Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Şahsım Devleti’nde şahıslar yok, tek bir şahıs var

04 Şubat 2022 Cuma

Adalet Bakanlığı’na yeniden Bekir Bozdağ’ın atanmasını, AKP içindeki hizip kavgasında Süleyman Soylu ve Pelikan grubunun başarı kazandığı şeklinde yorumlayanlar oldu.

Ben bu yoruma katılmıyorum. AKP içinde farklı gruplar olduğu ve bunların çekiştiği sır değil zaten. Ancak bakan değişikliğinin nedeni, bir grubun başarılı olması değil; doğrudan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim stratejisi.

Hizip çatışmaları, yarım yamalak da olsa demokratik işleyişin bir ölçüde mümkün olduğu partilerde, birileri için başarı ile sonuçlanabilir. Parti içindeki herkesin lidere koşulsuz itaat ettiği, biat kültürünün hâkim olduğu bir oluşumda, tek belirleyici vardır ve o da reistir.

Bugüne kadar koşulsuz itaat göstermeyenler oldu ama bizzat Erdoğan’ın zaman zaman yinelediği gibi “Taraf olmayanlar bertaraf edildi”. Bunu artık 20 yıl sonra net olarak görmek gerekir. Erdoğan, zaman içinde, yola birlikte çıktığı AKP kurucularından bir kısmını dahi tasfiye etmiş, 180 derece zıtlık içeren politikalarına karşı çatlak ses çıkarabilecek olanı da hızla gözden çıkarmıştır. 

‘PARTİYİ LİDERLİK SULTASINA DÖNÜŞTÜRMEYEN BİR YAPI…’

Hatırlayanlar vardır; AKP, 2001’de kuruluş başvurusu yaptığında benimsediği temel ilkeler, Bilkent Oteli Konferans Salonu’nda 74 kurucu üye ve partiyi destekleyen bağımsız milletvekillerinin katıldığı bir toplantıda açıklanmıştı. Şöyle yazıyordu programda:

“Adalet ve Kalkınma Partisi, liderliğin bilincinde olan, ancak partiyi liderlik sultasına dönüştürmeyen bir yapı ile siyasi hayata ‘merhaba’ diyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin lideri demokrat ve interaktiftir. Katılımı ve kolektif karar almayı benimser. Açık, inanılır, tutarlı ve ilkelidir.”

Dahası da var. Aynı programda, “AK Parti, demokrasiyi bir siyaset tarzı, yönetim ve denetim biçimi olarak görür” ve “Laikliği her türlü dini inanç karşısında devletin tarafsızlığı olarak görür. Laiklik demokrasinin teminatıdır” cümleleri de yer alıyordu.

O günlerde liberal fırsatçılar da siyasal İslamcıların takıyyesine kanmak istedikleri için AKP’nin peşine takılmıştı. Ancak biz, AKP’nin gerçekte laiklik karşıtı odak olduğunu en başından yazdık, söyledik. Ne “muhafazakâr bir hareket” olduğuna ne de demokrasi ile ilgili olduklarına inandık.

AKP, daima Erdoğan’ın dönemsel olarak çıkarlara göre değişim gösteren politikalarına bağlı olarak ilerledi. Hizip çatışmalarında kazananı belirleyen de daima oydu. Açıktır ki MOBESE olayı da Erdoğan’ın onayı olmadan gerçekleşemezdi. 

SEÇİM KABİNESİ OLUŞURKEN SAFLAR NETLEŞTİ

Dolayısıyla şimdi Bozdağ’ın öne çıkarılmasının nedeni de seçim sürecinde Saray’ın belirlediği kural tanımayan sert siyaset için daha uygun olmasındandır. Abdulhamit Gül reformistti ve Soylu’ya karşı savaşı kaybetti” diyerek onun sanki daha iyi bir bakanlık yapmış gibi gösterilmesi, Kılıçdaroğlu tarafından “sağduyulu” olarak nitelendirilmesi yanlış.

Gül ve Soylu’nun son dönemde birkaç olayda karşı karşıya geldiği kamuoyuna yansıdı. Gül, İmamoğlu’na karşı MOBESE görüntülerinin kullanılmasına “FETÖ yöntemi” diyerek Soylu’yu hedefledi. 

Soylu, annesine küfreden kişinin serbest bırakılmasına sosyal medyada tepki gösterince, Gül “Kimse yargıya parmak sallayamaz” dedi. Metruk evlerin yıkılması konusunda “Yasa sonradan gelir” diyen Soylu’ya hukuk hatırlatmasında bulundu. Ama bunların hiçbirisini hukuk devletine bağlı olduğundan yapmadı.

Çünkü onun döneminde de itibar suikastları yapıldı, çok sayıda hukuksuz tutuklama gerçekleşti. Sedef Kabaş gece yarısı gözaltına alındığında, Gül, kendisini yargı yerine koyarak tweet attı ve yargıya müdahale etti.

Bunun yanı sıra, Bozdağ’ın Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir” demesi, çocuk tecavüzleri tartışılırken “küçüğün rızasıyla yapılmış işler” dediği açıklama, önceki Bakanlık dönemindeki sayısız hukuk dışı uygulama da ortada.

Sadece bundan sonra seçime doğru AKP’nin izleyeceği rotada Bozdağ daha kullanışlı görüldü ve Gül o nedenle kabine dışı kaldı.

Yine “Şahsım Devleti”nin istediği oldu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları