Güle güle Nasip İyem...

31 Temmuz 2011 Pazar
\n

\n

Aklımda, yüreğimde ve gözlerimin önünde hep o gülümsemesiyle yaşayacak Nasip İyem Hani dün aramızdan ayrılış haberine eşlik eden o fotoğraftaki gülüşüyle

\n

Sanatçı kimliği dışında yakından tanıma şansına da eriştiğim Nasip İyemin o boynu bükük gibi duran, yüzünden eksilmeyen gülümsemesi, eşsiz bir bilgelik taşıyordu.

\n

O gülümsemede bilgeliğin yanı sıra mütevazı kişilik, sabır, çevresine çok yakın ilgi, toplumsal olaylarla haşır neşirlik vardı O gülümsemede sonsuz bir aşk vardı (Eşi, yoldaşı, hayat arkadaşı Nuri İyeme duyduğu aşk) O gülümsemede öğrencilerine verdiği yakınlık, dostluk, şefkat vardı Ama o gülümseme aynı zamanda muhteşem bir güç içeriyordu. Bütün bu söylediklerimi yaratıcılığıyla bütünleme gücü vardı.

\n

Nasip İyem, 90 yıllık yaşamına hem yaratıcılığı, hem üretkenliği ve verimliliği, gelecek kuşaklara yönelik çalışmaları, hem de mutlu bir aile yaşamını sığdıran o çok özel kadınlardan biriydi.

\n

Gönende annesinin, akrabalarının çömlekle haşır neşir olmasıyla çocuk yaşlarında tanımıştı çömlekçi hamurunu. Resim yapmak için gittiği Güzel Sanatlar Akademisi Leopold Levy atölyesi Orada tanıdı Nuri İyemi Ama zaten Akademide, daha yıldızı o zamandan parlamış olan Nuri İyeme bütün kızlar hayrandı/âşıktı Ve Nuri Ağabey onu seçtiğinde dünyalar onun oldu. 1944’te evlendiler. Nuri İyem, 2005te aramızdan ayrılıncaya dek bir daha hiç ayrılmadılar.

\n

Evlendiği için Akademiyi terk etmek Sonra resmi bırakıp, seramiği seçmek Böylesine devasa bir ressamın eşi olmak Bir gün annemin evinde oturmuş bunları konuşuyorduk. (Canım annemin hem dostu, hem öğretmeniydi Nasip İyem. Ve ben aptal, geri zekâlı Zeynep, annemin arkadaşına ayrıcalık yapmayayım diye, onun hakkında yazmaktan çekiniyordum. Sadece sohbet ediyorduk!)

\n

Acaba bunca ünlü birinin gölgesinde kalmak”? Hayır sorumun sonunu bile getirmedim Bakışlarında, gülümsemesinde boşuna aradım öyle bir eziklik ya da geride kalmış, hakkı yenmiş kadın sanatçı imgesini! O hiçbir zaman kendini, kimsenin gölgesinde kalmış hissetmiyordu ki O gün annemi anında ikna etti. Beni ikna etmek biraz daha güç oldu. Ama bu yolda harcadığı çabayı hiç ama hiç unutmadım

\n

Aşkla bağlandığı erkeğinden sadece yaratıcılık açısından yollarını ayırmıştı, resmi değil seramiği seçmişti o kadar. Yaratıcılığını kendi yolunda sürdürecekti.

\n

Seramik yaşamı, 1958’de Eczacıbaşı Seramik Atölyelerinde başlamıştı. Önce seramik üstü resimle, sonra giderek röliyef ve üç boyutlu eserlerle… 1963’te kendi atölyesini kurduktan sonra, seramik panolar, duvar uygulamaları, mimari eserlerle bir arada yürüyen çalışmalarını, bağımsız işler ve sergilerle bir arada sürdürdü. Tornada değil, elleriyle çamura ve hamura şekil vererek çalışmayı seviyordu. Ellerinin, parmaklarının ucunda en çok Anadolu kadınları beliriyordu.

\n

İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen kadınlarımız…” Ama aynı zamanda toprağın üretkenliğini, bereketini, verimliliğini yansıtan güçlü kadınlarımız...

\n

Heykel tadındaki bu seramiklerde gerçekçilikten hiç ayrılmadı; rengi hemen hemen hiç kullanmadı Nasip İyem. Her eserine birikimi, tarihi, coğrafyayı kattı.

\n

Onun eserlerine baktığımda ben her zaman Anadolunun çeşitli katmanlarını ve binlerce yıllık birikimini gördüm

\n

Güle güle Sevgili Nasip İyem. Yaratıcılığınıza, sevgiyi, aşkı, gülümsemeyi ve Anadolunun birikimini, kadınlarını kattığınız için sonsuz teşekkürler O güzelim gülümsemeniz ve eserleriniz hep bizimle.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları