Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İstikrarsızlığın garantisi NATO

25 Şubat 2022 Cuma

Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın dışında göremeyiz. Bu konuda taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün, 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi.”

Beş cümlelik bu beyanat Kılıçdaroğlu’na ait. Reuters haber ajansına verdiği röportaj aracılığı ile dünyaya gönderdiği mesaj çok sorunlu.  

Çünkü NATO’nun geçmişine ve bugününe baktığımızda gördüğümüz manzara çok nettir: NATO’culuk Amerikancılıktır.

*** 

ABD ve emperyalist devletlerin kendi çıkarları için dünyanın her tarafında demokratik süreçlere askeri operasyonlarla köstek olduğu, NATO’nun kontrgerilla örgütlenmeleriyle askeri diktatörlere destek verdiği ilişkileri anlatmaya kalksam bu köşeye sığmaz. 

Bu kirli operasyonlar, NATO kurulduğundan bu yana devam ederek günümüze kadar geldi. Türkiye, Kore’ye asker gönderip Marshall Yardımı aldıktan sonra NATO’nun ileri karakolu haline geldiğinden, ülkemizde yaşanan askeri darbeleri ve tabii son olarak 15 Temmuz’da yaşananları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. 

Diyelim ki Kılıçdaroğlu, Soğuk Savaş sırasında yaşananlara bir sünger çekip NATO’nun 21. yüzyıldaki konumu üzerine bir değerlendirme yaptı... O zaman 2001’de Afganistan’da, 2003’te Irak’ta, 2011’de Libya’da, 2014’te Ukrayna’da, 2015’te Yemen’de, 2011’den bu yana Suriye’de yaşananlardaki rolünü demokrasi ile nasıl ilişkilendireceğiz?

Köktendinci terörist örgüt El Kaide’yi kendileri yaratıp besleyenlerin, kitle imha silahları yalanına dayanarak Irak’ı işgal edenlerin ve milyonlarca insanın ölümüne yol açanların demokrasi istediğine mi inanacağız?

ABD ve Avrupa’daki NATO yetkililerinin elleri kanlıdır. Sözde insani sebepleri kullanıp demokrasi havariliğine bürünerek toplumları uyuşturmuş; ülkelerin sahip olduğu kaynaklara el koymak ve küresel hâkimiyet sağlamak için sözde “terörle savaş” gerekçesini kullanmışlardır.

Bölgelerdeki istikrarsızlık, mülteci akışı, giderek artan terör saldırıları, medeni hakların yok edilişi ve gözetimin artışı, hep bu politikanın sonuçlarıdır. 

NATO, varlıklarını devam ettirmek için ABD liderliğini kabul eden ve SSCB’ye karşı birleşen Batılı emperyalistlerin kurduğu bir örgüttür ve sermaye egemenliğinin sürdürülmesinin de en önemli aracıdır. Soğuk Savaş sonrasında, 21. yüzyılda bırakın demokrasinin güvencesi olmasını; bu kurum, yapısı itibarıyla dünyadaki istikrarsızlığın ve çatışmaların garantisidir.

***

Unutanlar için Mustafa Kemal Atatürk’ün tam bağımsızlık ilkesini hatırlatmakta yarar var. Nutuk’ta kendi ifadesiyle şöyle der: 

Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasiyle bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz.”

“Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir” diyerek emperyalizme meydan okuyan bir lider tarafından kuruldu bu ülke. Tam bağımsızlık için tarihe geçen onurlu bir mücadele veren bir halka NATO’yu pazarlamaya çalışmak o kadar trajik ki…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları