AKP iktidarı ve Atatürk

12 Kasım 2020 Perşembe

Bu yıl sanki her zamankinden daha mı çok özledik, yoksa bana mı öyle geldi, doğrusu bilmiyorum. Önemi de yok.

Ama şurası kesin: Bu ülkede ta en derinlere kök salmış Mustafa Kemal Atatürk sevgisini, Mustafa Kemal Atatürk saygısını, ona minnet ve özlemi her zamankinden daha çok, daha yakıcı, tutuşturucu bir gereksinim haline getiren AKP iktidarıdır...

Şaşmamak gerek: Cumhuriyete “parantez” diyenler... Atatürk’e küfredenler... Devrim ilkelerini zulüm diye niteleyenler... Osmanlı hayranlığını abarttıkça abartıp bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı’nın sadece dış güçlere karşı değil, saraya karşı da verildiğini unutanlar... Bunlar, ortalıkta ahkâm kestikçe Atatürk ve silah arkadaşlarına sevgi ve saygı her zamankinden daha çok körüklenir oldu.

Meclis’te ya da anlı şanlı medyada “Hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” savı sürdükçe... Laiklik, demokrasi, sosyal hukuk devleti gibi devrim ilkeleri yara aldıkça... Medeni Kanun kemirildikçe... Cehaletten medet umuldukça... Atatürk’ün maddi ve manevi mirası ortadan kaldırılmaya çalışıldıkça... Bir başka “savaşın” da önemi daha iyi anlaşılır oldu. Osmanlı’dan geriye kalan bataklık yerine çağdaş bir toplum, laik, demokrat, hakkaniyetli, saygın bir devlet olabilme savaşı! Geri bırakılmışlığa karşı “muasır medeniyet” yani uygarlık savaşı!

10 Kasım direniş günü olmalı

10 Kasım ve ondan sonraki her gün, Atatürk’ü sadece anmak için değil, aynı zamanda kurucu felsefesini anlamak için ve bu karşıdevrimi durdurmak için mücadele günü olmalıdır. Kul değil yeniden yurttaş olabilmemiz için, tebaa değil vatandaş olabilmek için mücadele günü olmalıdır.

10 Kasım, kolaycılığa ve ayrımcılığa teslim olmama günü, yalana, talana, yozluğa karşı direnme günü olmalıdır.

10 Kasım, “Ya bana biat edersin / ya da vatan hainisindir” karşısına aydınlanma felsefesini koyma günü olmalıdır. İşte Atatürk ve devrimleri ancak o zaman ölümsüzleşir.

AKP iktidarında karşıdevrim ivme kazanmış, çöküş hızlanmış olabilir. Ama bu ilk değil. Daha önce de denendi: İktidar, güç, rant ve çıkar hesapları için devrim ilkelerinden ödün verildi. 10 Kasım’ı “Direniş Günü” ilan edecek olan elbet bu iktidar değil. Muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum. Haydi sıvayın kolları: Bundan böyle 10 Kasım “Direniş Günü” olsun!

Hatıratlarla Nutuk muhteşem

Yayıncı ve kitapçı arkadaşlarımdan kiminle konuşsam şu dönemde Atatürk kitaplarının ne çok sattığını söyleyip duruyorlar. Demedim mi? AKP iktidarı sayesinde!

Aklı başında, vicdan sahibi, vatanını seven, eleştirel düşünceye açık her yurttaşın, özellikle ileride böyle bir insan olmayı hedefleyen bu ülkedeki tüm gençlerin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin yayımladığı dev eser “Hatıratlarla Karşılaştırmalı NUTUK” kitabını edinmesi, başucu kitabı yapması ve her fırsatta okuması gerek.

Ekrem İmamoğlu’nun “Hayalimdi” dediği, Sinan Meydan danışmanlığında hazırlanan 1300 sayfalık bu eser, şimdiye dek dili yalınlaştırılmış “Nutuk”lara benzemiyor. Bu eserde Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm mücadelesi, o dönem yanında olanların tanıklıkları, yazdıkları, yanında olmayıp da bu mücadeleyi değerlendirenlerin görüşleriyle ve o dönem yaşanan ayrıntılarla destekleniyor. Her bölüm spot ışığı altında. Olağanüstü bir düşünce ve duygu bütünlüğü... Muhteşem tanıklıklar. Çarpıcı olaylar. Çok yalın bir dil, çok titiz, özenli bir çalışma...

Atatürk’ün TBMM’de 15 Ekim 1927’de sabah okumaya başladığı, 20 Ekim 1927’de akşam geç vakit, gençliğe seslenişle bitirdiği “Nutuk”un ilk okunuşu, günde 6 saatten, 6 gün, toplam 36 saat 31 dakika sürmüştü.

Sizler de alın okuyun, okutun. Ve bu “okuma / anlama” bütün bir ömür, sonsuzluğa dek sürsün.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları