'20. yüzyılın ortalarına geri dönebiliriz...' Kessler sendromu gerçek mi oluyor?

Uzaydaki uydu çarpışmaları, zincirleme bir hal alarak internet, GPS ve iletişim sistemlerini devre dışı bırakabilir. Bu, insanlığın teknolojik olarak '20. yüzyılın ortalarına geri dönmesi' anlamına gelmektedir ve bugünkü teknolojiye yeniden ulaşmamız on yıllarımızı alabilir...

Dış Haberler Servisi

Başrollerini Sandra Bullock ve George Clooney'nin paylaştığı, 2013 yapımı Gravity (Yerçekimi) filmini pek çoğumuz izlemişizdir. 

Hatırlamak isteyenler için; Hubble Uzay Teleskobu görevinde işler ters gitmektedir. Bullock ve Clooney, Hubble'ı onarırken Houston'daki Görev Kontrol Merkezi'nden işleri hızlandırmaları gerektiğine dair bir uyarı alırlar. Zira kontrolden çıkan bir casus uydu, peşine kattığı devasa uydu enkazıyla birlikte üzerlerine doğru gelmektedir. Enkaz, önce iletişim uydularını devre dışı bırakır, ardından domino etkisiyle Hubble ve daha sonra da Uluslararası Uzay İstasyonu'nu (ISS) parçalara ayırır.

Kessler sendromu, tam da bu konuyu işlemektedir.

KESSLER SENDROMU NEDİR?

NASA'da görevli bilim insanları Donald Kessler ve Burton Cour-Palais, 1978 yılında ortaya atılan bu felaket senaryosunun öncüleri olarak tanınıyor.

Donald Kessler

Her iki bilim insanı da insanlığın kozmik boşluğa daha fazla uzay aracı göndermeye devam etmesi halinde, uyduların çarpışma olasılığının artacağını ve finalde 'başımıza büyük bir bela geleceğini' düşünüyor. 

Haksız da sayılmazlar.

NASA bu durumu, “Çarpışma olasılığı artıyor” sözleriyle doğruluyor. Bazı uzmanlar, Kessler sendromunun doğruluğunun kanıtlanmasının 'an meselesi' olduğuna inanıyor.

MODERN DÜNYANIN SONU OLABİLİR

Şu anda Dünya'nın yörüngesinde 10 binden fazla uydu bulunuyor. Bunun da ötesinde, 100 trilyondan fazla eski uydu parçası hala gezegenin etrafında dönüyor ve parçaları zaman zaman Dünya atmosferine düşüp yanıyor.

Hatırlayalım; 2009 yılında devre dışı bırakılan bir Rus uydusu, bir ABD uydusuna çarpmıştı. 2021 yılında Rusya, kendi uydularından birini füzeyle vurarak imha etmiş ve bu durum, ISS'deki astronotları acil durum prosedürlerini uygulamaya zorlamıştı.

Eğer uydular ve enkazlar zincirleme bir çarpışma reaksiyonuna girerse, bugün teknolojinin hayatımıza sağladığı pek çok kolaylık devre dışı kalabilir. Bunların başında İnternet, GSM hatları, TV ve GPS sistemleri geliyor.

Daha genel düzeyde ise yukarıda saydığımız araçları kullanan tüm sektörler, yani insanlık medeniyetinin ulaştığı son noktayı temsil eden tüm teknolojiler tehdit altında.

Ayrıca, Kessler'in 'kritik kütle' olarak adlandırdığı aşamaya ulaşırsak, zincirleme reaksiyon riski nedeniyle uzun bir süre uzaya herhangi bir şey gönderemeyeceğimiz bir sürece de girebiliriz. 

En azından 100 trilyondan fazla eski uydu parçasının önemli bir kısmı temizlenene dek.

Ayrıca, Kessler senaryosunun gerçekleşmesi halinde, 20. yüzyılın ortalarına geri dönebiliriz, nasıl mı?

KESSLER SENDROMUNUN YARATACAĞI TAHRİBAT

İnternet, GSM hatları, TV ve GPS sistemlerinin devre dışı kalması, modern insanlığın altyapısının büyük kısmını etkisiz hale getirerek ciddi ve geniş çaplı sonuçlara yol açabilir.

Zira insanlık bu teknolojilerin yokluğunda, 20. yüzyılın ortalarına, yani 1960'lı ve 70’li yıllara benzer bir ortama geri dönebilir. Elektrik gibi temel altyapılar hâlâ var olabilir, ancak dijitalleşmenin getirdiği hız, küresellik ve erişim kaybolur. Bu da, teknolojik altyapı yeniden toparlanana dek yerel ve fiziksel kaynakların ön plana çıktığı, daha yavaş ve sınırlı bir yaşam düzenine geri dönülmesi anlamına gelir.

İşte bu senaryonun olası etkileri:

İLETİŞİM SİSTEMLERİNİN ÇÖKÜŞÜ: RADYOYA DÖNÜŞ

İnternet ve GSM sistemlerinin kaybı insanları anlık haberleşmeden mahrum bırakır. Cep telefonları, e-posta, sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları gibi modern iletişim araçları tamamen devre dışı kalır.

İnsanlar yüz yüze görüşmelere, fiziksel mektuplara ya da çok daha yavaş ve sınırlı olan radyo gibi basit yayın araçlarına geri dönmek zorunda kalır. Küresel işbirlikleri, ticaret ve ekonomi, iletişim yetersizliğinden büyük darbe alır. Şirketler ve hükümetler arasındaki bilgi akışı durur.

FİNANSAL SİSTEMLERİN ÇÖKÜŞÜ: NAKDE VE TAKASA DÖNÜŞ

Bankacılık ve finansal sistemler, dijital altyapıya dayanır. İnternetin ve GPS'in yokluğunda, dijital ödeme sistemleri, kredi kartları ve elektronik transferler kullanılamaz hale gelir. Borsalar çöker, bankalar kapalı kalır, insanlar fiziksel paraya (nakde) ve takas sistemlerine geri dönmek zorunda kalır. Bu durumda küresel ticaret ve lojistik sistemleri devre dışı kalır, mal ve hizmetlerin akışı kesintiye uğrar.

ENERJİ VE ALTYAPI SORUNLARI

GPS ve internet, enerji şebekelerinin ve altyapı sistemlerinin kontrolü ve yönetiminde kritik rol oynar. Elektrik, su ve doğalgaz gibi temel hizmetlerin dağıtımı karmaşık yazılımlar ve otomasyon sistemlerine dayanır. Bu sistemler çöktüğünde enerji dağıtımı kaotik hale gelir, enerji kesintileri sıklaşır ve insanlık büyük ölçüde daha yerel ve manuel enerji kaynaklarına (odun, kömür gibi) bel bağlamak zorunda kalır.

ULAŞIM VE LOJİSTİK KRİZİ

GPS'in yokluğu sadece bireysel navigasyonu değil, aynı zamanda ticari uçuşlar, deniz taşımacılığı, kamyon ve tren taşımacılığı gibi büyük ölçekli lojistik sistemleri etkiler. Tedarik zincirleri çöker; temel gıda, ilaç ve diğer malzemelerin ulaşımı ciddi şekilde aksar. Otomobiller ve toplu taşımalar için de dijital sistemler yaygın olarak kullanıldığı için ulaşımda ciddi aksamalar yaşanır.

MEDYA VE BİLGİ AKIŞI: KARGAŞANIN ÖNCÜSÜ

Televizyon ve internetin çökmesi ile insanlar bilgiye erişim konusunda ciddi sınırlamalar yaşar. Güncel haberler, eğlence ve bilgi kaynakları kaybolur. Kitle iletişim araçlarının kaybolması, bilgi kirliliğine ve yerel bilgilere olan bağımlılığa yol açabilir. İnsanlar dedikodulara ve spekülasyonlara daha fazla itibar edebilir, bu da sosyal kargaşayı artırabilir.

SAĞLIK SİSTEMLERİNİN ÇÖKÜŞÜ

Hastaneler ve sağlık hizmetleri, internet tabanlı sistemlere büyük ölçüde bağlıdır. Hastaların tıbbi kayıtlarına erişim zorlaşır, ilaç tedariki sekteye uğrar, acil durum hizmetleri iletişim eksikliğinden aksar.

Tele-tıp, dijital tıbbi cihazlar ve uzaktan sağlık hizmetleri tamamen kullanılamaz hale gelir.

EĞİTİM VE BİLİM DÜNYASINI BEKLEYEN TEHLİKELER

Online eğitim sistemleri ve dijital kaynakların yok olması, eğitimde büyük bir kesintiye yol açar. Öğrenciler dijital kütüphaneler, uzaktan eğitim platformları ve araştırma veritabanlarına erişemez. Bu durumda, bilimsel araştırmalar ve laboratuvarlar, dijital araçlara ve verilere bağımlı oldukları için yavaşlar veya durur. Özellikle uzay, genetik ve bilgi teknolojileri gibi alanlardaki ilerlemeler tamamen sekteye uğrar.

GÜVENLİK VE SAVUNMA KRİZİ

GPS, internet ve iletişim sistemleri, askeri birimler ve güvenlik toplulukları için hayati önem taşır. Uydu tabanlı yönlendirme, izleme ve haberleşme sistemlerinin kaybolması, ülkeleri savunmasız bırakır. Bu da iç karışıklıkların artmasına, uluslararası güç dengesizliklerine ve potansiyel çatışmalara yol açabilir.

HAYATIMIZDAN ÇIKACAK YAYGIN UYGULAMALAR

Akıllı telefonlar ve uygulamalar tamamen kullanılamaz hale gelir.

Sosyal medya, dijital içerik üretimi ve tüketimi sona erer. E-ticaret ve dijital platformlar (Amazon, Netflix, Spotify vb.) devre dışı kalır. Nesnelerin İnterneti (akıllı ev sistemleri, akıllı şehir altyapıları vb.) ve yapay zeka tabanlı cihazlar çalışmaz. Dijital eğlence (video oyunları, çevrimiçi yayınlar vb.) tamamen ortadan kalkar.

İNSANLIK NE KADAR SÜRE İÇİNDE TOPARLANABİLİR?

Eğer insanlık, internet, GSM hatları, TV ve GPS gibi teknolojik altyapıların kaybolduğu bir senaryoda 20. yüzyılın ortalarına geri dönerse, sahip olduğu mevcut bilgi birikimi ve teknik imkanlarla bugünkü seviyelere geri dönüş, büyük ölçüde altyapının yeniden inşası ve toplumsal organizasyonun sağlanmasına bağlı olacaktır.

Bu sürecin başarılı olabilmesi için, toplumsal düzenin korunması, siyasi istikrarın sağlanması ve toplumun işbirliği içinde hareket etmesi gereklidir. Eğer geniş çaplı bir kaos ya da çatışma durumu olursa, bu toparlanma sürecini ciddi şekilde yavaşlatabilir.

Özellikle bölgesel çatışmalar veya kaynak savaşları gibi durumlar, teknolojik toparlanmayı sekteye uğratabilir.

TAHMİNİ SÜRE 

En İyi Senaryo (10-20 yıl): Eğer siyasi istikrar korunur ve insanlar organize bir şekilde hareket ederse, mevcut teknik bilgi ve endüstriyel kapasite sayesinde internet, GPS ve iletişim ağları gibi sistemlerin yeniden inşası 10-20 yıl sürebilir. Bu süre zarfında birçok temel hizmet yeniden sağlanır ve teknoloji eski seviyesine yaklaşır.

Orta Senaryo (20-50 yıl): Eğer yeniden inşa sürecinde aksaklıklar yaşanır, savaşlar veya çatışmalar olur, enerji ve hammadde kaynaklarına erişimde sıkıntılar yaşanırsa, toparlanma süresi 20-50 yıl arasında olabilir.

En Kötü Senaryo (50+ yıl): Eğer küresel bir kaos veya geniş çaplı bir ekonomik çöküş yaşanırsa ve toplumsal organizasyonlar ciddi şekilde dağılırsa, toparlanma süresi bir asır kadar uzayabilir. Bu durumda, insanlar mevcut bilgi birikimine rağmen, altyapıyı yeniden kurmakta ciddi zorluklar çeker.