Tavuklar eskiden egzotik hayvanlar olarak görülüyordu

Tesadüfi şekilde keşfedilen gerçek yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıktı.

cumhuriyet.com.tr

İnsanlar tavukları yemeden önce onları egzotik hayvanlar olarak görüyordu. Bu gerçek, Vox sitesinde yazan Kenny Torrella’nın “100 yıl önceki bir nakliye hatası nasıl 30 milyar dolarlık tavuk endüstrisine yol açtı” başlıklı makalesiyle başladı. Fakat Popular Science yazarı Rachel Feltman, bu muhteşem muhabirlik örneğini podcast’ine öylece kopyalamamak adına tavukların daha eskiye uzanan tarihinden bazı rastgele bilgiler bulmaya karar vermiş. Bunun sonucunda akıllara durgunluk veren gerçeklerle karşılaştığını söylüyor Feltman.

İNSANLARIN TAVUKLARI YEDİĞİNE DAİR İLK İŞARETLER M.Ö 400 İLE 200 ZİRVEDE

Populer Science Türkçe'nin aktardığı bilgilerde görünüşe göre evcil tavukların kökeni çok tartışmalı.

Yakın zaman öncesine kadar, insanların 10.000 yıl kadar uzak bir tarihte Asya’da orman tavuğu yetiştirdiği yaygın kabul gören bir teoriydi. Fakat bu kadar eskiye uzanan herhangi bir kesim bulgusu bulunmuyor.

Dolayısıyla bazı bilim insanları, bu kuşların yemek için değil horoz dövüştürmek için yetiştirildiğini öne sürmüştü. İnsanların kestiği ve yediği tavuk kemiklerine ait en eski işaretler, Yahudiye ovalarında bulunan ve M.Ö. 400 ile 200 yılları arasında zirve yapmış Demir Çağı sırasında Mısır ile Kudüs’ün ticaret rotalarının kesiştiği yerde duran antik Mareşa kentinden geliyor.

Ancak uluslararası bir araştırma takımı, 2022 yılında bunun gerçek olmadığını ortaya çıkardı.

Radyokarbon tarihleme yöntemi kullanan araştırmacılar, Avrasya’nın batısı ve Afrika’nın kuzeydoğusunda bulunduğu iddia edilen bu en eski tavuklardan 23 tanesinin yaşını doğrulamaya çalışmış. Pek çok kemiğin zannedilenden daha yeni olduğunu keşfeden bilim insanları, o 10.000 yıllık dövüşen horoz kemiklerinin de aslında sülünlere ait olduğunu göstermişler.

Yapılan yeni analize göre kesin olarak evcil denebilecek bir tavuğa ait en eski kemikler orta Tayland’da bulunurken, kemiklerin M.Ö. 1650 ile 1250 arasında bir tarihten kalma oldukları düşünülüyor.

Söz konusu bölgede darı yetiştirme faaliyetinin artmasıyla da uyuşan bu tarihe dayalı olarak, araştırmacılar evcilleştirmenin birkaç orman tavuğunun ağaçlardan darı yemeye inip, bedava ve bol tahıl sebebiyle insan yerleşimlerine gitmesiyle başlamış olabileceğini düşünüyor. Bir nevi en uysal kurtların, insanların yaktığı odun ateşinin etrafında dolaşmaya başlaması gibi.

Fakat arkeolojik kayıtlardan bildiğimiz kadarıyla insanlar et için tavukları yemeye binlerce yıldır başlamamıştı.

Ayrıca bu yeni çalışmaya göre evcilleştirilen orman tavukları Asya’ya yayılıp, sonrasında eski Yunan, Etrüsk ve Fenikeli deniz tüccarlarının kullandığı yollardan Akdeniz boyunca yayılırken, bu kuşların bölgeye insanlar onları yemeye başlamadan birkaç yüzyıl önce ulaştığını gösteren net bir örüntü var.

Güneydoğu Asya’nın eski bölgelerindeki insan mezarlarına, yetişkin tavuklara ait kısmi veya tam iskeletlerin yerleştirildiği keşfedilmiş. Ayrıca Avrupa’da, M.Ö. 50 civarından M.S. 100’e kadar ilk tavuklardan bazıları tek başına veya insanlar ile beraber gömülmüş. Bu tavuklarda kesilmeye dair hiçbir işaret görülmüyor. Hatta mezardaki bir tavukta, iyileşen bir ayak kırığının bulgularına ulaşılmış ki bu durum, birinin tavuğu itinayla tedavi ettiğini akla getiriyor.

Araştırmacılar bu evcilleşmiş orman tavuklarının, insanların o zamana kadar karşılaştığı en renkli ve arkadaş canlısı kuşlar olmuş olabileceğini iddia ediyor. Bu sebeple insanlar, tavukları bir nevi evcil papağan gibi görmüş olabilir. Tavuklar dünya genelindeki kültürlerde kutsanmamış olsa da, insanların onları yanlarında tutacak kadar egzotik, sevimli ve havalı görmüş olmaları makul bir durum.

Roma İmparatorluğu’nun yükselişi sırasında, yumurtaların son derece popüler bir atıştırmalık haline geldiğini biliyoruz.

Görünüşe göre tavuk etinin yaygın bir insan yiyeceği olarak benimsenmesi, doğal olarak bu endüstriyi takip etmiş olabilir. İngiltere’de 1.700 yıl önce tavuklar sık yenen hayvanlar değildi ve bu durum, Roma işgalinin etkisi altında kalan şehirler ve askeri bölgelerde gerçekleşmişti.