Rakının önünü açın, bitsin bu bela!

24 Aralık 2020 Perşembe

Geçen haftanın haberleri arasındaydı. Üzerinde durulmadı. Ekimden bu yana ülke genelinde sahte içkiden hastanelere başvuran 92 kişi yaşamını yitirdi. Kayda geçmeyen, hastaneye başvurmayan da var.

Salgından, hastalıktan ölüyoruz, açlıktan, yoksulluktan, keyfi yasaklardan, umutsuzluktan ölüyoruz. Sevgisizlikten, tehditlerden, öfkeden, şiddetten, işsizlikten, adaletsizlikten ölüyoruz zaten. Bir de bu!

Sorumlu ÖTV

Kısadan söyleyeyim: Sorumlusu, iktidarın aldığı ekonomik politik kararlardır! “Özel Tüketim Vergisi”dir. (ÖTV)

İnsanlar fakirleşir, içki fiyatları yükselirken, içkisini içmek isteyen insan çaresizlikten kendi içkisini üretmeye çalışacaktır. Burada sahte içki üretip ticaretini yapanlardan söz etmiyorum elbet ve malum içki sağlığa zararlıdır.

Yakından biliyorum: İşi gücü olan birçok arkadaşım, kendi evinde kendi içkisini üretiyor artık. Çünkü ÖTV adı altında konan vergilerle Türkiye alkolden alınan vergide dünyada altıncı sırada. İzlanda, Norveç, Avustralya, İsveç ve Finlandiya’dan sonra içkide vergi rekortmeni! (Gel de şimdi OHA! deme.)

Ben rakıcıyım, ondan rakı üzerinden gidiyorum: Son on yılda ÖTV rakıda 51 TL’den 279 TL’ye çıktı. Böylece rakının fiyatı yüzde 443 artırıldı. Şarapçı bir arkadaşıma sordum: ÖTV’den dolayı şaraptaki artış yüzde 411.

‘Bir Cumhuriyet Kadının Gözünden’

Rakı, bizim milli kültürümüzün bir parçasıdır. Bundan kuşkusu olanlar, her evde bulunması gerektiğine inandığım, 500 yıllık tarihsel kesitte rakı kültürünün izini süren, olağanüstü keyifli anekdotlar içeren “Rakı Ansiklopedisi” ( Overteam Yayınları-Mey-1914) kitabını alıp yeniden okusun. Sadece edebiyatımızın değil, örf ve anneannelerimizin, coğrafi, tarihsel, toplumsal, dinsel, etnik, çokkimlikliliğimizin de ayrılmaz bir parçası.

Birkaç gün önce “Bir Cumhuriyet Kadının Gözünden” başlıklı bir bilgi notu aldım. (Reklama girmesin, hangi marka olduğunu söylemeyeceğim.) Kalite müdürü Duygu Beypınar, rakı üretiminin ayrıntılarını ve her safhada kadın çalışanların ön plana çıktığını anlattıktan sonra klasik, efsanevi reçetelerine, ikinci bir reçete/ yorum eklediklerini söylüyordu. Dikkatli okuyun:

Bizim için çok önemli tarihlerden ilham aldık. Ustalıkla damıtılmış 1881 litre mutlak alkol yaş üzüm sunması, anason tohumlarıyla geleneksel imbikte bir kez daha damıtarak 1923 litre ürün elde ettik...” İnceliğe, hassaslığa bakar mısınız!

Rakı ve edebiyat

Orhan Veli’nin ünlü şiiridir:

“Eskiler alıyorum / Alıp yıldız yapıyorum / Musiki ruhun gıdasıdır /Musikiye bayılıyorum.// Şiir yazıyorum / Şiir yazıp eskiler alıyorum / Eskiler verip musikiler alıyorum // Bir de rakı şişesinde balık olsam.”

Şairin sonradan eklediği o son dize var ya! Pişman olduğu söylenir. Çünkü şiirin önüne geçip fazla ünlenmiştir. Kaç kişi bilir o dizenin eklenme nedeni sadece Ahmet Haşim’in “Bir Günün Sonunda Arzu” şiirine, lirizmine meydan okumak olduğunu... Hani var ya:

“Akşam, yine akşam, yine akşam/ Bir sırma kemerdir suya baksam;/Üstümde sema kavs-i mutalsam! / Akşam, yine akşam, yine akşam / Göllerde bu dem bir kamış olsam!”

Edip Cansever dendi mi akla ilk gelen “Yerçekimli Karanfil” şiiri, “Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde/ Oysaki seninle güzel olmak var / Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi” diye başlar; karanfil elden ele geçerken “içimizde sevdayı büyütürüz”...

“Şişede durduğu gibi durmaz ki kâfir/ Tutar insana yaşamayı sevdirir” derken Metin Eloğlu, Can Yücel çoktan ilan etmişti kendi durumunu: “Ben Dionysos kavmindenim, yani yaşama sevinci veren bir Anadoluluyum” diye açıklamıştı.

Beyler milletin anası ağlıyor, bir de yaşama sevincinin içine okumayın!

NOT: Babıâli’nin en renkli, en saygılı, en sevecen, en çalışkan insanlarından birini Zozo Toledo’yu yitirdik. Sevenlerine, yakınlarına sabırlar diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları