İstanbul bitti sıra İzmir’de

Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Aliağa, Çeşme, Dikili, Karaburun ve Konak’ta 16 farklı alanda toplam 185 metrekarelik kamu arazisi özelleştirme kapsamına alındı. Çeşme Çevre Platformu Sözcüsü Ahmet Güler “Esas rantın vuku bulduğu İstanbul’da rant alanları kapandığı için şimdi İzmir ve Ege hedef alındı” dedi.

Rıfat Kırcı

Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim şirketi (TEDAŞ) ve Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’ne (TEİAŞ) ait bazı taşınmazlar geçen hafta özelleştirme kapsamına alındı. Ülke genelinde 73 ve İzmir’de 16 kamu mülkü Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle elden çıkarılacak. İzmir’in gözbebeği alanlarda özelleştirilecek kamu mülklerinin toplam büyüklüğü 185 bin metrekarenin üzerinde. Aliağa’da 63 bin, Çeşme’de 123 bin, Karaburun’da 14 bin, Dikili’de 37 bin, 16 Eylül’de 7 bin, Konak’ta 3 bin metrekare olmak üzere toplam 185 metrekarelik kamu arazisi özelleştirme kapsamına alındı. Sahil bandında yapılacak özelleştirmeler endişe verici. 

“HEBA EDİYORLAR”

Çeşme Çevre Platformu Sözcüsü Avukat Ahmet Güler’le iktidar politikalarını eleştirerek “Ülkeyi geri dönülmez bir ekonomik buhrana sokan AKP’nin elinde kalan tek çare, mülkü kamuya ait olan kıymetli arazileri peşkeş çekmektir” değerlendirmesinde bulundu. Son 20 yıl milyonlarca metrekare arazinin satıldığını hatırlatan Güler şöyle konuştu: “Arazileri satıp yaptıkları israf için kaynak olarak kullandılar. Bu kaynaklar temel altyapı yatırımlarına gitmedi tamamen heba edildi. Esas rantın vuku bulduğu İstanbul’da rant alanları kapandığı için şimdi İzmir ve Ege hedef alındı.” 

“YANDAŞLARA KIYAK ÇEKİLECEK”

Yapılan özelleştirmelere ilişkin aktarımda bulunan Güler şu bilgileri paylaştı: “Çeşme’de 123 bin 237 metrekare arazinin rant geliri 300 milyon dolar gibi bir rakam yapıyor. Aliağa, Karaburun, Dikili, Konak da talana dahil. Bodrum, 239 bin metrekare, Marmaris 82 bin metrekare gibi birçok kupon arazi yandaşlara kıyak çekilecek. Daha önceki uygulamalarda yaşanmıştır ki bu kupon arazilerde kanunlara çevresel etki değerlendirme (ÇED) yönetmeliklerine aykırı beton ucube yapılar yükselmiş, ekolojik ve sosyal yapıyı bozmuştur. Aynı süreçler bu satışlarda da devam edecektir.”

“BETON ŞEHİR GÖRÜNTÜSÜ”

İzmir’in kentleşme sürecinde geçmişte çok büyük hatalar yapıldığını dile getiren Güler, şu değerlendirmede bulundu: “Halkın yoğun oturum alanlarına bakıldığında yeşillik alan, park alanı, çocuk oyun alanları çok kısıtlı bir sayıda ve eksiktir. Kentin bütününe baktığımızda neredeyse tamamen çarpık yapılardan oluşan ağaç ve yeşili olmayan bir beton şehir görüntüsü vermektedir. Tek olumlu olan olgu ise deniz ve Balçova- Narlıdere civarındaki henüz katliama uğramamış mandalin bahçeleri yeşil alanlarıdır. Bu alanların ve Çiğli tarafındaki Kuş Cenneti Sasalı bölgesinin tamamen imara kapatılarak İzmir’in nefes alacağı bir iki bölge olmasının sağlanması elzemdir. Urla-Seferihisar-Çeşme yarımadası tam koruma altına alınıp beton işgali engellenmelidir.”