EMARCEB’den Akbelen’e destek: Hesabı mutlaka sorulacaktır

Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği (EMARCEB), Muğla'daki Akbelen Ormanı'nda maden sahası için yapılan ağaç kesimine karşı süren direnişe destek verdi. Birlikten yapılan açıklamada, “Gün gelecek iktidar sahiplerinden, şirket yetkililerinden ve hatası olan ormancılar dâhil, bu katliama seyirci kalan tüm bürokratlardan bu ihanetin hesabı mutlaka sorulacaktır.

İZMİR / Cumhuriyet

Muğla Milas'a bağlı İkizköy'de bulunan Akbelen Ormanı'nda, Limak Holding'in ağaçları katletmesine karşı yöre halkının ve desteğe gelen yurttaşların direnişi sürüyor. Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği (EMARCEB) Akbelen’de direnen yurttaşlara destek vererek bir basın açıklaması yayımladı.

“GIRTLAKLARI KESİLİYOR”

Kalkınma ve gelişmişliğin yol ve bina ile ölçüldüğüne dikkat çekilen açıklanmada, “Küresel ısınma sonucu, iklim krizine giren dünyada ormanlar, en önemli varlık haline gelerek uygarlığın ve gelişmişliğin belirleyicisi haline dönüştü. İşte bunun bilincine varan İkizköylüler, 24 Temmuz'dan bu yana Akbelen ormanlarını korumak için adeta meydan savaşı veriyorlar. Ama bu ne yaman çelişkidir ki, iktidar tarafından, halkımız ile karşı karşıya getirilen ve birincil görevlerinden birisi de ormanları koruma zorunluluğu olan Jandarmanın kuşatması altında ağaçlar tek tek kesiliyor. Aslında sadece ormanları değil, ‘gırtlakları kesiliyor’ adeta köylümüzün. Abartı mı bu söylediğimiz! Kesinlikle değil. Haydi, konuyu biraz açalım o zaman. Yapılan bilimsel araştırmalar, insanlığın en fazla yok ettiği doğal kaynakların başında ormanların geldiğini göstermektedir. Oysa ormanlar, gezegenimizi tüm canlılar için yaşanabilir kılan, yaşamın olmazsa olmazı olan hava, su ve toprağı hem üreten hem de koruyan çok önemli karasal ekosistemlerdir. Ormanlar ister doğal ister kültür yoluyla elde edilmiş olsun, en başta, tüm canlıların yaşamlarında en fazla kullanılan biyokütle (yani odun ve türevleri) üreterek, insanlığın maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamaktadır. Ancak asıl olarak ormanlar İklim değişikliği, hava kirliliği ve erozyonu önlemek, temiz su ve oksijen üretmek, gen kaynaklarını korumak, Toprak-Su-Karbon döngüsünü dengelemek, insanların fiziksel, sosyal ve zihinsel sağlığını iyileştirerek yaşam kalitesini artırmak gibi, biz uyurken, farkına bile varamadığımız çok sayıda yaşamsal fonksiyonları yerine getirmektedir. Ormancılık literatüründe bu görünmez faydalara ‘ormanların fonksiyonel değerleri’ adı verilmiştir” denildi.

“ANAYASA’YA GÖRE SUÇ”

“Eskiden ormanların bu üretimlerinin parasal değerleri ölçülemiyordu” diye devam eden açıklamada, “Bilim şu anda bu değerleri ölçmeye başladı. Söz gelimi cinsine göre bir tek ağacın, bir yılda ürettiği fonksiyonel değer 2.000-6.000 Euro civarındadır. Başka bir yaklaşımla, bir tek ağacın ürettiği fonksiyonel değer, o ağacın odun değerinin, en az 2.000 katıdır. Bu rakamsal veriler saymak ile bitmez, basın açıklamasının sayfasına da sığmaz. Ama işlenen cinayeti daha iyi anlamanız ve ağaçların sadece oksijen üretiminin önemini kavramanız için, Akbelen Ormanından bir örnek verelim. Bu ormandan kesilen olgun yaştaki iki adet kızılçam, bir yılda, 4 kişilik ailenin bir yılda tükettiği oksijeni üretmektedir. Şimdi "Köylülerimizin gırtlakları kesiliyor adeta" benzetmesini sanırız abartılı bulmamak gerekiyor. Ama en çok hem iktidara hem de onun kolladığı LİMAK Grubu'na, neyi, ne için kestiklerini sormak gerekiyor. Yeryüzünde bütün ülkeler son hızla, tüm canlılar için hastalık ve ölüm saçan kömürlü santralleri kapatırken, son 25 yılda atmosfere 400 milyon tondan fazla karbon salan, yörede binlerce insanımızın erken ölümüne neden olan, hakkında 1996 yılında Türk yargısınca ve daha sonra AİHM tarafından kapatma kararı olmasına karşın; santralleri çalıştırmak için Akbelen ormanlarını tıraşlamak 6831 Sayılı Orman Kanunu ayrıca Anayasa'nın 169. maddesinin Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez" hükmü gereği suçtur. Gün gelecek iktidar sahiplerinden, şirket yetkililerinden ve hatası olan ormancılar dâhil, bu katliama seyirci kalan tüm bürokratlardan bu ihanetin hesabı mutlaka sorulacaktır” ifadelerine yer verildi.

“HALKIMIZ YERLERİNDEN YURTLARINDAN EDİLMİŞTİR”

Termik santraller nedeniyle geçmişte köylerin boşaltıldığı belirtilen açıklamada, “Geçmişte termik santralcilerin zoraki dayatmasının bedelini ülkemiz çok kötü ödemiştir. Ormancı aydınların, birçok uyarısına ve karşı çıkmalarına rağmen, Yatağan Termik Santrali inadına çalıştırılmış ve 80'li yılların başından itibaren, termik santralin yarattığı hava kirliliği nedeniyle, Yatağan çevresindeki kızılçam ormanları kurumuş ve ortalık yangın yeri gibi kahverengiye dönmüştür. O zamanki Termik Santral yetkilileri, artık alanda kızılçam yetişmediği için, onun yerine her yere akasya ağacı dikerek, ortalığı yeşile boyayarak halkımızda; Termik Santraller ormanlara zarar vermiyor algısı yaratma komikliğine düşmüşlerdir. Ama ne acıdır ki, bu sürecin devamında, bölgede ruhsat sahası içindeki 8 köy tamamen, 15 köy ise kısmen boşaltılarak, halkımız yerlerinden yurtlarından edilmiştir” denildi.

"İKİZKÖY DİRENİYOR"

Fosil yakıtın çevreye ve sağlığa verdiği zararın diğer enerji türlerine göre daha çok olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Ama şimdi İkizköy direniyor. Onların bu direnişi tüm takdirlerin üstündedir. Çünkü bu direniş kazanılırsa, yalnızca o bölge değil, ülkemizin ormanları ve yurttaşlarımız, çok pahalı olmasının yanı sıra, hastalık ve ölüm saçan bu kirli enerji santrallerinden kurtulacaktır. Bu santrallerin ürettiği enerjinin pahalı olmasının nesnel tabanı vardır. Çünkü Termik Santraller gibi fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin gerçek maliyeti, bu yakıtların sebep olduğu çevre ve sağlık maliyetleri hesaba katılmadan düşük fiyatların arkasına saklanmaya devam ediyor. Görüldüğü gibi halkımız, kendisini yönetenler tarafından, bu konuda da bilgilendirilmiyor. Bu nedenle, hepimizin, özellikle tüm siyasi partilerin, yazmaya çalıştığımız bu tür gerçekleri kamuoyu ile paylaşmaları, köylümüze destek vererek halkın gücünü göstermeleri ve de iktidar ile Limak Şirketi'nin dayanışmasını sonlandırmaları zor bir olay değildir” ifadeleri kullanıldı.

“AKBELEN ORMANI DA FEDA EDİLEMEZ”

Açıklamada “Bu direniş mutlaka kazanılmalıdır” denilirken, şöyle noktalandı: “Çünkü topraklarında milyonlarca canlının yanı sıra, yaban hayatını, yani biyolojik çeşitliliği barındıran ve de tarımın sigortası olan ormanlar, bir ülkenin en büyük zenginliğidir. Orman yoksa su yok, oksijen yok, tarım yok, kısacası yaşam yok. Bu nedenlerle, hızla azalan tüm ormanlarımız gibi Akbelen Ormanı da feda edilemez. Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği olarak bizler, Akbelen Ormanı'nın kesilmesinin derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Ayrıca ağaçları kesilen alanın, rehabilite edilerek, yeniden ormanlaştırılması konusunda üzerimize düşen görevi yerine getireceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.”