Aydın'da halk yıllardır jeotermal enerji santrallarına karşı mücadele ediyor

Aydın’ın verimli toprakları, her geçen gün bir yenisi eklenen jeotermal enerji santralları ile işgal ediliyor. Yöre halkı, bu yıkıma karşı yıllardır mücadele ediyor.

Mehmet İnmez

Türkiye’de birçok tarım ürününün üretiminde ilk sıralarda yer alan Aydın’ın verimli toprakları jeotermal enerji santrallarının (JES) işgali altında kalırken her gün bir yenisi daha ekleniyor. İncir, zeytin, pamuk ve birinci sınıf verimli toprakları ile tarımın başkenti olan Aydın’da 32 adet JES bulunuyor. Canlıların yaşam alanlarına zarar veren, doğayı kurutan ve yeraltı sularını zehirleyen JES’ler için yöre halkı yıllardır mücadele ediyor. 

JES firmaları lehine yasaların hiçe sayılarak çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu raporu verildiği için yöre sakinleri ile şirket yetkilileri arasında tartışmalar sürüyor. Efeler, Köşk, Germencik, Buharkent ilçelerinin köylerine verilen 20’ye aşkın ÇED olumlu kararları ise hâlâ devam ediyor. Toprağına ve geleceğine sahip çıkan yurttaş, hukuk mücadeleleri yanı sıra yaptıkları eylemlerle de hakkını aramaya çalışıyor.

TEHDİT ÇOK CİDDİ

TMMOB geçen yıl yayımladığı “Büyük Menderes Havzasında JES Gerçeği Raporu”nda bölgede JES’lerin verdiği zararı ortaya koydu. Raporda, “Yüksek derişimler, hem kullanılan yüzey ve yeraltı suları hem de toprak için tehdit oluşturmaktadır. Uygulanan vahşi deşarj yöntemleri ile jeotermal akışkanların bilimsel gerekliliklere ve ilgili mevzuata aykırı biçimde Büyük Menderes nehrine deşarj edilmesi sonucu zararlı ve yüksek oranda kimyasallarla nehrin kirletilmesi halk sağlığı yanı sıra, başta incir, zeytin, üzüm ve pamuk olmak üzere tarımsal üretimin sağlıklı sürdürülebilirliği açısından çok ciddi tehdit oluşturmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Yöre halkı, yaptıkları eylemlerle toprağına ve geleceğine sahip çıkmaya çalışıyor.

ETKİLERİ İNCELENMELİ

İnsan ve canlı sağlığına etkileriyle ilgili olarak “Hava, toprak ve su kirliliğinin periyodik ölçümü ve denetim faaliyetleri etkin bir şekilde yapılmalı, gerekirse yerel yönetimlere, bağımsız denetim kuruluşları veya üniversitelere izin verilmeli, kısa aralıklarla sonuçlar kamuoyuna açıklanmalıdır. Jeotermal atıkların insan ve tüm canlıların sağlığına etkileri ivedilikle incelenmeli, son yıllarda arttığı gündeme getirilen kanser vakaları araştırılmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir. JES’lerin tarım arazileri ile sulu tarım arazileri üzerine yapılması, yanlış ve hukuka aykırı işlemlerdir” denildi.

10 YIL SONRA TOPRAK KALMAYACAK

JES’lerin verdiği zararları herkesin artık görmesi gerektiğini belirten Aydın Çevre ve Kültür Derneği (AYÇEP) Başkanı Mehmet Vergili de “Artık, maden ocakları ve JES’ler canımıza tak etti. Yaşamı çekilmez hale getirdi. Her gün yumurta kokusu gibi hava solumaktan, ağaçların kurumasından bıktık. Hukuk mücadelemize rağmen yeni kuyular açmaya devam ediyorlar. Artık, toprağımız, canlılarımız ve doğamızı katletmesinler. Aydın toprakları dünyanın en kadim toprakları. Birinci sınıf tarım toprağı. Bu topraklar böyle giderse 10 yıl sonra yok olacak. İleride dünyanın savaşı su ve tarım olacak. Su, toprak ve sulak alanlar gittiği zaman ne olacak. Artık, bu doğa katliamlarına son verilmeli” dedi.