Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yalan, dolan, talan düzeni mutlaka çökecek!

01 Mayıs 2022 Pazar

TÜİK’in işsizlik verileriyle İŞKUR’un kayıtlı işsizlik rakamları arasındaki fark 948 bin kişiye ulaştı.

Nasıl oldu bu? 

İŞKUR’a göre Şubat 2021 ile Şubat 2022 arasındaki bir yıllık dönemde kayıtsız işsiz sayısı 325 bin artarken aynı dönemde TÜİK’e göre işsiz sayısı 623 bin azaldı!

Belli ki enflasyon oranları konusunda yaptığı manipülasyonla adını sıkça andığımız TÜİK, bu kez de işsizlik konusunda bir “mucize” yaratmıştı.

DİSK Araştırma Merkezi’nin Nisan 2022’de açıkladığı rapora göre...

Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 21.8...

Genç (15-24 yaş) işsizliğinin yüzde 20.7...

Geniş tanımlı kadın işsizliğinin oranı yüzde 28.8...

Geniş tanımlı işsizlik (atıl işgücü) ise 7 milyon 989 bin kişi!

Ama AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorarsanız, “Hamdolsun çalışmak isteyen herkesin iş bulabildiği bir ülkede yaşıyoruz” diyor. Bunu yaklaşık 8 milyon kişinin işsizlik içinde kıvrandığı bir ülkede söylüyor...

Sadaka kültürü ile susturulan insanlar, adeta açlığın, yoksulluğun bu ülkenin vatandaşı olmanın “fıtratında” olduğuna inandırılmaya çalışılıyor.

Yaşadığımız sıkıntılar şükürsüzlüğe, manevi isyana sürüklerse asıl felaketimiz işte o zaman başlar” diyor Erdoğan...

Ne buluyorsanız ona şükredin demek istiyor ama milyonlarca insan yatağa aç giriyor, çocuklarının karnını doyuramayan anne ve babalar acı çekiyor, insanlar pazarlarda çöpe atılacak durumdaki meyve ve sebzeleri topluyor!

LAİKLİK, SINIF MÜCADELESİ İÇİN ELZEMDİR

Kitlelerin tepkisini bastırmak için yine dini kullanan AKP’li Cumhurbaşkanı, aba altından sopa gösterip, yoksulluğa isyan edilirse bunun felaket olacağını duyuruyor.

İşte tam da bu nedenle laiklik elzem, tam da bu nedenle ülkenin referanslarını dinden almayan ilke ve yasalarla yönetilmesi şart. Çünkü laiklik, sınıf mücadelesinin de vazgeçilmez bir unsuru. 

Laik bir devlette, halkın seçtiği bir kamu görevlisi, yoksulluk çeken ve hakkını arayan vatandaşa “Şükredip oturun, yoksa felaket olur” diyemez. 

Kanıtlanabilir verilerle kötü yönetimin sonuçları ortaya konulduğunda kimse, yoksulluk yüzünden isyan eden vatandaşları dini söylemle tehdit edemez. 

Laik bir devlette, kimse, maden faciaları ya da depremlerde yöneticilerin ihmalinden kaynaklanan can kayıpları olduğunda, “Bu işin fıtratında var” diyemez, bölgeye gidip acılı halkı tartaklayamaz, protesto edenlere tekme savuramaz.

Halkın bilinçlenip hakkını aramasını engellemek isteyenler, yüzyıllardır dini bir araç olarak kullanıyor. Oysa laik bir devlette, halkın oyuyla göreve gelen herkes, yetkisini sadece halktan alır ve halka karşı sorumludur.

EMEKÇİLER SADAKAYA ŞÜKRETMEYECEK

AKP’nin neoliberal politikalarla servet aktarımı yaptığı zengin kesim ve sadece emeğinin karşılığında aldığı ücretle geçinmeye çalışanlar arasındaki devasa gelir dağılımı uçurumu, isyan etmek için yeterli bir nedendir.

İktidar ne derse desin, işsizler, yoksullar, emekçiler, alnının teri ile kazananlar sinmeyecek, sadakalara şükretmeyecek, eşitlik ve özgürlük mücadelesi için birlik olup seslerini yükseltecek.

Emekçiler, kapitalist sömürüye, emperyalizme, yokluğa, sarı sendikacılığa, güvencesiz çalışmaya, sefalet ücretlerine, taşeron cehennemine karşı yine meydanlarda buluşacak.

Yalan, dolan, talan düzeni mutlaka çökecek.

1 Mayıs İşçi ve Emek Bayramımız kutlu olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları