Mehmet Şakir Örs

‘Gençlik gelecek, gelecek gençlik’

17 Mayıs 2024 Cuma

19 Mayıs 1919, bundan tam 105 yıl önce, ulusal kurtuluş savaşımızın başladığı gündür. Ülkemiz ve halkımız için pek çok bakımdan anlamlıdır, değerlidir. 19 Mayıs; direnişi, mücadeleyi ve kurtuluşu ifade eder. Bu değerler de her daim gençlerle birlikte anılır. 

105. YILINDA…

İşte bu nedenlerle, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından, bu anlamlı gün gençlere armağan edilmiştir. 19 Mayıs’lar, yıllardır ülkemizde ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kutlanır. İzmir ve Ege’de de güçlü bir 19 Mayıs kutlama geleneği vardır.

Bir asrı aşan geçmişe uzanan bu çok değerli ve anlamlı günü kutlarken, ne gibi siyasal ve sosyal sorunlarla karşı karşıyayız? 19 Mayıs’ın gerçek ruhunu ve anlamını, günümüzde ne ölçüde yaşatabiliyoruz? Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkıp kurtuluş mücadelesinin meşalesini yaktığı günün 105’inci yıl dönümünde; bu sorulara yanıtlar arayıp, siyasal ve toplumsal gidişatı sorgulamalıyız diye düşünüyoruz.

Unutmayalım ki bu sorgulamayı ve hesaplaşmayı yapmadan, toplumca erinçli bir geleceğe ve esenlikli günlere ulaşmak mümkün değildir.

19 MAYIS’IN ANLAMI VE ÖNEMİ

19 Mayıs’ın tarihsel öneminin ve değerinin tam anlamıyla anlaşılıp kavranabilmesi için, öncelikle ulusal kurtuluş döneminin dünya ve ülke koşullarını, her bakımdan iyi irdelememiz gerekiyor.

Dünyadaki savaşlar ve gelişmeler karşısında yenik düşmüş koca bir imparatorluğun çöküşü yaşanırken; onun çöküntüsünden yeni kıvılcımlar yakalamaya çalışan Mustafa Kemal ile çevresinde yer alan bir grup arkadaşı vardır. Ülke tam bir feodalite, tarım ve din toplumudur. Okuma yazma oranı, ekonomik düzey çok düşüktür. Var olan ekonomik ilişkiler de yabancıların ve azınlıkların kontrolü altındadır.

İşte böylesi koşullarda, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a çıkışıyla, ulusal kurtuluşun ateşi yakılmıştır. Yanmış, yıkılmış, çökmüş bir ülkede, yenik düşmüş bir halk, adeta yeniden doğmuştur. Yeni, genç ve çağdaş bir cumhuriyet yaratılmıştır.

DİRENİŞ, MÜCADELE VE KURTULUŞ

Direnişi, isyanı, mücadeleyi ve ulusal kurtuluşu simgeleyen 19 Mayıs’ın gençlere armağan edilmesi, elbette tesadüfü değildir. Bu değerleri her koşulda yaşatacak olan öncelikle gençlerdir.

Toplumumuz içinde gençler, nicelik olarak önemli bir büyüklüğü temsil ederler. Ama aynı zamanda onlar yeniliğin, gelişmenin, çağdaşlığın, Aydınlanmanın öncüleridir. 19 Mayıs’ın gençlerle bütünleşmesi, bir bakıma özündeki devrimciliğin kuşaktan kuşağa aktarılması ve sürekli yaşatılmasıdır.

Unutmayalım ki gençler toplumun geleceğini yansıtırlar. ‘Gençlik gelecek, gelecek gençlik’ özdeyişi elbette boşuna söylenmemiştir. Bu yaklaşımın, toplumsal yaşamda derin izleri vardır. 19 Mayıs 1919’un 105. yılında, altını kalınca biçimde çiziyoruz; 19 Mayıs, umudun, gençliğin, mücadelenin ve aydınlık bir geleceğin simgesidir.

***

DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ’NDE, ÇİFTÇİMİZİN DURUMU

14 Mayıs, birçok ülkede ‘Dünya Çiftçiler Günü’ olarak kutlanıyor. Bu yıl ülkemizde de çiftçiler, bu anlamlı günü oldukça buruk ve endişeli biçimde karşıladılar.

14 MAYIS VE ÇİFTÇİ GÜNÜ

14 Mayıs, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun (İFAB) kurulduğu gündür. Ülkemizde bulunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), bu uluslararası

kuruluşun üyesidir. 14 Mayıs; 1984 yılından itibaren, Türkiye dahil kuruluşa üye olan tüm ülkelerde ‘Dünya Çiftçiler Günü’ olarak kutlanmaktadır.

Çiftçiler bu anlamlı günde yaşadıkları sıkıntıları ve sorunları gündeme getirmeye çalışırlar. Sorunlarının çözümü için taleplerini yükseltirler. Kamuoyunun dikkatini gıda, tarımsal üretim ve çiftçi konularına çekmeye çalışırlar.

AVRUPA ÇİFTÇİSİNDEN EGELİ ÇİFTÇİYE

Dünyada yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlar, tarımsal gıda üretiminin önemini artırıyor. Buna karşın üreticilerin problemleri daha da derinleşiyor. Başta Avrupa Birliği ülkelerinde olmak üzere, birçok ülkede çiftçiler alanlara çıkıyorlar. Üretim araçları olan traktörleri ile yolları kesiyorlar. Artan üretim maliyetlerini protesto ediyorlar.

Ülkemizde de başta mazot, gübre ve zirai ilaç olmak üzere tarımsal girdilerdeki olağanüstü maliyet artışları, üreticinin belini büküyor. Birçok tarımsal üründe üretici maliyetini bile karşılayamaz hale geliyor. Bu bağlamda, üretici üretimden çekilmek ve uzaklaşmak zorunda kalıyor. Gençler kırsalı ve tarımı terk ediyor. Sonuçta olan ülkemize ve halkımıza oluyor. Kendi kendine yetebilen bir ülke olmaktan çıkıp, birçok tarımsal ürünü ithal eder hale geliyoruz. Elbette bu durum da tarımda ve ekonomide dışa bağımlılığı beraberinde getiriyor.

Dünya Çiftçiler Günü’nde, çiftçinin sorunlarına ilgisiz ve duyarsız kalınmamalıdır. Unutulmamalıdır ki çiftçiler, üretenler, bu ülkenin ve toplumun en saygın insanlarıdır.

***

İZMİR’İN İŞGALİ VE HASAN TAHSİN 

15 Mayıs’lar ve 19 Mayıs’lar, İzmir’de ardı ardına farklı duygularla anılır. Bilindiği gibi, 15 Mayıs 1919 İzmir’in işgal edildiği gündür. 19 Mayıs 1919 ise, ülkemizin işgaline karşı Mustafa Kemal’in öncülüğünde Samsun’da ilk direniş meşalesinin yakılmasıdır. Sonrasında bu direniş ateşi tüm Anadolu’ya yayılacak ve büyük bir kurtuluş mücadelesine dönüşecektir. 

Elbette bu iki tarihsel olay arasında ilginç etkileşimler vardır. İşte 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Kordon’una çıkan işgalcilere karşı ilk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsin (Osman Nevres), emperyalizme karşı ilk kıvılcımı çakmıştır. Bu anlamlı tarihsel tepki hiçbir zaman unutulmaz, unutulmamalıdır.

Güzel İzmir’imizin en merkezi noktasında, Konak Meydanı’nda; bu tarihsel anı simgeleyen ‘Gazeteci Hasan Tahsin ve İlk Kurşun’ anıtı vardır. Her yıl 15 Mayıs’ta, İzmirli gazeteciler ve yurtseverler; bu anıtın önünde toplanıp Hasan Tahsin’i anarlar ve saygı duruşunda bulunurlar. Bu yılki 15 Mayıs’ta da yine öyle oldu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) öncülüğünde Hasan Tahsin anıtında bir araya geldik. Mustafa Kemal’e, silah arkadaşlarına, Hasan Tahsin’e ve emperyalizme karşı direnen tüm yurtseverlere saygı sunduk.

Bu buluşmaları ve saygı törenlerini, yalnızca geçmişe bir saygı duruşu olarak görmemek gerekiyor. Günümüzde de gazetecilere ve aydınlara önemli görevler düşüyor. Günümüz koşullarında, yaşanan tüm hak ve hukuk ihlallerine karşı, ilkeli ve kararlı bir duruş / mücadele gerekiyor. Cumhuriyetten, demokrasiden ve Aydınlanmadan yana tüm gazeteciler / aydınlar, inanıyoruz ki bu kararlı duruşu ve mücadeleyi her koşulda göstereceklerdir. İçinde bulunduğumuz günlerde 100. yaşını kutlayan Cumhuriyet gazetemiz; asırlık mücadelesiyle, işte bu kararlı duruşun en somut örneğidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları