmış. Nasıl geniş bir koleksiyona sahipler, düşünün; şimdi sekiz ayrı otelleri var. Ve sekiz ayrı galerileri…
Lawrence House
İşte en sık geldiğim yerlerden biri. 1928’de otel olarak inşa edilmiş. Şimdi küçük daireler, kısa veya uzun dönem kiralanabiliyor. Chicago, sessiz filmlerin çekildiği stüdyolarla bir dönem endüstrinin kalbinin attığı yer. Charlie Chaplin, Lawrence House’da kiracı olarak yaşamış.
Duvarlardaki eserler çok önemli değil, burada bina konuşuyor. Dekorasyon, art deco stili mimariyle çok uyumlu. Kendimi burada çok rahat hissediyorum ben. Eve de çok yakın. Kahve içip kitap okuyorum, yazılarımı yazıyorum. Şimdi bu satırları da size Lawrence House’dan, kara kalem resimlerin yanından yazıyorum…
Hayatın kendisi sanat
Sanatsız hayat olmaz. Güzelleştirir, iyileştirir, ilham verir. Ayrıca tansiyonu düşürür, cildi parlatır, bakışları canlandırır, ruhları yumuşatır.
Ama hep derim, en büyük sanat, yaşamın kendisidir. Herkesin sahip olduğu eşsiz bir eseri vardır hem de. Onu nasıl şekillendireğimiz, hangi renklerle boyayacağımız, kolajı nasıl yapacağımız da bize kalmış. En azından bir kısmı. Hem evde, hem seyahatlerde, hem otellerde; hiçbir zaman yanımızdan ayıramadığımız…
E hadi o zaman, alın o tuvali elinize, sevmediğiniz bütün figürleri silin, üşenmeden başlayın yeniden boyamaya. Bu sefer en eşsiz eseri yaratmaya…