Dünyamız ağır hasta

Sorun yalnız gezegenin aşırı ısınıp doğal kaynaklarını yitirmesinden kaynaklanmıyor, yaşayan insanların refahı da olumsuz etkileniyor.

Reyhan Oksay

Yeni bir çalışma yeryüzünün bilimsel olarak tespit edilmiş 8 güvenlik sınırının 7’sini aşarak “tehlikeli bölgeye” adım attığını gösteriyor. Yalnızca ekosistemdeki aksaklıklara odaklanan önceki çalışmalardan farklı olarak bu yeni çalışma merkeze insanı ve özellikle “adalet”i koymuş durumda. Adalet de ülkelere, etnisiteye ve toplumsal cinsiyet farklılığına yönelik haksızlıkları önlemeyi amaçlayan bir bağlamda ele alınıyor. 

Uluslararası bilim insanlarından oluşan Yeryüzü Komisyonu tarafından yürütülen çalışma 31 Mayıs tarihli Nature dergisinde yayımlandı. Raporda iklim, hava kirliliği, aşırı gübre kullanımına bağlı olarak suları kirleten fosfor ve nitrojen yoğunluğu, yeraltı su kaynakları, temiz su, doğal çevre ve insanların yok etmekte olduğu çevre gibi konulara öncelik verildi. Yalnızca hava kirliliğinin küresel bağlamda henüz tehlike sınırında olmadığına dikkat çekildi. Hava kirliliği bölgesel ve yerel ölçekte tehlikeli olabiliyor.

Çalışmada, Doğu Avrupa, Güney Asya, Ortadoğu, Güneydoğu Asya, Afrika’nın bir kısmı ve Brezilya, Meksika, Çin ve ABD’nin Batı kıyılarında yer alan “sıcak noktalara” dikkat çekiliyor. Bu sorunların büyük bir kısmı iklim değişikliğinden kaynaklanıyor. Bilim insanları örnek olarak yeryüzünün üçte ikisinin temiz su güvenliği ile ilgili kriterleri karşılayamadığını belirtiyor. Washington Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı ve çalışmanın yazarlarından Kristie Ebi, “Yeryüzü sistemleri sınırlarının pek çoğunda tehlikeli bölgedeyiz” diyor. 

“TERS YÖNE GİDİYORUZ”

Çalışmanın başyazarı Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’nden Johan Rockstorm, “Bizler ne yazık ki tüm bu alanlarda ters yöne doğru ilerliyoruz” diyor. Çalışmada yer almayan Yale Çevre Okulu Dekanı Indy Burke ise “Bu çalışma, insanları eyleme geçmeye zorlayan kışkırtıcı bir nitelik taşıyor. Metodolojik açıdan çok sağlam bir çalışma. Sınırları aşmak üzere olduğumuz alanları çok doğru bir şekilde tespit ediyor. Öyle ki böyle devam edersek geri dönüşü olmayan bir yola da girebiliriz” diyor. 40 bilim insanından oluşan çalışma ekibi, her bir çevresel kategori için ölçülebilir sınırlar yarattı. Sınırlardan biri gezegenin güvenliği, diğeri ise insanların güvenliği için oluşturuldu. İkincisine adalet sınırı adı verildi.

GÜVENLİK İÇİN TEL ÖRGÜ

Rockstorm, “Bu sınırlar bir anlamda ‘güvenlik çiti’ vazifesi görüyor: Bu tel ögünün dışı ölümcül olmasa bile riskli” diyor. Rockstorm ve başka bilim insanları, Dünya’nın iç içe geçmiş ekosistemleri için geçmişte de bu tür bütüncül ölçümler yapmayı denemişlerdi. Bu son çalışmanın farkı, bilim insanlarının yerel ve bölgesel düzeyleri de göz önünde bulundurmaları ve adalet elementini de denkleme ilave etmeleri. Adalet kısmı, genç ve yaşlı nesiller, farklı ülkeler ve hatta farklı türler için tarafsız ve eşitlikçi bir 5 Paris İklim Antlaşması’nda kabul edilen sanayi öncesi döneme göre sıcaklıkta 1.5 derece santigrat artış baz alındı. Dünya şu ana kadar 1.1 santigrat derece ısındı. Dolayısıyla tel örgü henüz aşılmış değil. Ancak Gupta ve Rockstorm, küresel ısınmanın insanlara zarar verdiğini kabul etmek gerektiğini söylüyor. Gupta, “Raporumuzda 1C’lik artışın bile insanlara zarar verdiğine vurgu yapıyoruz. On milyonlarca insan aşırı sıcaktan olumsuz etkileniyor” şeklinde görüş bildiriyor.

Stanford Çevre Çalışmaları’ndan Chris Field, “Sürdürülebilirlik ve adalet birbirinden ayrılmaz. Ben bu sınırların daha da sağlam çizilmesini öneriyorum. Güvensiz bölgelerin kabul görmesi için yeryüzünde çok geniş bölgeleri kapsaması gerekmiyor. Özellikle bu güvensiz bölgeler yoksul ve zarar gören bölgelerin civarındaysa...” diyor. Ne var ki bazı bilim insanları adalet kavramının sanıldığı kadar önemseneceği konusunda karamsar. Örneğin George Washington Üniversitesi’nden çevre sağlığı uzmanı Dr. Lynn Goldman, “Bu çalışma bence çok cesur. Ancak ben yöneticilerin bu gibi çalışmalardan etkilenerek eyleme geçeceklerini pek sanmıyorum” diyor. 

CHECK-UP YAPILSA!

Yeryüzü Komisyonu Başkan Yardımcısı Joyeeta Gupta, raporun ortaya koyduğu tabloyu şöyle açıklıyor:  “İnsanların yaptırdığı tıbbi check-up’lar gibi Dünyamıza da yıllık check-up yaptırsaydık, doktorumuz yeryüzünün ağır derecede hasta olduğu sonucunu çıkartırdı. Hastalık çeşitli bölgelerde veya sistemlerde kendini hissettiriyor. Ve bu hastalık dünyada yaşayan insanları da etkiliyor.” Ne var ki bu nihai bir teşhis değil. Bilim insanlarına göre gezegenimiz değişim gösterirse iyileşebilir. Bu değişim kömür, petrol ve doğalgaz tüketiminde, kara ve su kullanımında kendini göstermeli.

https://apnews.com/article/earth-environment-climate-change-nature-sick-2dded06915af4645253f5c29abff4794