Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Toplumsal muhalefeti siyasette boğanlar

14 Ocak 2022 Cuma

“Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı siz olsaydınız, ülkede faaliyet gösteren tarikatlara yönelik hangisini uygulardınız?”

Bu soruya katılımcıların yüzde 42.6’sı “Tamamen kapatırdım”, yüzde 39.6’sı “Çok sıkı denetim yapardım” yanıtını vermiş.

Bir ay önce Aksoy Araştırma tarafından kamuoyuna açıklanan araştırmada halkın tarikatlara bakışı ortaya çıktı. Ardından kahredici bir olay yaşandı ve Nur Cemaati’ne ait bir hücre evinde zorla kalan Enes Kara, baskıya dayanamayarak intihar etti. 

Toplumda cemaatlere karşı yükselen tepkinin siyasetteki karşılığı ne oldu? Koca bir sıfır! Tarikatları ve cemaatleri açıkça eleştiremeyen muhalefet yine sustu. 

Toplumsal tepkiyi siyasete yansıtmıyorsanız, 20 yaşındaki bir öğrencinin yürek yakan sesini duyurmuyorsanız...

Bunca yıldır tarikat ve cemaatlerde meydana gelen onca korkunç olaydan sonra bu yapıların, Prof. Dr. Emre Kongar Hocamın yazdığı gibi, akıl ve özgürlük düşmanı olduğunu söylemiyorsanız...

Tarikat ve cemaatlerin siyasallaşmamasının mümkün olmadığını çünkü bunların siyasal İslamın partileri olduğunu görmüyorsanız...

Mürit ile şeyh arasındaki ilişkiye dayalı olarak biat kültürünü sürdüren bu yapıların denetlenmesinin olanaklı olmadığını kavrayamıyorsanız...

Karanlığın içinde bırakılan gençlerin çığlığına suskunlukla yanıt veriyor ve buna gerekçe olarak “Etik sebeplerden açıklama yapmayacağım” diyorsanız...

Aslında etik nedenlerden ve partinizin tüzüğünde yazan ilkelerden dolayı özellikle konuşmanız gerektiğini anlamıyorsanız, siyasal İslamın ezdiği bu halka nasıl güven vereceksiniz?

***

Nur Cemaati’nin baskısına tepki olarak intihar eden genç hakkında “Enes’in katili, gençleri tarikat yurtlarına mahkûm eden AKP’dir” diye açıklama yaparken bir yandan da aynı cemaatin yolunu belirleyen Risale-i Nur’un yazarı Said Nursi için müze yapılmasını istiyorsanız...

Said Nursi’yi anmak için etkinlik düzenliyor ve kendi ikiyüzlülüğünüzü görmüyorsanız...

Tarikatlarla siyasi bağlantılarınız varsa...

Olayı sadece yoksul öğrencilere yurt sağlanması bağlamında ele alıp temel sorunu dile getirmiyorsanız...

Prof. Dr. Şahin Filiz’in dün Sefa Uyar’ın haberinde söylediği gibi, “tarikat ve cemaatlerin asıl amacının öğrencileri ailelerinden, üniversitelerden fikren, ruhen uzaklaştırmak, her alanda kendileri için gelecekte kullanabilecekleri elemanlar şeklinde hazırlamak” olduğunu gizliyorsanız...

Sadece yurtların kapatılmasının sorunu çözmeyeceğini çünkü tarikat ve cemaatlerin siyaseti yönlendirmek için devletin iliklerine işlediğini görmezden geliyorsanız...

“Tarikat ve cemaatlerin kapatılması ülke gerçekliğiyle bağdaşmaz. Yeraltına mı indireceksiniz?” diyerek bu yapıların 30 Kasım 1925’te çıkarılan yasa ile kapatılmış olduğunu unutuyorsanız...

Hukuken yok olan tarikatların sadece denetlenmesini savunarak onlara meşruluk kazandırıyorsanız...

Sizin bu hayati konuda AKP’den farkınız nedir?

***

Anlaşılıyor ki siz, yasa ile kapatılmış olan tarikatlara karşı çıkanlar ile Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını isteyen diktatörlük heveslilerini aynı kefeye koyan küçük ortağınızı küstürmek istemiyorsunuz. 

Anlaşılıyor ki siz, toplumsal muhalefetin sesi olmak yerine, hızla sağ siyaset ile bütünleşip pasifize olacaksınız. Ortaklarınız hiçbir ödün vermeden siyasal İslamcı fikirlerini fütursuzca yayarken siz susacaksınız.  

Oysa halkın yüzde 42.6’sının “Tamamen kapatırdım” diyerek net duruş sergilediği, bir başka açıdan da yüzde 82’sinin sorun olarak gördüğü bir konuda susuyorsanız, bilin ki bunun bedeli olur. 

“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” diyen Atatürk’ün bu sözlerini 97 yıl sonra tekrarlayacak cesaretiniz yoksa bunun da bedeli ağır olur.  

Dürüst olalım. Bu sözü tekrarlamak istediğinizi de sanmıyorum ama tekrarlamak isteseydiniz bile, son 20 yıldır, laiklik Kabataş Erkek Lisesi’nde Atatürk portresinin bıçaklandığı gibi darbe üstüne darbe alırken o kadar çok sustunuz ki, kendinizi konuşamayacak hale getiren de sizsiniz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları