Güneş Sistemi'nde gizlenen bir Dünya daha olabilir

Bilim insanları tarafından Güneş Sistemi'nde gizlenen dünya benzeri bir gezegen olabileceğine dair bazı bilgiler ortaya çıkarıldı.

cumhuriyet.com.tr

Güneş Sistemi, yıllardır gökbilimcilerin keşiflerine ve araştırmalarına konu olan gizemlerle doludur. Son keşiflerden biri, Kuiper Kuşağı'ndaki cisimlerin hareketlerini inceleyen bir gökbilimci ekibinin, içimizde daha önce bilinmeyen bir Dünya benzeri gezegenin izlerini sürebileceğine dair heyecan verici bir teoriyi ortaya koymasıdır.

GÜNEŞ SİSTEMİNDEKİ GİZLİ GEZEGEN

Kuiper Kuşağı, Güneş Sistemi'nin Neptün gezegeninin yörüngesinin ötesinde yer alan bölgesidir ve birçok gökbilimci tarafından Güneş Sistemi'nin sırlarını çözmek için önemli bir kaynak olarak görülmektedir.

İflscience'ın haberine göre bu bölgedeki cisimlerin hareketlerini inceleyen bir gökbilimci ekibi, sıradışı hareketlere sahip olan bazı nesneler keşfetti. Bu hareketler, Güneş Sistemi içinde gizlenmiş bir Dünya benzeri gezegenin varlığını işaret ediyor olabilir.

KEPLER KUŞAĞI GEZEGENİ (KBP) TEORİSİ

Kindai Üniversitesi'nden astrofizikçi Patryk Sofia Lykawka ve Japonya Ulusal Astronomi Gözlemevi'nden Takashi Ito liderliğindeki ekip, Kuiper Kuşağı'ndaki nesnelerin hareketlerini simülasyonlarla inceledi. Bu çalışma sonucunda, Dünya büyüklüğünde bir gezegenin Neptün'ün yörüngesinin çok ötesindeki nesnelerin anormal hareketlerini açıklayabileceği teorisi ortaya çıktı.

BÜYÜK VE GİZEMLİ GEZEGEN: KBP'NİN İZLERİ

Bu teoriye göre, söz konusu gezegen, Dünya'nın kütlesinin yaklaşık 1,5-3 katı büyüklüğünde olacak ve yaklaşık 30 derecelik bir eğimli yörüngeye sahip olacaktır. Araştırmacılar, bu gezegenin varlığına dair kanıtlar ararken, gelecekte hangi bölgelere odaklanılması gerektiğini de önermektedirler.

GÖZLEMSEL KANITLARIN ARAŞTIRILMASI

Araştırma ekibi, Kepler Kuşağı Gezegeni (KBP) senaryosunun, uzak dış güneş sisteminde henüz keşfedilmemiş bir gezegenin izlerini taşıdığını belirtmektedir. Bu senaryo aynı zamanda yeni trans-Neptünyen nesne (TNO) popülasyonlarının varlığını öngörmektedir. Bu, gözlemsel kanıtların daha fazla araştırılmasının önemini vurgular.