Birikimlerden sayfalara...

09 Temmuz 2020 Perşembe

Benim kuşağımın gazetecilerinde “fikri takip” dediğimiz özellik vardır. Yani yazdığınız bir yazının ya da haberin sonrasında olupbiteni, o konuyla ilgili gelişmeleri okurlarınızla paylaşma alışkanlığı... Bundan vazgeçemiyoruz...

Geçen haftayı kucağımda üç kitapla geçirdim. Biri eski göz ağrım, diğer ikisi matbaadan yeni çıkmış, dumanı tüten, buram buram birikim kokan sayfalar... Fikri takiple ne ilgisi var? Son zamanlarda bu köşede yer verdiğim iki insanın birikimlerinden kaynaklanan kitaplar bunlar. James Baldwin ve Muazzez İlmiye Çığ’ın birikimlerinden... İlkinden başlıyorum:

Ben Senin Zencin Değilim

Raoul Peck’in aynı adı taşıyan, o çok etkileyici filmi görmüş olun ya da olmayın, kitabı mutlak okuyun. Filmde bir kez duyup gidiveren en çarpıcı sözleri, siyah ırkın en bilinçli yazarlarından yeniden gözlerinizin önünde bulundurmak, çok farklı bir duygu veriyor. Filmde yapamadığınızı kitapta yapabiliyorsunuz. Sayfaları ileriye geriye çevirebiliyor; sizi asla terk etmeyecek tümcelerin, vurucu sözcüklerin altını çizebiliyorsunuz.  

Dünyada herhangi bir beyaz adam ‘bana ya özgürlük ya ölüm verin’ deyince bütün beyaz dünya alkışlıyor. Siyah bir adam aynı şeyi söyleyince, suçlu olduğuna hükmediliyor ve suçlu muamelesi görüyor ve bu pis zenciden örnek oluşturmak için mümkün olan her şey yapılıyor ki bir daha onun gibisi çıkmasın.

Beyaz” ve “siyah”... Bu sözcüklerin yerine başka sözcükler koyarak, her okur kendi ırkçılığıyla hesaplaşabilir. Kırmızı Kedi’den çıkan kitap Sevin Okyay’ın mükemmel çevirisiyle taçlanıyor.

Bundan Sonrası Ateş

Eski göz ağrım dediğim “Bundan Sonrası Ateş”e gelince...

James Baldwin’in bu kitabını İngilizce okuduğumda (1964) çok gençtim. Paris’te öğrenciydim. Yazarın kendisiyle, çocukluğuyla, babasıyla, her tür otoriteyle, Hıristiyanlıkla, tüm dinlerle, eğitim sistemiyle, derisinin rengiyle, cinsel tercihleriyle, toplum baskısıyla, siyahların ve beyazların hem beklentileri hem de rezillikleriyle hesaplaştığı bu kitap beni çok etkilemişti. Günün birinde onunla “arkadaş” olabileceğimi, o günlerde hayal bile edemezdim.

Aradan yarım asır geçtikten sonra yeniden okumak istedim. Kıvanç Güney’in çevirisiyle, Yapı Kredi Yayınları’ndan yeniden okudum. Ve bir kez daha çarpıldım. İlk okumadan belleğime en çok yer eden politik ve toplumsal mesajlardı. Her satır arasında yer alan ahlaksal, etik sorgulamalar üzerinde gereğince durmamışım! Irkçılığa, ayırımcılığa karşı isyan çağrısı, kendi kendiyle hesaplaşma çabasını geri plana itmişti.

Bu ikinci okuyuş, James Baldwin’in çabası kadar, edebiyat gücüne de bir kez daha hayran olmama yol açtı. Yazarın deneme türünde, 14 yaşındaki yeğenine yazdığı iki mektuptan oluşan kitap, edebi eser olarak iz bırakmasaydı bugüne sadece bir manifesto olarak kalırdı. Oysa hâlâ bir başyapıt!

Cumhuriyet Mucizesi

Elimdeki üçüncü kitap Nurdan Arca’nın yazdığı “Muazzez İlmiye Çığ: Cumhuriyet Mucizesi”... Benim “Bereket Tanrıçası” diye adlandırdığım bu eşsiz insanın 106. yaşını geçen hafta kutlamıştık. Kitap, Sia Yayınları’ndan yeni çıktı.

Belgesel sinemacı Nurdan Arca, daha önce “Muazzez Mucizesi 104 Yaşında” belgeseline imza atmıştı. Şimdi belgeselin izinde Muazzez İlmiye Çığ’dan çok, onun gözünden Türkiye’nin serüvenine eğiliyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sonrasında eğitim seferberliği, üniversitelerin kuruluşu, Nazi Almanyası’ndan kaçan hocalara kucak açılışı, Sümeroloji bölümünün kuruluşu, kadına karşı pozitif ayrımcılık ve aydınlanma çabaları...

Muazzez Hanım üniversiteye giren ilk kadın öğrencilerden. O gün bugün Atatürk’ün yolunda ilerliyor!. Ülkenin tarihsel, toplumsal ve siyasal gerçekliğinde minicik işte söylediklerinden, tadımlık niyetine birkaç satır: “Sümerler ne demiş? Mademki biliyorsun, neden öğretmiyorsun? Boş vakitte çürüyorsun, neye yaradın? Bazı insan, çok okur, okur, okur. Ama okuma seninle gidecek. Paylaşmazsan kime ne faydası var?

Bol okumalı ve paylaşımlı günler diliyorum...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları