Kapitalizm veganizmi yutabilecek mi?

03 Kasım 2020 Salı

Ünlü bir et ürünleri firması bitkisel köfte üretti; sosyal medyada heyecanla paylaşılıyor. 

Bir vegan aktivist, Türkiye’de mezbahaya girip hayvanlara yaşatılan zulmü belgeledi; çektiği videoyu paylaşan fazla değil...

Son haftalarda yaşanan bu iki olaydan yola çıkarak bir değerlendirme yapmak istiyorum. 

***

Yeni bir bitkisel ürün çıkması iyi midir? İyidir. Çünkü daha çok insanı bitkisel beslenmeye teşvik edebilir.

Bitkisel ürünü üretenler bunu yalnızca kâr amacıyla yapıyor ama aynı anda farklı üretimlerinde hayvan sömürüsüne devam ediyorlarsa ne yapmalı? İşte çelişkinin başladığı nokta bu. Çünkü zulümsüz üretime verilen destek, diğerini de fonlar. 

Bir zamanlar, veganlığın son birkaç yıldır moda olmaya başlamasından çok önce, bu ülkede “uzaylı” gibi görülen birkaç kişiydik. O dönemde özel vegan ürünler yoktu; veganlık da ticari bir faaliyet alanının konusu değildi, tüketim toplumunun yarattığı bir “trend” gibi algılanmıyordu. Mevcut olanaklarla ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyor, bazen evde yaptığımız basit üretimlerle yardımlaşıyorduk.

Hayvanlar için vegan olmuştuk; bizler için tüm mesele, insanın etik devrimi ile politik bilincinin kesiştiği noktada insan olmayan duyarlı canlıların da yaşam hakkını savunmak ve sömürü karşıtlığına dair bilinci toplumda geliştirmek ile ilgiliydi.

O günlerden bugüne çok şey değişti. İçinde yaşadığımız gezegende ne yazık ki kapitalizm ve neoliberalizm hâkim. Sistemin veganizmi ehlileştirme, kendi içine çekme çabası, son yıllarda bariz şekilde yoğunlaştı. Sermayedarlar, tüketim çılgınlığını körükleyerek faydalanılacak yeni bir alan yaratılabileceğinin farkında...

***

Benim aklım da vicdanım da kapitalizmin felsefesine tümüyle karşı. İnsanları bireysel faydacılık temelinde güdüleyen kapitalizmin yıkılmasını, tarihin karanlıklarında yok olup gitmesini en çok isteyenlerden biriyim. 

Ancak bazı insanlar veganlığı bir fedakârlık gibi görüp bazı şeylerden mahrum kalındığını iddia ettiklerinden, sömürü için gerekçe olarak kullanılan bu bahanenin geçersiz kılınmasını da istiyorum. 

Sadece bu nedenle, tamamen bitkisel üretim yapanlar ortaya çıkana kadar, geçiş döneminde bu tür üretimlere karşı sessizliğimi koruyorum. Ama hayvan sömürüsüne devam eden bir şirketin, kuruluşun reklamını da yapmam. 

Çünkü gerçek net: Yeni bir bitkisel ürün piyasaya çıksa da hayvanlar insan tüketimi ve kullanımı için işkence çekmeye devam ediyor; her gün mezbahalarda korkunç acılar içinde can veriyor. Bunun nedeni de hayvansal üretimi sürdüren şirketler ve onların ürünlerini tüketen müşteriler. 

Burada bir noktayı vurgulamak isterim. Hayvancılık sektörünün günümüzde ulaştığı devasa büyüklük kapitalizmin sonucu olsa da hayvan sömürüsünün ve katliamının kapitalizm öncesi toplumlarda başladığını ve sosyalizmde de var olduğunu düşünürsek, insana dair bu sorunun kaynağı çok daha derindir.

Hayvanların yüzyıllardır mal ve kaynak olarak görülmesinin ardındaki virüs türcülüktür. Kaynağı, ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi/transfobi, yabancı düşmanlığı gibi ayrımcılık türleri ile aynıdır. Bir grubun kendisini diğerlerinden daha önemli ve üstün görme anlayışına dayanır. Üstelik türcülükte insan olan hayvanların insan dışı hayvanlara yönelik ayrımcılığı söz konusu olduğundan, onunla mücadele çok daha zor. 

***

Hayvanlara zarar vermemeyi ilke edinen düşünceler, insanlık tarihinde epey eski. “İnsanlar hayvanları katlettiği sürece birbirlerini öldürecek” diyen Pisagor’dan bu yana birçok felsefeci bu konuya akıl yordu. Vegan kavramı ise ilk olarak 1944’te aktivist Donald Watson tarafından ortaya atıldı; 1 Kasım günü de 1994’ten bu yana da Dünya Vegan Günü olarak kutlanıyor. 

Kapitalizmin ve insanın doymak bilmeyen hırsının, 6. büyük yok oluşa yol açtığı bir dönemde, veganizmin yükselişe geçmesi elbette tesadüf değil. Sonuçta insan türü, doğa ve hayvan katliamlarıyla tüm gezegene tehdit haline geldi. 

Biz veganlar olarak tarihin bu döneminde doğru yoldayız. Çünkü etik duruşumuz aynı anda kapitalizme, doğa katliamına ve türcülüğe karşı. 

Bu yolda veganizm mücadelemize hayvanların yaşam hakkı için devam ediyoruz. Veganizmin hayvan özgürlüğü mücadelesinin felsefesi olduğunu anlatıyoruz. 

Bunun gereği olarak da hayvanlara yapılan sistematik işkenceleri belgeliyoruz. 

Ve medyanın yer vermediği gerçekleri yayarak görünür kılıyoruz ki birileri uyansın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları