Klinik aşamayı geçti: Kanserde 'akıllı çip' yöntemi
ODTÜ Teknokent araştırmacılarının yedi yıl üzerinde çalıştıkları, kanda dolaşan kanser hücrelerini basit bir kan tahliliyle yakalayan "akıllı çip" teknolojisinde sona yaklaşıldı. Hasta için acı verici ve maliyetli bir yöntem olan iğne biyopsisinin yerine kullanılması hedeflenen yeni yöntem için Ankara'daki dört hastanede klinik araştırmalar başlatılacak.
AAODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Mikro Biyosistemler Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Külah, Mikro Biyosistemler'in, ODTÜ Teknokent'te 2015'te kurulduğunu belirtti.
Külah, İngiltere'de önemli biyoteknoloji firmalarına ev sahipliği yapan bir teknopark olan Alderley Park'ta geçen yıl kurdukları "Cellsway" isimli şirket aracılığıyla uluslararası klinik araştırma faaliyetlerini sürdürdüklerini anlattı.
Tümör kitlesinden ayrılarak kana geçen kanser hücrelerinin, "dolaşımdaki tümör hücreleri (CTC)" olarak adlandırıldığını ifade eden Prof. Dr. Külah, bu hücrelerin kandan ayrıştırılabilmesi için çok yüksek hassasiyette bir sistem gerektiğini, geliştirdikleri yeni teknolojinin bu alanda pek çok ilki barındırdığını söyledi.
Kanser hastalığının tanı ve takibinde rutin kullanılan, iğne biyopsisinde cerrahi bir işlemle hastanın kanserli dokusundan örnek alınan yöntemin hasta için acı verici ve maliyetli bir yöntem olduğuna işaret eden Külah, Mikro-Elektromekanik Sistemler (MEMS) ve mikro akışkan teknolojilerinin kullanıldığı likit biyopsi tekniğiyle kan örneğinde kanser hücrelerini yakaladıklarını anlattı.
Kan tahlili ile kanserin metastaz ve tekrarlama riskleri ve tedavi sürecine ilişkin bilgilere ulaşabildiklerini belirten Haluk Külah, şu bilgileri verdi:
"Kan tahlilinde kanser hücrelerini yakalamak üzere MEMS teknolojisi ile geliştirdiğimiz silisyum tabanlı çiplerin tasarımı ve patenti tamamen bize ait. Bu çiplere akıllı çipler diyoruz. Akıllı çiplerin içinde kılcal damarlar gibi ufak mikro kanallar var. Bu kanallardan kan hücrelerini tek tek geçiriyoruz ve bu sırada çipin içindeki mekanik yapılar ayrıştırma yaparak kanser hücrelerini bir tarafta, kanser olmayan hücreleri de başka tarafta topluyor. Asıl kanser hücrelerini içeren örnekte de birtakım analizler yaparak kanserin türüne ve hangi tip kemoterapinin işe yarayacağına dair bilgileri topluyoruz."
Prof. Dr. Haluk Külah, geliştirdikleri sistemdeki doğruluk oranlarının yüksek olduğunu ve rakiplerine karşı daha üstün bir performans sergilediğini belirtti.
Külah, yedi yıldır üzerinde çalıştıkları teknolojide geldikleri aşamaya ilişkin, "Cihazımız ve araştırma faaliyetlerimiz tamamlandı. Laboratuvarlarda klinik çalışma yapabilecek aşamaya geldik. Yakın zamanda 300 hasta üzerinde klinik çalışma başlattık. Böylece araştırma amaçlı olarak gerçek hastalar üzerinde kan testi ile kanser tanısı ve tedavisinin takibini yapabileceğiz" dedi.
"HASTALAR MEVCUT SAĞLIK SİGORTALARI İLE BU TESTLERİ YAPTIRABİLECEKLER"
Projenin Bilimsel Direktörü Biyokimya Uzmanı Doç. Dr. Ebru Özgür, 2015'ten beri üzerinde çalıştıkları sistemin, ön klinik çalışmaları da içeren validasyon süreçlerinin tamamlanarak laboratuvarlarda test edilebilir aşamaya geldiğini bildirdi.
Klinik aşamada hasta örnekleri ile çalışmalara başlayacaklarını belirten Özgür, "Sistemimizi yakın zamanda laboratuvarlara ve hastanelere kuracağız" dedi.
Geliştirdikleri "likit biyopsi" adı verilen yöntemlerinde direkt kan örneğinden tümörle ilgili bilgileri alabildiklerini belirten Özgür, "Kanser hücrelerinin analizi ile kemoterapi, radyoterapi ya da hedefli ilaç tedavisi başlanan hastada bu tedavinin işe yarayıp yaramadığını ve hangi tedavinin uygun olabileceğine ilişkin doktora bilgi veriyoruz. Onkologlar verdiğimiz bu sonuçlar ile hastaya yönlendirme yapabiliyorlar" diye konuştu.
Geliştirdikleri sistemin, "araştırma" amaçlı olarak kullanıldığını, Ankara ve İstanbul'daki bazı merkezlere sistemi kurduklarını aktaran Ebru Özgür, şu bilgileri verdi:
"Çalışmamıza, meme kanseri, kolon kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hastaları dahil olacak. Aynı zamanda sağlıklı bireylerden de örnekler alacağız. Bunların sonuçlarını karşılaştırmalı bir şekilde sunacağız. Çalışmamız, bir yıl içinde tamamlanacak ve o zaman sürecin validasyonu tamamlanmış olacak. Geliştirdiğimiz cihaz, in vitro dediğimiz vücut dışı tanı cihazı kategorisine girdiğinden CE ve FDA onayı almak için başvurularımızı yapacağız. Onaylarımızı aldığımızda hastalar mevcut sağlık sigortaları ile bu testleri yaptırabilecekler. Bu yılın sonu itibarıyla ise doktorların onayı olması kaydıyla belli başlı hastanelerde tedavi gören kanser hastaları, klinik çalışmamız kapsamında kan tahlili ile takip kapsamına alınacak."