Kaş’ta sonbahar

Hava harika, deniz önünüzde masmavi uzanıyor. Sonbaharın tadını çıkarmak için Kaş’a gittim, gezdim, yedim, içtim…

Fatih Türkmenoğlu

Masmavi, sonsuz görünen Akdeniz çok davetkardı. Şansımıza pek rüzgar yoktu, güneş her gün ısıttı. Sonbahar, tam Kaş kıvamındaydı…

Burası Çukurbağ Yarımadası, yani eski dilde Phellos. Bizim otel burada. Karşısı da Antiphellos, bugün bilinen ismiyle Kaş. Antalya’nın en batıdaki ilçesi. Antalya’nın en doğudaki ilçesi Gazipaşa’yla aralarında nerdeyse 370 km mesafe var. Bazen tek şerit yol, altı saatte falan gidiliyor. Uçak olsa binilir, o derece. Ama hala aynı şehrin sınırları içinde; aklım almıyor.
Neyse, Kaş’a cumhuriyetin ilk yıllarına kadar “Andifli” denmiş. Sonra neden Kaş adı verilmiş, soruşturdum, araştırdım, kimse bilemiyor.

BİRKAÇ GÜN KALMAK LAZIM

Daha buralar popüler olmadan, dağlar taşlar apartmanlarla dolmadan evvel gelirdim Kaş’a. Kemkleşmiş bir hayran kitlesi vardır, taa o zamanlardan beri. Oyuncular, yazarlar, çevirmenler, gazeteciler, tabii ki dalgıçlar, ve tabii ki İngilizler. Türkiye’nin ilk sualtı arkeoloji parkının kurulduğu yer burası. Doğa, coşmuş. Sualtı, su üstü; cennet burada, tabir yerindeyse, ete kemiğe bürünmüş. Uçak batığı, Limanağzı, İnceboğaz gibi otuz civarında dalış noktası var. Her birinde açık maviden laciverte doğru onlarca tonda dans eden bir deniz, türlü renkte ve çeşitte balıklar var. Nasıl anlatacağımı bilemediğim taze bir koku var.  Özellikle bu mevsim, tekneler ve tatilciler kısmen çekilmiş, deniz ve sahiller biraz daha temiz ve sakin duruyor.
Hemen her bütçeye uygun konaklama imkanı da mevcut. Dünyanın sayılı küçük otellerinden kamp alanlarına kadar sonsuz seçenek var. Küçük oteller hiç ucuz değil, ama bazıları gerçekten çok güzel. Ben Lycia Otel’de kaldım. Sahipleri de çalışanlar da çok ilgililer, kahvaltılar enfes, otel şahaneydi.

EN ZOR YANI KAŞ’A ULAŞMAK

Antalya’da Dalaman’da aşağı yukarı 200 km mesafede. İki havaalanından da Kaş’a ulaşmak, yaklaşık iki saat sürüyor. Müdavimler Dalaman’ı biraz daha fazla tercih ediyorlar. Ben arabayla, Bodrum’dan aşağı kıvrılarak geldim. Dura dura, değişik yerleri görerek, farklı lezzetler tadarak. Pek güzeldi.
Meis Adası, Yunanlılar’ın söylediği şekliyle Kastellorizo, hemen karşısı. En yakın Yunan toprağı. Yüzme yarışları yapılırdı Ada ve Kaş arasında. Meis çok küçük bir yer olduğu için, orada yaz kış yaşayan 100 civarında Adalı, alışverişlerini sürekli Kaş’tan yaparlardı. Durumlar hele bir normale dönsün, şu Covid ve güya pandemi bulutu dağılsın, yine gidiş gelişler olacak. O zaman Kaş tatillerinde günübirlik Meis’e gitmek de çok hoş bir aktivite oluyor. Meis’te yapacak çok az şey var, ama çok huzurlu ve hiç bozulmamış. Başka bir hafta anlatırım size.

CİVARI DA GEZSENİZ, ZAMAN YETMEZ

Kekova, Kalkan, hadi biraz daha gideyim derseniz Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Göcek… Düşünsenize, her bir durakta yapacak ne çok şey var.
Bir tek Kaş’la sınırlı bir gezi bile olsa, günlerce gezecek yer, yapacak şey var. Merkez, çarşı, Küçük Çakıl üçgeninde günlerce taşayabilirim ben.  Şimdi jeep safari turları neredeyse bitmiş, ama hala dalmak mümkün. Kışın da dalış turları düzenleniyor. Gömbe ve Elmalı mutlaka görülmeli. Patara, Xanthos ve Letoon olağanüstü antik kentler, görmeden dönmek olmaz. Bir de Myra var, bence nefes kesici. Küçük kızım Mira ismini biraz da Myra’dan aldı. Bir kez gezerken Rus bir grupla birlikte dolaşmıştım. Grupta bir soprano varmış, antik tiyatroda aryalar söylemeye başladı. Alkış kıyamet; hemen arkasından başka bir soprano çıktı. Meğer uzaktaki İspanyol grupta da bir soprano varmış. Büyülü bir öğleden sonraydı, içimde o hünden kocaman bir coşku kaldı…

Anılar, anılar… Yürüyün, dolaşın, hala yüzün. Bir de yamaç paraşütü, bence Kaş’ta mükemmel. Yarımada, kıyılar, denizin ebru yapılmış gibi değişen ve uçuşan tablosu nefes kesici.  Fethiye’de de defalarca uçtum, ama Kaş manzaralarını hep çok sevdim. Son üç yıldır falan da hiç uçmadım. Yaşlanmaya mı başlıyorum acaba? Yok canım, daha var. Yani var olduğuna inanmayı seçiyorum.

Hadi bir de son söz ekleyeyim: Bella Vita’ya gidin. Ne alaka diyeceksiniz şimdi, Kaş’ta bir İtalyan lokantası. Ama aklınızda tutun, not alın, gidin. Pizza Livorno da çok çok iyi; ama Bella Vita’da ekiple çok güzel ilişki kurduk. Sahipleri nasıl tatlı, servis elemanları nasıl içten, anlatamam. Dört kişi 650 TL ödedik. İki pizza, iki spagetti, bir şişe şarap ve ortaya tatlı. Üç saat oturduk, keyfimiz çok yerindeydi, kalkmak istemedik.