CHP’nin İliç raporunda çevre bakanının kapasite artışı için ÇED raporuna onay verdiği vurgulandı
İliç komisyonuna sunulan raporda iki şirket üzerinden ÇED başvurusu yapılarak mevzuatın ihlal edildiği, şirketin 222 milyon vergi borcunun silindiği belirtildi.
Emirhan ÇobanErzincan İliç’te Anagold Madencilik A.Ş’ye ait Çöpler kompleks madeninde 13 Şubat 2024’te yığın liç sahasının kaymasıyla beraber 9 işçi yaşamını yitirdi. CHP, TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu çalışmaları kapsamında hazırladığı raporunu, CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz’ın imzasıyla sundu. Raporda Türkiye’deki maden politikalarındaki sorunlara yer verildi. AKP döneminde Maden Yasası’yla beraber madenlerin özelleştirilmesinin hızlandırıldığı belirtildi. Maden Tetkik Arama (MTA) gibi kamu kurumlarının madencilik sektöründeki pozisyonlarının daraltıldığı da vurgulandı. AKP döneminde madenlerin verdiği zararların üzerinin kalkınma ve istihdam algısıyla örtüldüğü ifade edildi. Raporda, On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023) Madencilik Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu’ndan alıntı da yapıldı. Alıntı kapsamında 2001-2017 yılları arasında üretilen 273 ton altından devlete 55 ton altına eşdeğer vergi ödendiği belirtilerek, “Türkiye’de 350 maden arama ruhsatından sadece bir tanesi uluslararası klasmanda bir altın madenine dönüşebilmiştir. Madencinin 349 sahada yürüttüğü arama çalışmalarının finansı madencinin zarar hanesine yazılmaktadır” ifadelerine yer verildi. Türkiye’deki madencilik uygulamalarının incelemesi bölümünde, “Türkiye’de, vahşi madencilik uygulamaları, yasalar aracılığıyla norm haline getirilmektedir. Türkiye’deki madencilik faaliyetlerinin doğa koruma yükümlülükleriyle uyumlu olması gerektiğini sürekli olarak vurgulayan AB İlerleme Raporları, Türkiye’nin sulak alanlarda, ormanlarda ve doğal sit alanlarında planlama ve imar izinlerine dair düzenlemelerinin hâlâ AB müktesebatına uyumlu olmadığını söylemektedir” ifadeleri yer aldı.
‘MADENCİLİK POLİTİKASI SORUNLUDUR’
Türkiye’deki madencilik politikasının sorunlu olduğuna dikkat çekilen raporda, “Ülkemizin ve ülke insanımızın çıkarlarını koruyan bir madencilik politikamızın bulunmaması nedeniyle Yasal Mevzuat’ımızda temel politik yaklaşımdan uzak, yetersiz ve kamusal kaynaklarımızı korur nitelikte değildir” denildi. Raporda Maden Yasası’nın yürürlüğe girdiği 1985 yılından 2001 yılına kadar 2, 2001 yılından günümüze kadar ise 27 kez değiştiğine dikkat çekildi. Bu kapsamda, “Yapılan düzenlemeler ile rant, talan ve vahşi madenciliğin önü açılmış, meralar, ormanlar, tarım ve zeytinlik alanları, su havzaları, sulak alanlar ve ekolojik koruma alanları madencilik faaliyetine açılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
‘ALTININ YÜZDE 85’İ YURTDIŞINA GİDİYOR’
Anagold Madencilik’in bugüne kadar 91 milyon dolar devlet hakkı ödediğine, 2023 yılında ise 14,6 milyon ödeyeceğine işaret edilen raporda, “Devlet hakkı oranlarının yüzde 12 ile 15 arasında olduğu düşünüldüğünde çıkarılan altının en az yüzde 85’inin yabancı şirketler eliyle yurtdışına gittiğinin açık göstergesidir” denildi. Yenilenemez özellikteki madenlerin uç ürüne dönüştürülmesinin gerekliliği vurgulanan açıklamada, “Ülke kaynaklarının ham olarak veya çok az bir zenginleştirme yapılarak uluslararası pazarlara gönderilmesinin önüne geçilip uç ürünlere dönüştürülerek satışı sağlanmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
‘SORUMLU MURAT KURUM’
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un İliç Altın Madeni’nde yaşanan facianın birinci dereceden sorumlusu olduğu söylenilen raporda, “Bakan Kurum’un Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Genişletme Raporu’nda onay imzası bulunmaktadır. Buna rağmen Sayın Bakan, defalarca talep etmemize karşın komisyona gelmemiş ve herhangi bir görüş belirtmemiştir” denildi. Çevre Yasası’nın 2001 yılına kadar 6 kez, 2001 yılından bugüne kadar ise 13 kez değişikliğe uğradığı belirtilen raporda, ÇED Yönetmeliği’nin, 7 Şubat 1993’te yürürlüğe girerek 16 kez kısmen, 6 kez tamamen değiştirildiği de vurgulandı. Bu kapsamda, “ÇED süreçleri prosedür tamamlama işlemi haline gelmiştir ve amacına hizmet etmemektedir. Yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu ortadadır” ifadelerine yer verildi.
‘DSİ GEÇ KALDI’
Devlet Su İşleri’nin Erzincan İliç’te yer alan Sabırlı Deresi’ne yaptığı tesisleri kayma olayının ardından yaptığı belirtilen raporda, “Düzenli yapılacak denetim ve inceleme çalışmaları ile ve öncesinde olası bir ihmalin sebebiyet vereceği yeraltı suyuna karışma, yüzey suyuna karışma, Fırat Nehri’ne karışma tehlikesine karşı önleme yapıların yapılması gerekirdi” denildi. DSİ’nin aldığı tedbirlerin geçici olduğu, temelden çözmeye yönelik olmadığı da vurgulandı.
‘KAMU KURUMLARI SORUMLULUK ÜSTLENMEDİ’
Raporda, komisyon çalışmaları boyunca özellikle kamu kurumları olmak üzere hiçbir kurumun sorumluluk üstlenmediğine işaret edildi. Bu kapsamda raporda şu ifadeler kullanıldı:
“ÇED sürecinde ve sonrasında olumlu görüş üreten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, farklı denetimlerde tespit ettiği aykırılıklara karşın işletmenin faaliyetlerini durdurmayan ya da durdurma kararlarını kaldıran, tüm aykırılıklara ve tahribatlara karşı verilen para cezalarının yüzlerce katı teşvik, muafiyet, indirim sağlayan, denetim ve denetime konu verilerin elde edildiği kontrol izleme ve benzeri kolluk faaliyetlerini özel şirketlere devreden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Çalışma, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Erzincan Valiliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri sorumludur.”
ŞİRKETE VERİLEN CEZADA ÇELİŞKİ
Anagold Madencilik Şirketi’ne verilen ÇED raporlarına bakıldığında 5 Bakanlığın “hiçbir olumsuz görüş bildirmediği” belirtilen raporda, “21 Haziran 2022 tarihinde yığın liç sahasına ait boru hattının patlaması sonrasında 16 milyon 440 bin lira idari para cezası verilmiş olsa da şirketin 222 milyon lira vergi borcunu silindiği tespitinde” bulunuldu.
YARDIMLARLA GÖZ BOYAMIŞLAR
Raporda, şirketin bölge halkının madenin olası zararlarına yönelik itirazlarını engellemek adına 2016’da “Ekonomik Yer Değiştirme ve Geçim Kaynaklarını Destekleme” adlı protokolle yakacak ve hayvancılık olmak üzere 130 bin lira yardım yapacağını duyurduğu da belirtildi. Şirketin, bölgedeki birçok kuruluşla yaptığı işbirliği anlaşmalarıyla da sosyal onay elde etmeye çalıştığı belirtildi. Projenin tarım ve gıda güvenliği bakımından riskler barındırmasının yanı sıra proje sahasının hemen altında diri fay hattı bulunduğu da aktarıldı. Bu kapsamda deprem riskinin dikkate alınmadığı da ifade edildi.
‘AFET DEĞİL, İŞ CİNAYETİ’
Kazada dikkate alınması gereken etmenlerin üretim baskısı, denetimsizlik, çevresel kirlilik riskleri, şirkete sağlanan ayrıcalıklar, şirketin ortaklık yapısı, bölgedeki deprem riski, Fırat Nehri ve Havzası üzerindeki tehditler olduğu belirtilen raporda, “Olay toprak kayması ya da heyelan olarak nitelendirilmek suretiyle doğal afet algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak yaşanan olay açıkça bir iş ve çevre cinayetidir” denildi.
‘403 MİLYON DOLARI ÖDEMEDİ’
Şirketin Türkiye’den aldığı “yatırım teşvikleri ve makine teçhizat için vergi indirimi” aldığı belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:
“Teçhizat alımı yapıldığı dönemde KDV oranı yüzde 18 olmasına rağmen bu firmadan yüzde 0’a yakın KDV alınmıştır. Ülkemizde efektif vergi yükü yüzde 6,38 civarındadır. Bu açıdan baktığımızda, bu firma ülkemizde yürüttüğü faaliyetleri Kanada’da veya Amerika’da yürütseydi yüzde 11,25 oranında efektif vergi ödeyecekti. Çöpler Madeni’nde yapmış olduğu üretimi Kanada’da yapmış olsa vergi ve devlet payı olarak 403 milyon dolar daha fazla para ödeyecekti. Türkiye’de yaptığı üretim sayesinde 403 milyon doları ödemedi.”
‘BİR SORUMLU DAHA VAR’
Komisyonda yalnızca Anagold Madencilik temsilcilerinin dinlendiği belirtilen raporda, “Söz konusu faciada sorumluluğu bulunan bir başka şirket daha var. Aynı liç sahasına başka bir ruhsat sahasından oksitli cevher getirip yığma
işlemi yapan bir şirket daha bulunmaktadır. Söz konusu firmanın ismi ise Kartaltepe Madenciliktir. Kartaltepe Madenciliğin ortaklık yapısına baktığımız zaman % 80’inin SSR Mining ve % 20’sinin Çalık Holding olduğunu görmekteyiz. Bu şirketlere tek yumurta ikizi şirketler denilmektedir” ifadelerine yer verildi. ÇED sürecinde “hile” yapıldığına ilişkin tespitte bulunulan raporda, entegre tesisinin ünitelerini farklı projeler halinde gösterildiği ve ÇED’e ayrı ayrı başvuruda bulunularak “Entegre Tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralının ihlal edildiğine işaret edildi. Raporda, “Anagold Şirketi’nin 2. kapasite artışı için hazırladığı 2021 tarihli nihai ÇED raporuna göre, hali hazırda 58 milyon ton olan yığın liç tesisi kapasitesinin faz 5 ve faz 6 inşasıyla birlikte 27,3 milyon ton ek kapasite sağlanarak toplam 85,3 milyon tona çıkarılması planlandığı, ancak ek kapasite sağlanabilmesi için inşa edilmesi gereken Faz 5 ve Faz 6 denilen bölümleri inşa edildiği tespit edildi. Raporda, ''Buna göre; firma, 2021 tarihli nihai ÇED raporuna aykırı olarak facianın başladığı Faz 4B’yi inşa ederek üretime açmıştır” denildi.