Yakup Kepenek
Yakup Kepenek yakupkepenek06@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Düzey!

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Gelecekte Türkiye siyasetinin tarihini yazacak olanlar, bir ay sonra yapılacak milletvekili seçimlerinin düşünce yönünü nasıl değerlendirecekler? Bir bütün olarak bakıldığında sorunun tek bir yanıtı var: Ülkenin düşünce düzeyi hızla düşüyor.

***

Geçen hafta ülke siyasetinin diline doladığı kavramlar şunlardır: Kuran, Kâbe, Diyanet, Cahiliye, Umre ve Hac.
Değil Kuran’ın Türkçesine, Türkçe ezandan da nefretini saklamayan Cumhurbaşkanı, elinde Kürtçe Kuran ile Diyarbakır’da halka seslenirken HDP ve CHP’ye dinsel göndermelerle saldırıyor.
Geçmişte Pensilvanya’ya gidişi yaşamsal(!) bir tartışma yaratan Başbakan, Kâbe’yi Taksim ile eşdeğer tuttuğu gerekçesiyle HDP eş genel başkanına en sivri oklarını atıyor. HDP eş başkanı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) tümüyle kaldırılacağını vurgulayınca ve bu kurumun başkanının milyonluk makam aracını gündeme getirince kıyamet kopuyor. DİB Başkanı, HDP eş genel başkanını din konusunda cahil olmakla suçlayabiliyor; o aracı da ibreti âlem için yani herkese örnek olsun diyerek geri vereceğini söylüyor. İlginçtir, devletin lüks otomobil kullanan hiçbir görevlisi DİB Başkanı’nı örnek almıyor!
MHP AKP’yi Kuran üzerinden eleştirirken, ana muhalefet CHP de boş durmuyor. AKP hiçbir kanıtadayanmadan CHP iktidara gelirse imam hatipleri kapatacak suçlaması yaptığında, CHP anında,geçmişte imam hatipleri biz açtık diyerek bu konuda tarihine sahip çıkıyor! Yetmiyor, bir CHP sözcüsü, AKP’nin yaptıklarıyla Cahiliye devrinin hamurdan yaptıkları putu yiyen Arapları andırdığını ayrıntılı olarak anlatıyor ve “Dine en büyük zararı AKP verdi” diyor (Cumhuriyet, 6 Mayıs). Bir başka CHP sözcüsü de iktidara gelirlerse Hac ve Umre harçlarında indirim sözü veriyor.

***

Kuşkusuz siyasal İslama ilişkin konular gündeme getirilebilir. Ancak burada hiç unutulmaması gereken iki nokta var.
Birincisi, dine dayalı bu anlatımların tamamının tek bir amacı var seçimlerde daha fazla oy almak. Burada din siyasete alet edilmiyor; siyaset, toplumun ana sorunlarını unutuyor, dönüşü olmayacak bir biçimdeiliklerine kadar dinselleşiyor.
İkincisi siyaset söylemi iyice daralan Türkiye, hukuk, eğitim, ekonomi, çevre gibi en temel konuları ve de özgürlük, eşitlik ve erdem gibi en yaşamsal değerleri bunların 2015’te yerküre üzerinde ulaşmış oldukları birikim düzeyinde ele alamıyor; bunların yerine 14 asır öncesinin anlayış ve kavramlarına bağımlı kılınıyor.

***

Oysa bugünlerde insanlığın II. Dünya Savaşı sonrasında faşizme karşı kazandığı büyük zaferin 70. yılı tüm özgürlükçü dünyada büyük bir coşku ile kutlanıyor. II. Dünya Savaşı’nın ağır sıkıntılarını çekmiş olan Türkiye halkı o büyük özgürlük şöleninin dışında tutuluyor.
Yine bugünlerde bir İtalyan kadın, uzay yolculuğu sırasında teknolojik olarak ilk kez gerçekleştirilen bir makine ile pişirdiği kahveyi yudumluyor ve yukarıdan dünyaya el sallıyor. Türkiye halkı, insan yaratıcılığının ulaştığı
o göz kamaştırıcı sürecin de tümüyle uzağına düşürülmüş bulunuyor.
Yaşanmakta olan düşünsel ilkelleşme, siyasette ilkelliğe sarılanların çıkarına işliyor. Buna karşılık toplum bir bütün olarak çok zarar görüyor.

***

Gazetemizin 91. yaş günü nedeniyle, tüm Cumhuriyetçileri ve bu yıl Yunus Nadi Ödülü alan sanatçıları içtenlikle kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları