Kullanılabilir suyun yüzde 50’den fazlası ormanlardan geliyor

TEMA Vakfı’na göre, her bir orman tahribatı, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının yarattığı sorunların artması demektir.

Şehriban Kıraç

Aralarında, Greenpeace, Doğa Derneği, Ekoloji Birliği’nin de olduğu 50 kurum Dünya Orman Günü’nde ortak açıklama yaparak “Ormanları koruyacak yeni bir orman kanunu gerekli” dedi.

Türkiye’de 50 kurum ormanların koşulsuz korunması için çağrıda bulundu. Geçen yaz yaşanan orman yangınlarından beri ormanların korunmasına dair kayda değer bir adım atılmaması, doğa koruma kuruluşlarını endişelendiriyor. Orman alanlarının orman dışına çıkarılmasına izin veren maddelerin değiştirilmesi talebiyle 50 kurum tarafından Change.org Türkiye’de başlatılan ve 45 binden fazla imzaya ulaşan kampanyanın imzacıları “Ormanlardan Elini Çek!” diyor.

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Ormanlar kereste üretim alanı değildir. İklimden biyolojik çeşitliliğe, ormancılık kültüründen toprak üretimine pek çok alanda öneme sahip bir ekosistemdir” derken, Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süheyla Doğan, “Anadolu’nun ormanları sistematik bir yıkım ile karşı karşıya” ifadesini kullandı.

SU FAKİRİ OLABİLİRİZ

TEMA Vakfı da kullanılabilir suyun yüzde 50’sinden fazlasının ormanlardan geldiğini vurgulayarak ormanları korumanın iklim değişikliğiyle mücadele için vazgeçilmez olduğunu anlattı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Son 50 yılda sadece yaşamı ormana bağlı türlerdeki kayıp yüzde 47 oldu. Bununla birlikte iklim krizinin etkisiyle yaşanan orman yangınlarındaki artış da bu çok kıymetli doğal varlıklarımızın yok olmasına sebep oluyor. Her bir orman tahribatı, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının yarattığı sorunların artması demektir. Çeşitli amaçlarla tahrip edilen ormanların kaybı, yaşamın kaybıdır. Bugün büyüme odaklı, doğayı ve doğanın yarattığı hizmetleri yok sayan ekonomik anlayış da orman tahribatının ana nedenlerindendir” dedi.       

Su stresi çeken ülkeler arasında yer alan Türkiye’de, son yıllarda salgının da etkisiyle
suyun değerinin bir kez daha anlaşıldığını belirten Ataç, “Nüfus artışı ve iklim değişikliği
nedeniyle, iyi senaryoda bile 2050 yılında yağışların yüzde 15-20 azalması beklenen ülkemiz, su fakiri olma tehdidiyle karşı karşıya. Su döngüsünün önemli bir bileşeni olarak ormanlar, dünya karasal alanının yüzde 30’unu oluşturmasına rağmen akarsu akışlarının yüzde 60’ını oluşturuyor. Dünya nüfusunun yüzde 50’sinin suyu ormanlardan geliyor. Ormanların tahrip edilmesi bölgeyi daha kurak hale getirirken suyla taşınan organik madde ve toprak nedeniyle suyun kalitesini bozuyor” diye konuştu.

ELİMİZDEKİ SON KALE

İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Net sıfır karbon emisyon hedefinin yakalanması için ormanlara muhtaç olduğumuzun farkında değiliz” ifadesini kullandı. 

Tolunay, “2018 ve sonrasında ormanlardan yapılan aşırı odun üretimi nedeniyle ormanlarımızın atmosferden aldığı yıllık CO2 miktarı 100 milyon tondan 84 milyon tona geriledi. 202’teki yangınlar dikkate alındığında bu miktar daha da azalacak. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hem azaltım hem de uyum açısından ormanlar insanlığın elindeki son kaleyken bedava arazi ve ucuz odun hammaddesi kaynağı olarak görülmeye devam ediliyor. Orman alanlarımızı çok fazla artırma olanağımız yok. Var olan doğal ormanları korumalı ve ormanları sürdürülebilir olarak yönetmeliyiz” açıklamasını yaptı.