Muğla’da DSİ önünde su isyanı: Her gün ölüyoruz!

Muğla’da 71 sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, Devlet Su İşleri (DSİ) 21. Bölge Müdürlüğü önünde yanlış politikalar nedeniyle kentte yaşanan susuzluğu protesto etti. Su tahsislerinin yönetmeliğe uygun olarak yeniden düzenlenmesi adına DSİ Şube Müdürlüğü’ne 456 yurttaşın dilekçe verdiği eylemde MUÇEP Gökova Meclisi Gönüllüsü Candan Süsoy, bölgenin ihtiyacı olan suyun iki katını termik santrallere soğutma suyu olarak verildiğini söyleyerek, “Bölge halkı ölüm çukurlarının dibinde her gün hasta oluyor, her gün ölüyor, her gün daha fazla susuzluk çekiyor” dedi.

İZMİR / Cumhuriyet

Muğla’da Devlet Su İşleri’nin (DSİ) yanlış politikaları ve termik santraller nedeniyle yaşanan su sıkıntısı protesto edildi. 71 sivil toplum kuruluşu ve siyasi partilerin katılımıyla DSİ 21. Bölge Müdürlüğü önünde toplanan yurttaşlar kentteki termik santrallerin su kaynaklarını soğutma suyu olarak kullanmasına tepki gösterirken, suya erişiminin kısıtlandığını savundu.

“Su yaşamdır, kömürlü termik santral ölüm” başlıklı ortak basın açıklamasını okuyan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Gökova Meclisi Gönüllüsü Candan Süsoy, Muğla Adalet Kervanı’nı hatırlatarak, “Yargı kararının uygulanarak Muğla’daki üç termik santralin kapatılmasını talep eden Muğla Adalet Kervanı tamamlandı. Tozlanmış dosyalar arasında 30 yıldan beri beklemeye devam eden mahkeme kararının uygulanması, kömürlü termik santrallerin derhal kapatılması ve Muğlalılara ödettiği ağır bedellerin son bulması için Muğlalılar yollara döküldü, çığlık çığlık adalet talep etti. Kimden talep ettik? Anayasasında hukuk devleti yazan ülkemiz yöneticilerinden” dedi.

“SUSUZLUK, MUĞLALILARA ÖDETİLEN AĞIR BEDELLERİN SADECE BİR BOYUTU”

Muğla Adalet Kervanı yoldayken Bodrum’a su sağlayan iki barajın içme suyu iletimin kesildiği haberini aldıkları ifade eden Candan Süsoy, “İklim krizinin ağır sonuçlarını yaşıyoruz ve su fakiri bir ülke olma yolunda ilerlediğimiz gerçeği ile yüzleşiyoruz. Ancak Muğlalılar çok iyi biliyorlar ki yaşamakta oldukları susuzluk doğal değil. Günlük hayatlarımızı sürdürülmez hale getiren susuzluk, yetkililerin on yıllardır adaleti geciktirmesi sonucu Muğlalılara ödetilen ağır bedellerin sadece bir boyutu” ifadeleri kullanıldı.

“BU DEVASA YAŞAMSAL SORUNU DERT ETMEDİLER”

Su krizinin Muğla’da herkesin bildiği bir sır olarak varlığını sürdürdüğü ve bilim insanları tarafından su kıtlığı hakkında uyarıların yapıldığı belirten Süsoy, “Ne bakanlıklar, ne valiler, ne halkın seçtiği yerel yöneticiler ne de milletvekilleri bu devasa yaşamsal sorunu dert etmediler. Zira onların derdi müştereklerimiz olan bu zenginliklere, yani sömürülen toprağa, suya, yaşam alanlarına ‘yerli ve milli servet’ diyerek bir avuç sermaye sahibine çitletmekti” diye konuştu.

“KAMU YARARINI ÖNE ALARAK KULLANMAYA DAVET EDİYORUZ”

Su krizinden DSİ’nin sorumluğu olduğunu vurgulayan Candan Süsoy, “Kendilerinin de gayet iyi bildikleri gerçekleri ortaya koyarken, bu kurumların yetkilerini şirketlerin çıkarlarından yana değil, halktan yana, kamu yararını öne alarak kullanmaya davet ediyoruz. Kapatma kararı uygulanmadığı için çalışmasına izin verilen, çevresine ölüm ve zulümden başka bir şey getirmeyen termik santrallere türbinlerini soğutmak üzere içme suyunu kullandırtmasalar, insanların su ihtiyacı karşılanıp bölgede asla su sıkıntısı çekilmeyebilirdi. Termiklere bedava verilen içme suyu, halkın kullanımında ‘su hayattır’ sözünün tam karşılığını bulabilirdi” dedi.

“BODRUM’UN İHTİYACI OLAN SU MİKTARININ İKİ KATINDAN FAZLASINI SANTRALLER TÜKETMEKTEDİR”

İki barajın kuruması nedeniyle susuzluk yaşayan Bodrum’un ihtiyacı olan suyun iki katını Yatağan ve Yeniköy termik santrallere soğutma suyu olarak verildiğini belirten Süsoy, “Bodrum’un yıllık su ihtiyacı 44,42 milyon metreküp olarak öngörülmüş, bu ihtiyacın yalnızca 28,14 milyon metreküpü mevcut kaynaklardan DSİ tarafından, MUSKİ Genel Müdürlüğü aracılığıyla sağlanabilmektedir. Dolayısıyla Bodrum Yarımadası’nın su ihtiyacında 16 milyon metreküp hacminde bir açık vardır. Halkın su kullanım ihtiyacı karşılanamazken Yatağan Termik Santrali’nin bir yılda kullandığı soğutma suyunun miktarı 19 milyon metreküptür ve bu su tahsisi Lagina kaynağından temin edilmektedir. Yeniköy Termik Santrali’nin kullandığı su miktarı ise 14,5 milyon metreküptür. Santrale tahsis edilen suyun 9,5 milyon metreküpü Geyik Barajı’ndan, geri kalan 5 milyon metreküpü ise Milas Dereköy yeraltı suyu varlıklarından alınmaktadır. Yani iki termik santral, toplam 33,5 milyon metreküp içilebilir kalitede su kullanmaktadır. Yani susuzluğa mahkum edilen Bodrum’un ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlasını bu iki santral tüketmektedir. Hem de ne için? Yargının verdiği kapatma kararına rağmen doğaya, insana ölüm saçan termik santraller faaliyetlerine devam etsinler diye!” sözlerini kullandı.

“DSİ KENDİ YÖNETMELİĞİNİ HİÇE SAYMAKTADIR”

Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmeliğe vurgu yapılan açıklamada, DSİ’nin öncelikli olarak santrallere su aktarmasına tepki gösteren MUÇEP gönüllüsü, “Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmeliğin 7. Maddesi suyun kullanımında öncelik sıralaması yapmakta ve halkın içme ve kullanma suyu ihtiyacını birinci, enerji üretimi ve sınai su ihtiyaçlarını ise dördüncü sıraya koymaktadır. Yani yasa açık bir şekilde yurttaşların su ihtiyacının öncelikle karşılanması gerektiğini söylerken DSİ uymak zorunda olduğu kendi yönetmeliğini hiçe saymaktadır” şekline konuştu.

“BÖLGE HALKI HER GÜN ÖLÜYOR”

Devletin kurumlarının termik santralleri kapatmak yerine çeşitli ekolojik yıkımlara sebep olabilecek su temini projelerini planladıkları anlatarak devam eden Candan Süsoy, “Aklı, vicdanı olan herkesin isyan ettiği bu gerçekler ortada iken devletin kurumları ne kapatma kararını uygulamayı düşünebilmekte ne de halkın öncelikli su hakkını dert etmektedir. Onlar yeni kuyular açmaktan, denizden tatlı su elde etmek gibi çılgın projelerden söz etmektedirler. Şaşı bakıp şaşırtabileceklerini düşünmektedirler. Ama gerçeklerin üzerini örtmeye güçleri yetmez. Zira termik santrallerin ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarının neden olduğu vahşi doğa ve insan sömürüsü gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Bölge halkı ölüm çukurlarının dibinde her gün hasta oluyor, her gün ölüyor, her gün daha fazla susuzluk çekiyor” dedi.

“YARGI KARARINI UYGULAYIN VE TERMİK SANTRALLERİ KAPATIN”

Yargı kararına uyulması ve termik santrallerin kapatılması taleplerini yenileyen Süsoy, “Devletin kurumları kamu yararını unutmuşlar, hukuku unutmuşlar, sanki tek görevleri kamu kaynaklarını termik santrallerin patronlarına aktarmakmış gibi davranıyorlar. Bizler, Bodrumlu, Milaslı, Muğlalı yurttaşlar, sivil toplum örgütleri olarak tüm yetkililere sesleniyoruz: Artık bu akıl tutulmasından, bu hukuksuzluktan vazgeçin! Sizlerin görevi yargı kararlarını uygulamak, yasalara, yönetmeliklere uymak, görevlerinizi yaparken kamu yararını ve adaleti gözetmektir. Derhal yargı kararını uygulayın ve termik santrallerin kapatılmasını sağlayın; onlara kömür sağlamak için verilmiş maden ruhsatlarını, su tahsislerini iptal edin” ifadeleri kullandı.

“KAMU KAYNAKLARINI İŞ İMKANLARI YARATMAK İÇİN HARCAYIN”

Termik santraller kapatılırken, santrallerde ve kömür madenlerinde çalışacak işçiler için de ‘adil geçiş’in sağlanarak iş imkanlarının yaratılması gerektiğine vurgu yapan Canan Süsoy, “Termik santraller kapatılırken o santrallerin patronlarına aktarılan kamu kaynaklarını santrallerde ve kömür ocaklarında çalışan emekçilerin sağlıklı koşullarda çalışabilecekleri iş imkanları yaratmak için harcayın” diyerek sözlerini noktaladı.

Basın açıklaması sonrası su tahsislerinin yönetmeliğe uygun olarak yeniden düzenlenmesi adına DSİ Şube Müdürlüğü’ne 456 yurttaşın imzasıyla dilekçe verildi.