Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suçsuz bir idam mahkûmunun gözlerindeki isyan

08 Temmuz 2022 Cuma

Bayram öncesi bazılarının canını sıkma pahasına yine gerçekleri yazacağım; medyada önemsenmeyenleri söyleyeceğim. 

Çünkü ben sömürüden uzak yaşam hakkını sadece insanlar için değil, insan gibi bilinç sahibi, duyguları olan insan dışı hayvanlar için de savunan bir etik veganım.

Yılın bu dönemi, ben ve benim gibi hayvan özgürlüğü mücadelesinin içinde yer alanlar için duygusal tsunaminin tavan yaptığı, travmatik bir dönem. 

Sokaklarda ve televizyonlarda unutmak istediğim görüntüler görüyorum, duymak istemediğim sözler duyuyorum. Üstelik bunları sadece siyasi, toplumsal ve kültürel olarak karşıt görüşlerde olduğum insanlardan değil, birçok alanda ortak mücadele verdiklerimden de duyuyorum. 

İnsanlar için adalet, özgürlük ve eşitlik istiyorlar ama söz konusu insan dışı hayvanlar olunca, yaşamak için direnen bir bedeni üç beş kişi derdest edip ölüme sürüklüyor. 

Kızının telefon numarasını kendi telefonuna “Kınalı Kuzum” diye kaydeden bir baba, gerçek anlamda kınalı bir kuzuyu satın alıp kurban etmek için canlı hayvan pazarına gidiyor. 

Gericiliğe ve tutuculuğa karşı direnen bağımsız bir TV kanalında çalışan muhabir, parası yetmediği için büyük bir hayvan yerine bir oğlağı yani keçinin yavrusunu “kurbanlık” olarak alan müşteriye üzülüyor.

Öldürmek için insan eliyle yapay döllenerek üretilen milyonlarca hayvan, kısacık ömürlerinin son günlerinde esir gibi bağlanmış, oradan oraya çekiştiriliyor. 

Çocuklarının kılına zarar gelse dünyayı yıkacağını söyleyen anne, hiç düşünmeden bir başka annenin yavrularını parçalıyor. 

Hayvan pazarında eller tokalaşıyor, paralar alınıp veriliyor, başka bedenler üzerinde hak iddia edenler anlaşıyor. 

***

Kimse canı alınacak bedenin sahibinin gözlerine bakmıyor.

Ben bakıyorum. Ne mi görüyorum?

Korku görüyorum. 

Endişe görüyorum.

Öfke görüyorum.

Acı görüyorum.

Suçsuz bir idam mahkûmunun gözlerindeki isyanı görüyorum.

Yaşama arzusu görüyorum!

Biz sessizce anlaşıyoruz...

Ne yaman çelişkidir ki, hayvan haklarını savunduğunu iddia eden bazı dernek ve oluşumlar da, utanmadan “acısız kesim” denilen tuzağı savunmayı sürdürüyor. Hayvanlar önce bayıltılıp sonra öldürülürse, daha az acı çektiklerini söyleyerek insanların vicdanını rahatlatıyor; böylece aslında daha çok hayvanın öldürülmeye devam etmesine yol açıyorlar. 

İnsanın ve insan dışı hayvanların bu dünyaya gelmekle elde ettiği en temel hak yaşam hakkıdır. Ortaya çıkıp bunu tüm topluma karşı haykıramayanlar, ancak endüstrilerin sömürüyü sürdürmek için ortaya attığı uydurma refahçı kavramlara sarılır. 

Bu kişilerin birkaç gün sonra “‘Acısız ve insani’ bir şekilde milyonlarca hayvan kesildi!” şeklinde paylaşımlar yapması ve alkış almaları da şaşırtıcı olmaz. “Hayvan hakları” adına başarı diye pazarladıkları acınası durum bu...

***

Bazı okuyucuların aklına takılabilir. Sorun, sadece yılın bu dönemi ile ve bu ülke ile sınırlı değil elbette. Nefes aldığımız her gün ve her saat, farklı kültür ve dini benimseyen toplumlarda, dünyanın her köşesindeki mezbahalarda aynı dehşet yaşanıyor. 

Bu konudaki temel mesele, insan dışı hayvanların metalaştırılmış olması!

İnsan türü, herhangi bir eşya üretir gibi insan dışı hayvanları üretip katletmenin korkunç olduğunu anlayana kadar...

Toplumsal şiddetin yöneldiği en alt kademedeki hayvanların da yaşam hakkı olduğunu kabul edene kadar...

İçindeki zalimi beslemeye son verene kadar, kendisi de adalet ve huzur bulamayacak. Çünkü bu şiddet temelden reddedilmediği sürece, birileri daima kendinden güçsüz olana tehdit oluşturacak.

Sevgiye, iyiliğe ve barışa özlem duyanların, içine adım atmaya bile cesaret edemeyecekleri mezbahadaki zulmü paralarıyla desteklemeleri, insana dair en ürkütücü gerçek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları