İnsandaki antik virüs DNA'sı enfeksiyonlardan koruyor
İnsan genomlarında gömülü bulunan ve antik enfeksiyonlardan kalan viral DNA, insan hücrelerinin günümüzdeki virüslere karşı koruyan antivirüs görevi görüyor.
cumhuriyet.com.trÜç gün önce Science bülteninde yayımlanan makalede bu etkinin kanıtları sunuluyor.
Önceki araştırmalarda farelerin, tavukların, kedilerin ve koyunların genomlarında yer alan antik viral DNA parçalarının (içkaynaklı retrovirüsler), vücudun dışından gelen modern virüslerin konak hücrelere girmesini önleyerek bağışıklık sağladığı gösterilmiş. Yeni çalışma laboratuvarda yetiştirilen insan hücreleriyle yütürülse de, içkaynaklı retrovirüslerdeki antiviral etkinin insanlarda da mevcut olabileceğini gösteriyor.
YAN ETKİLER İÇERMEYEN TEDAVİLERİN YOLU AÇILABİLİR
Populer Science Türkiye tarafından yayımlanan araştırmanın detayları önemli çünkü bundan sonra yürütülecek çalışmalarda doğal bir antiviral protein havuzu ortaya çıkarılabilir ve bu sayede otoimmün yan etkiler içermeyen tedavilerin yolu açılabilir. Çalışma, nitelikleri belirlenmeyen fakat epey kapsamlı olabilecek bir genom savunma sisteminin ihtimalini ortaya çıkarıyor.
Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültesinde moleküler biyoloji ve genetik profesörü olan Cedric Feschotte “Sonuçlar, insan genomunda geniş bir virüs yelpazesini engelleme potansiyeli olan bir protein deposu bulunduğunu gösteriyor” diyor. Önceden Feschotte’nin laboratuvarında yüksek lisans öğrencisi olan ve şimdi Yale Üniversitesinde doktora sonrası araştırmacı görevini yürüten John Frank ise çalışmanın birinci yazarı.
İNSAN GENOMUNUN YAKLAŞIK YÜZDE 8'İNİ OLUŞTURUYOR
İçkaynaklı retrovirüsler, insan genomunun yaklaşık yüzde 8’ini oluşturuyor. Bu miktar, protein kodlayan genleri meydana getiren DNA miktarının en az dört katı. Retrovirüsler, RNA’larını konak bir hücreye sunuyor. Bu RNA sonrasında DNA’ya dönüştürülüyor ve konağın genomuyla bütünleşiyor. Ardından ise hücre genetik talimatları takip ederek daha fazla virüs yapıyor.
Virüs, bu şekilde hücrenin transkripsiyonel işleyişini ele geçirerek kendini çoğaltıyor. Retrovirüsler genelde nesilden nesile geçmeyen hücrelere bulaşıyor. Fakat bazıları yumurta veya sperm gibi üreme hücrelerine bulaşıyor ve böylelikle retroviral DNA’nın ebeveynden çocuklara geçmesine; nihayetinde de konak genomunda kalıcı hale gelmesine kapı aralıyor.
Retrovirüslerin bir hücreye girmesi için virüsün zarf proteini, tıpkı bir kilit anahtarı gibi hücre yüzeyindeki bir almaca bağlanıyor. Bu zarıf, SARS-CoV-2 gibi belli virüslerde çivi proteini olarak da biliniyor.