Yakup Kepenek
Yakup Kepenek yakupkepenek06@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Eğitim özgürleştirmeli

18 Nisan 2016 Pazartesi

Eğitim konusunda çok şey söylenebilir. Ancak yılların deneyiyle kanıtlanmış bulunan bir gerçek var: eğitim özgürleştirici olduğu ölçüde başarılı olur.
Ülkemizde özgürleştirici eğitimin en kusursuz örneği Köy Enstitüleridir. Dün, 17 Nisan Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümüydü. Kuruluşlarından çok değil yalnızca altı yıl, yani 1946’dan sonra gerçek özelliklerinden adım adım uzaklaştırılan ve 1954’te Demokrat Parti iktidarı tarafından tamamen kapatılan bu kurumlar özgürlükçü eğitim verdikleri için etkilerini günümüzde de sürdürüyor; derin izleri bir türlü yok edilemiyor.

Eğitimden öte
Enstitüler, eğitbilimin en önemli düşünce akımlarından biri olan yaparak öğrenme kuramından esinlenerek Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından Cumhuriyetin çağdaşlaşma kararlılığının bir sonucu olarak uygulamaya konuldu. Bu okullar öğrenme, eğitim ve üretim üçlüsünü Türkiye’ye özgü ve özgün bir yaklaşımla birleştiriyordu.
Ülke nüfusunun yüzde 80’inin yaşadığı köylerden ilkokulu bitirenlerin sınavla alındığı; tüm ülkeyi kapsayan; ülke geneline dengeli bir biçimde dağılan; ve beş yıl süreyle karma eğitim veren bu okullarda bilgi edinme, bilgiyi kullanma ve üretim iç içeydi. Bilgi veren dersler, tarım, sağlık, demircilik, marangozluk ve yapıcılık gibi uygulamalı eğitim, müzik, tiyatro ve halkoyunları gibi sanat ve kültür dersleriyle birlikte alınıyordu. Bu eğitim, gencin fiziksel ve ruhsal gelişmesini sağlıyor; aklını kullanma yeteneğini güçlendiriyor; onu uygun deyimiyle düşünüyorum, öyleyse varım diyebileceği; noktaya taşıyordu.
Öğrenici uygulamayla bilgi edinmede edilgenlikten etkinliğe geçiyor; deney, gözlem, usavurma ya da akıl yürütme süreçlerini tam bir özgürlük içinde yaşıyordu.
Bu olgu, zorunlu olarak, eğitimde kullanılan bilgilerin niteliklerinin irdelenmesini ya da geçerliliklerinin sorgulanmasını da içerir. Mutlak, tartışmasız, sorgulanamaz bilgi yoktur ve olamaz; bu tür bilgi varsa, o, bilimsel değildir; eleştirisiz eğitim olmaz. Eğitim, kesinlikle bilimsel olmayan bilgi veremez; verirse, eğitim olmaktan çıkar, başka bir şey olur.
Bu nitelikte bir eğitim yalnız ve ancak, mutlak ya da sınırsız anlamda düşünce ve anlatım özgürlüğünün var olduğu bir ortamda yeşerebilir. Enstitü eğitiminin gücünün kaynağı da budur.
Kendi yeteneklerini özgürce kendisi keşfeden genç özgürleştikçe üretir ve birikimli bir biçimde ürettikçe özgürleşir. Bu da öğrenenin özgüvenini artırır; onu, ben de yaparım noktasına çıkarır.
Çok boyutlu donanımlarıyla görev yapacak öğretmenler eliyle kapalı köy yapısının kendi içinden dönüşerek bütüncül bir biçimde çağdaşlaşmasının yolu açılacaktı.

Üç karınca
Köy Enstitüleri düşüncesini günümüzün tüm olumsuzluklarına karşı durarak capcanlı tutan ve ülkenin her tarafında karınca gibi çalışan çok sayıda kişi, dernek ve vakıf var. Onların çalışmaları her türlü övgüye değer.
Burada yalnız üçünden söz edebileceğim.
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED, www. ykked.org.tr, Başkanı Kemal Kocabaş’ın öncülüğünde yaptığı çok yönlü çalışma ve yayınlarla ailede, okulda ve sonrasında uygulanabilirliği olan enstitü eğitim düşüncesini güncele ve geleceğe taşıyor.
Geçen aralık ayında yayımlanan Köy Enstitüleri Sistemi ( Ankara: Bilgi Yayınevi) adlı çalışmasıyla Mustafa Gazalcı, enstitülerin düşünce ve eylem bütünlüğünü, olgular ve sayılarla kanıtlıyor.
Celal Topkan’ın geçen ay yayımlanan Atatürk Sonrası CHP’nin Başarısızlığı (Ankara: Karınca Yayınları) adlı yapıtında enstitülerin kurucusu olan CHP’nin, çok kısa bir süre sonra bu eserinden nasıl vazgeçtiğini anlatıyor (s.131-154).
Üzerlerine ne kadar kara toprak atılırsa atılsın çekirdeği özgürlük olan Köy Enstitüsü eğitim anlayışı yaşıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları