Kara veba, bağışıklık genlerinin evrimini şekillendirmiş
Yüzlerce yıllık DNA’yı analiz eden bilim insanları, kimin yaşayıp kimin öleceğini belirleyen önemli genetik farklılıklar tespit etti.
cumhuriyet.com.trKara beda salgınının kurbanları ile salgın sonrasında hayatta kalanların yüzlerce yıllık DNA’sını analiz eden bilim insanları, kimin yaşayıp kimin öleceğini belirleyen önemli genetik farklılıklar tespit etmiş ve bağışıklık sistemlerimizin farklı yönlerinin, o zamandan beri evrimleşmeye nasıl devam ettiğini belirlemiş.
McMaster Üniversitesi, Chicago Üniversitesi ve Pasteur Enstitüsü ile diğer kurumlarda çalışan bilim insanları, bazı insanları yaklaşık 700 yıl önce Avrupa, Asya ve Afrika’yı kasıp kavuran hıyarcıklı vebaya karşı koruyan genleri belirleyip analiz etmişler. Araştırmacıların çalışması dün Nature bülteninde yayımlandı.
500'DEN FAZLA ANTİK DNA ÖRNEĞİ İNCELENDİ
Populer Science Türkiye'nin içeriğinde yer verdiği bilgilere göre bir zamanlar Kara Ölüm’e karşı koruma sağlayan aynı genler, günümüzde Crohn hastalığı ve romatizmal eklem iltihabı gibi otoimmün hastalıklara karşı yatkınlığın artmasıyla bağlantılı.
Araştırma takımı, Londra’ya 1300’lerin ortalarında ulaşan Kara Veba’nın öncesinde, esnasında ve sonrasındaki 100 yıllık bir döneme odaklanmış. Sonraları dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden bazıları olacak yerlerde insanların yarısına yakınının ölmesine yol açan salgın, kayıtlı tarihte insanların ölümüne sebep olan en büyük tek olay olma özelliğini taşıyor.
500’den fazla antik DNA örneği, Londra’daki salgından önce hayatını kaybeden, salgın sebebiyle ölen veya Kara Veba’dan kurtulmayı başaran bireylerin kalıntılarından çıkarılıp taranmış. Bu kişiler arasında, 1348-1349 yıllarında toplu definler için kullanılan East Smithfield veba kuyularına gömülmüş olanlar da var. Danimarka genelindeki diğer beş bölgeye gömülmüş kalıntılardan ise ilave örnekler toplanmış.
Bilim insanları, Yersinia pestis bakterisinin sebep olduğu vebayla ilişkili genetik adaptasyon işaretlerini bulmaya çalışmış.
Bu kapsamda, hepsi de sistemlerimizi işgalci patojenlerden koruyan proteinlerin üretiminde görev alan ve seçilim baskısı altında olan dört gen belirlemişler. Alel şeklinde bilinen bu gen versiyonlarının ise kişiyi ya vebadan koruduğu ya da ona yatkın hale getirdiği bulunmuş.
ERAP2 şeklinde bilinen belli bir genin iki özdeş kopyasını taşıyan bireyler, ters bir kopya seti taşıyan bireylere göre salgında çok daha fazla hayatta kalmış çünkü bu ‘iyi’ kopyalar, bağışıklık hücrelerinin Y. pestis‘i daha iyi etkisiz hale getirmesini sağlamış.