Boş vakitlerini bilgisayarda geçiren erkeklerde 'ereksiyon sorunu'
Bilim insanları, boş vakitlerini bilgisayar başında geçirmeyi tercih eden erkeklerde, genetik olarak ereksiyon olamama riskinin daha yüksek olabileceğini ortaya koydu.
cumhuriyet.com.trBilim insanları, boş vakitlerinde televizyon izlemek, bilgisayarda zaman geçirmek, araba kullanmak gibi hareketsiz kaldıkları aktiviteler yapan erkeklerin genetik yapılarını inceledi. Ortaya pek çok kişiyi tedirgin edecek sonuçlar çıktı.
Webtekno'da yer alan çalışmaya göre 200 binden fazla erkek katıldı. Verilere göre, bilgisayar başında zaman geçirmeyi tercih etmeye neden olan genetik yapı, ereksiyon sorunu riskini de artırıyor. Bu verilere göre, bilgisayar başında zaman geçirme eğilimi arttıkça risk de artıyor. İki olgu arasında, bilgisayar başında geçen her 1,2 saat tercihine karşılık ereksiyon sorunu riskinde 3,57 kat artış oluyor.
BİLGİSAYAR BAŞINA OTURDUKÇA EREKSİYON SORUNU RİSKİNDE ARTIŞ YAŞANIYOR
Öte yandan benzer bir durum televizyon izlemeyi ya da araba kullanmayı tercih eden kişilerde görülmüyor. Araştırmada ayrıca, bilgisayar kullanımının depresyon, anksiyete veya damar sağlığı ile genetik düzeyde bağıntısının olmadığı ama folikül-uyaran hormonların seviyesini azalttığı belirtildi. Bu hormonlar, hem kadınlarda hem erkeklerde cinsel gelişim ve üremede önemli rol oynuyor.
Araştırmanın sonuçları çarpıcı olsa da bilgisayar kullanımı tercihi riski artıran etmen değil.
Bu kişilerin yapılarındaki bir genetik farklılık, daha çok bilgisayarda zaman geçirmeyi tercih etmelerine neden olduğu gibi daha düşük folikül-uyaran hormon salgılamalarına da neden oluyor. Yani bilgisayar başına oturmayı tercih ettikleri için bu kişilerin genetik "sorunları" bulunmuyor, genetik sorunları bulundukları için bilgisayar başına oturmayı tercih ediyorlar ve ereksiyon problemi yaşıyorlar.
Araştırmacılar, konuyla ilgili olarak yaptıkları açıklamada, "Bu çalışma, bilgisayar kullanımı ile ereksiyon sorunu? riski arasında pozitif nedensel ilişki bulunduğuna dair önemli deliller ortaya koymaktadır. Yine de, tanımlayıcı bir nedensel ilişkinin daha ileri araştırmalarla tespit edilmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
Araştırma, Andrology'de yayımlandı.